Yüzlerinizde ki ifadeden konteynırı açtığınızı ve içinde ne olduğunu gördüğünüzü anlıyorum. | Open Subtitles | التعابير التي على وجوهكم تدل على أنكم فتحتم الحاوية ورأيتم ما بداخلها |
İçinde ne var bilmiyorum ama içmekten vazgeçemiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم ما بداخلها ، كل ما أعرفه أنه لا يمكنني التوقف عن تدخينها |
Evde onları bekleyen çantanın içinde ne olduğunu görene kadar bekle. | Open Subtitles | إنتظروا حتى يروا ما بداخل تلك الحقيبة التي تنتظرهم في بيتهم |
Üzeri biraz yanmış olabilir ama önemli olan içinde ne olduğu. | Open Subtitles | أنه هش قليلاً من الخارج ولكن ما بداخله أيضاً محسوب |
Çantanın içinde ne olduğunu görene kadar kimse Albino'ya dokunmuyor. Hadi. | Open Subtitles | لا أحد يتحرك إلى الأمهق حتى نعرف ماذا في الحقيبة، هيّا |
Arka köşede bir güvenlik ofisi var ama içinde ne var bilmiyorum. | Open Subtitles | هناك ضابط أمن في الركن الخلفي، لكن لا أعلم ماذا يوجد هناك. |
Suyun içinden gidebilirim. Artık hiçbiryere gidemeyiz. Teknenin içinde ne olduğunu bilmiyoruz. | Open Subtitles | لا انها بعيدة جدا بالاضافة الى اننا لا نعلم ما بداخلها |
- Bakalım ne kadar... - İçinde ne var baktın mı? | Open Subtitles | دعينا نرى كم يوجد بها هَلْ رَأيتَ ما بداخلها |
Fakat canım içinde ne olduğunu henüz bilmiyorsun. | Open Subtitles | ولكن يا عزيزتي انتي لا تعرفين ما بداخلها |
O kaselerin içinde ne olduğunu görene kadar hiçbir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | أنا لن اذهب لأي مكان حتى ارى ما بداخل تلك الأوعية |
Keşke içinde ne olduğunu bilseydim... ama kimin gönderdiği belli olmayan, gizlice kaydedilmiş bir uydu bağlantısı. | Open Subtitles | ليس لدي معلومات هول ما بداخل الديسك لقد إعترضت إرسال قمر صناعي مجهول |
Keşke içinde ne olduğunu bilseydim... ama kimin gönderdiği belli olmayan, gizlice kaydedilmiş bir uydu bağlantısı. | Open Subtitles | ليس لدي معلومات هول ما بداخل الديسك لقد إعترضت إرسال قمر صناعي مجهول |
Bi zarf aldım içinde ne var | Open Subtitles | لقد تسلمت ظرفاً أتسائل ما بداخله ماذا تعتقد سيد الصوتيات ؟ |
Ve kayıp olan sadece dizüstüyse, içinde ne varsa onun ölümüne sebep olmuş. | Open Subtitles | وإذا كان الشيء الوحيد المفقود، مهما كان ما بداخله فقد عرّضه للقتل. |
Kaliteli iksirmiş. İçinde ne var? | Open Subtitles | إنها خلط سحرية عالية الجودة ماذا في هذه المادة |
- Hey, demek buradasınız. - Kesenin içinde ne var? | Open Subtitles | ـ ها أنتم يا رفاق ـ ماذا يوجد في تلك الحقيبة يا رجل؟ |
Ve eğer birini açıp içinde ne olduğuna bakabilseydiniz kelimenin tam anlamıyla güneş sisteminin neyden yapıldığını görebilirdiniz. | Open Subtitles | ولو استطعتم فتح أحدها ورأيتم ما بالداخل فسترون ما نشأ منه النظام الشمسي |
Her neyse, içinde ne var? | Open Subtitles | ماذا بداخلها .. على اي حال .. ؟ |
İçinde ne olduğunu söylemiyordun. | Open Subtitles | لم تكن لتخبرني على ماذا يحتوي. |
Ve siz muhtemelen bunun içinde ne olduğunu merak ediyorsunuz. | Open Subtitles | تتساألون ماذا بداخله ماذا يكون |
Bu yüzden bu defterin içinde ne olduğunu anlamam gerekiyor. | Open Subtitles | لذا أريد أن أفهم ما الموجود على هذه المذكرة |
İtiraf edeyim, şu kutunun içinde ne olduğunu merak etmiyor da değilim. | Open Subtitles | أنا أعترف ، لدي فضول أن أعرف ما الذي بداخل هذا الصندوق |
İçinde ne var bilmiyorum ama sana onu hatırlatacak yüzünde küçük bir tebessüm oluşmasını sağlayacak bir şey olabilir. | Open Subtitles | أقصد، لا أعرف ماذا بالداخل ولكن كإحتمال بعيد، فلربّما تجعلكِ تُفكِّرين به في حالة أنها تضع ابتسامة على وجهك... |
Saçmalık. O şeyin içinde ne olduğunu görmek için canını bile verirsin, öyle değil mi ? | Open Subtitles | هذا هراء ، انت تعلم انك تموتين لرؤية ماذا بداخل ذلك الشيئ اليس كذلك ؟ |
Eğer kese onunsa, içinde ne olduğunu söylesin. | Open Subtitles | إذا كانت محفظته ، أتركه يخبرنا ماذا بها |
Geminin içinde ne var? | Open Subtitles | بحق الجحيم ماذا فى مقدمة السفينة؟ |