| Bugün buradayım, çünkü insanların üzerlerinde şu işaretin olduğu ufolar gördüğüyle ilgili haberler vardı. | Open Subtitles | أتيتُ هنا اليوم، لأنه كانت هناك ثمّة تقارير عن أُناس شاهدت أجسام طائرة مجهولة بهذه العلامة |
| Yılanlı cinayet kurbanının midesine çizilen işaretin aynısı. | Open Subtitles | إنّها العلامة عينها التي نُقشت على معدة ضحيّة الأفاعي |
| Ne kadar gizli olursa olsun bir işaretin fark edilebileceğini gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت أن الإشارة يُمكن أن تُكشف لا يهُم مِقدار سريتها |
| Ben bu işaretin harikuladeliğini kullanarak çocukların sınırda ailelerinden ayırılmalarına dikkat çekmek istedim. Çok basit bir harekette bulundum. | TED | أردت استلهام عبقرية هذه الإشارة لجذب الانتباه لمشكلة انفصال الأطفال عند الحدود. وقمت بحركة بسيطة للغاية. |
| İşaretin eninde sonunda kaybolacak işte o zaman kimin güldüğünü göreceğiz. | Open Subtitles | علامتك سوف تتلاشى في النهاية وعندئذ سوف نعرف من الذي يضحك |
| Yoksa işaretin uzun süreli olmaz. | Open Subtitles | ،بعبارة أخرى علامتك لن تبقى |
| Senin işaretin radyonun açılması olacak. | Open Subtitles | عندما تسمع أن الراديو يشتغل فتلكَ هي إشارتك |
| Fark edeceksiniz, 2015'te diğer gencin tuttuğu işaretin aynısını tutuyor, buraya çıkarken tuttuğum işaretin aynısı. | TED | و تلاحظون بأنه يحمل نفس اللافتة التي حملها ذلك الشخص في 2015 نفس اللافتة التي أتيت بها اليوم. |
| Yerlerini gösterecek işaretin gemilerine gizlendiğine emin misin? | Open Subtitles | هل انت متأكد ان الموجه المشعل آمن على متن سفينتِهم؟ |
| O işaretin anlamını siz belirlediniz, ne kadar zor olsa da, bunu kabul etmeliyiz. | Open Subtitles | ولكن أنت بنفسك بيّنت منطق ما تعنيه هذه العلامة ويجب عليك تقبل الحقيقة مهما كانت صعبه |
| Bu yüzden, kendinizi tehlikenin ortasında bulursanız... işaretin olduğu yere geri dönün ben sizi korurum. | Open Subtitles | إن وجدتم أنفسكم في مشكلة عودوا إلى تلك العلامة وسأغطيكم من الأعلى |
| Şu işaretin her yerde olduğunu düşünün -- üstünde Collage Pastanesi yazması hariç, bizimkinin üstünde YouTube yazsın Facebook ve Twitter yazsın. | TED | تخيلوا هذه العلامة في كل مكان -- فقط تخيلوا أنها لا تقول مخبزة جامعية، تخيلوا أنها تقول يوتيوب وفيسبوك وتويتر. |
| Ayakkabıları üzerindeki işaretin boyutuyla kendilerini tanımlayanların davranışlarına şaşırmış göründük fakat sunduğumuz anlatı, kazançtı. | TED | لقد تملكتنا الدهشة لسلوكيات أولئك الذين يعرّفون أنفسهم بحسب حجم العلامة الموجودة على أحذيتهم, وما اكتسبوه كان من القصص التي عرضناها. |
| Gruba işaretin olup olmadığını göster. | Open Subtitles | أظهر للجماعة إذا كان لديك العلامة |
| İşaretin gösterdiği yoldan gideceğim! | Open Subtitles | الآن ساتجه مباشرة إلى الإشارة سوف انتقم لنفسي كما يجب أن يكون |
| Maalesef, doğru işaretin hemen gelmemesi biraz sinir bozucu olabilir görmekteaceleciyseniz. | Open Subtitles | للأسف ، الإنتظار لتأتي الإشارة الصحيحة يمكن أن يكون محبط ، بالأخص عندما تكونينفيعجلةلأن تحبلي. |
| Dostlarım, sanırım o haritanın üstündeki işaretin ne olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | يا رفاق , أعتقد أننى أعرف تلك الإشارة التى على الخريطة إنها تتحدث الأن |
| Ayak, senin işaretin. | Open Subtitles | القدمان هي علامتك. |
| İşaretin olduğu yerden. | Open Subtitles | من حيث علامتك |
| Ortaklarım senin işaretin hakkında bilgi verdi. | Open Subtitles | مساعدي سيطلعني عند إشارتك |
| Sen o işaretin olduğu kapıyı korunmak için kullanacaksın. | Open Subtitles | أنت ستثبت تلك اللافتة أمام الباب لحمايتنا |
| Jor-El'in bana ihtiyaç duyduğunda kullandığı işaretin aynısı. | Open Subtitles | نفس المشعل الذي إستعمله (جور-إيل) حينما إحتاجني |