Marley'in tuvaletten su içmesi yasak bunun için kapağın kapalı olduğundan emin ol. | Open Subtitles | غير مسموح لمارلى من أن يشرب من الحمام لذا دائما ضعى الغطاء للأسفل |
Daha bir dakika önce içmesi önemli değil dedin. | Open Subtitles | ، قبل دقيقة أعلنت بأنك لا تهتم إن كان يشرب |
İnsanın sevmediği şeyi içmesi sevmediği şeyleri kabullenmesi sevmediği kişilerle görüşmesi | Open Subtitles | من الخطأ أن يشرب المرء ما لا يستسيغه, أن يتقبّل ما لا يرغب به, أن يقابل أشخاصًا لا يرتاح لهم |
Su içmesi gerekiyordu ve ben de kafesinden çıkardım tuvaletten içebileceğini düşünmüştüm ama birden kaçtı ve geri tekrar kafese sokamadım. | Open Subtitles | سمحت له بالخروج من قفصه لأنه بحاجة إلى الماء وأعتقدتُ بأنه سيشرب من المرحاض أو شيء ما، لكنه هرب |
Lokantaya gelmesi, arabaya binmesi kahveyi içmesi. | Open Subtitles | حظورهـ إلى المطعم و ركوبه في السيارة و شربه للفهوه |
Ama öte yandan çocuklarıma şaplak attı, içmesi konusunda yalan söyledi ve bir defasında kayınvalidesine attığı tokadı gördüm. | Open Subtitles | ولا أنا أيضا, ولكن من ناحية أخرى لقد ضربت أطفالي و كذبت بشأن شربها ومرة رأيت أثر ضربتها على عمتها |
Hollis Percy'nin içmesi hakkında konuşmak istiyoruz. | Open Subtitles | نُريد أن نعرف عن شُرب (هوليس بيرسي) للخمر. |
İkincisi de içemem. Birinin içmesi gerek. Sen içsene? | Open Subtitles | وثانيًا لا يمكنني الشرب، يجب أن يشربه أحد، اشربي أنت. |
Sığırların su içmesi gerekiyor, Bay Thornton. | Open Subtitles | قطيع الماشية لابد ان يشرب الماء ، سيد تورنتن |
Dediklerinin içinde sadece bir iyi nokta var, o da kırmızı şarap içmesi. | Open Subtitles | ... عما تخبرني ... فقط الخبر الجيد الآن هو أنه يشرب النبيذ الأحمر |
Eğer sütünü içmesi gerektiğini söylüyorsan, içmeli. | Open Subtitles | إن قلت أن عليه أن يشرب الحليب إذن عليه أن يفعل |
Bence, senin projelerindeki öngörüşleri yakalamak için, Dünya üzerindeki herkesin sadece Banning Menba sularını içmesi gerekiyor. | Open Subtitles | شعرت فقط بالموافقة على تقديراتك بأن كل شخص على سطح الأرض يجب أن يشرب من ينبوع بانينج فقط |
Bence, senin projelerindeki öngörüşleri yakalamak için, Dünya üzerindeki herkesin sadece Banning Menba sularını içmesi gerekiyor. | Open Subtitles | شعرت فقط بالموافقة على تقديراتك بأن كلّ شخص على سطح الأرض يجب أن يشرب من ينبوع بانينج فقط. |
İçki içmesi yasaklanmış, yani eline bir bira tutuşturursan doğru hapse gider. | Open Subtitles | فترة إختباره أفادت بأنه لا يتقيد بالشرب لذا تجعله يقود سيارته بعد أن يشرب بيرة واحدة، إنه وقت السجن |
Ayrıca 8 yaşındakilerinden şarap içmesi gerektiğinide. | Open Subtitles | و يقولون أيضاً أن الطفل بالثامنة يجب أن يشرب النبيذ |
Yaşamak için kan içmesi gerekiyor, Janet. | Open Subtitles | أنه يشرب الدماء لكي يبقى على الحياة جانيت |
Dürüst olmak gerekirse, benim sorunum çok içmesinden ziyade bensiz içmesi. | Open Subtitles | المشكلة الحقيقية ليست بأنّه يَشْربُ بل لانه يشرب بدوني |
Herşey fırına girmeden kimseye evimde içmesi için izin vermiyorum. | Open Subtitles | لا يسمح لأي أحد بأن يشرب نبيذي حتى توضع كل الأشياء في الفرن |
İçki içmesi konusunda yalan söylemez. Bunun için fazla dürüst biri. | Open Subtitles | مستحيل أن يخفي مسألة شربه إنه صادق كثيراً |
Karşılıklı içki içmesi zevkli biri olabilir, ama bu kadın dönek bir amcığın teki. | Open Subtitles | ربما تتمتع كثيرا بوقت شربها الان لكنها فعلا انسانه حقيره وملعونه |
Frank'in içmesi mi? | Open Subtitles | شُرب فرانك؟ |
Jared nefret ettiğini söyleyecektir, ama içmesi gerekiyor. | Open Subtitles | جاريد سيقول بانه يكرهه لكن يجب ان يشربه |
Adete göre gelinin ve bas nedimenin birbirlerinin kadehinden sampanya içmesi gerekiyor. | Open Subtitles | للعروسة وكبيرة الوصيفات ان يشربوا شامبانيا من كوب كلا من بعض |