"işe yaramış" - Translation from Turkish to Arabic

    • نجح
        
    • أفلحت
        
    • أثمرت
        
    • قد نجحت
        
    • أجدى
        
    Yani işe yaramış. Ne eğlenceli gündü. Open Subtitles و أظن الأمر نجح يالها من أيام ممتعه كانت هذه الايام ؟
    Ama hepsinden önemlisi sistemin işe yaramış olması. Open Subtitles هو أن النظام نجح. لم يكن هناك دبابات في الشوارع.
    Tabii ya. Bu evin ifşa edilmemesi için yapman gereken bir şeydi. Çok işe yaramış cidden. Open Subtitles حسناً, عمل شيء ما يدفعك لعدم إظهار البيت للعامة حسناً, لقد نجح ذلك
    Eğer sen gerçekten oysan, planı işe yaramış demektir. Open Subtitles لو كنتِ أنتِ الخالقة حقـّاً ، فجليـّاً أنّ خطته أفلحت.
    İspanyolca dersleri nihayet işe yaramış gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو أن دروسك للغة الإسبانية قد أثمرت أخيراً.
    Tedavi işe yaramış. Open Subtitles لقد نجح العلاج. ليس هناك إشارة على السرطان.
    Dün gece ne yaptın bilmiyorum yüzbaşı ama işe yaramış. Open Subtitles لا أعلم ماذا فعلت الليلة الماضية يا أيها القائد، لكنه قد نجح.
    Yani benim asla tercih etmeyeceğim bir sürü seçim yapmışsın ama çoğu işe yaramış gibi. Open Subtitles أعني , قد قمت بالكثير من الأشياء التي من المحال أن أفعلها لكن العديد منها قد نجح
    Oradaki arkadaşın sana nasıl yardım ettiyse artık, gerçekten de işe yaramış. Open Subtitles أيّما يكون ذلك الصّديق الذي ساعدك، لقد نجح فعلاً.
    Sweat çayı gerçekten de senin üzerinde işe yaramış. Open Subtitles حسناً, يبدو أن ذلك الشاي المعرق قد نجح عليك
    Adli kanıtları yok etmek için, orayı ateşe verdi ve işe yaramış gibi görünüyor. Open Subtitles لقد أضرم النيران ليدمر أى دليل جنائى محتمل و نجح فى فعل ذلك
    Bu Berlin'de işe yaramış olabilir, ama bunu Houston'da da inşa ettik, ve tüm pencereler kapalı. İç mekanda kullanılmak için tasarlanmamış gibi görünen çoğu ürünle birlikte bu aslında dikey bir gaz odası. TED ربَّما قد نجح في برلين، لكن بنيناه في هيوستن، كانت كل النوافذ مغلقة. و معظم المنتجات تبدو أنها لم تصمم للإستعمال الداخلي، حقيقة هذه محرقة غاز رأسية.
    Sonra bilim adamları toplamaya başladık ve nüfus, aşılar, işe yaramış ve yaramamış yöntemler hakkında öğrenmeye başladık. Tam da bu zaman hareket etmeye başlamıştık, 1998 sonları ve 1999 gibi. TED ثم بدأنا نجمع العلماء وبدأنا نتعلم عن السكان، نتعلم عن اللقاحات، نتعلم عن ما نجح وما فشل من أعمال، وكان ذلك حقا عندما بدأنا التحرك، في أواخر عام 1988، 1999,
    Özetlemek gerekirse, her zaman kendimi memnun etmeye çalıştım, diğerlerini değil ve her nasılsa işe yaramış görünüyor, çünkü sanırım diğer insanlardan o kadar da farklı değilim. TED باختصار، دائمًا ما أحاول إرضاء نفسي، وليس الآخرين وبطريقة ما، أرى أن هذا قد نجح لأني أعتقد بأني لست مختلفًا عن الآخرين.
    - Onun susmasını sağlamaya çalışıyormuş. - Doğrusu işe yaramış. Open Subtitles كان يحاول إجبارها علي الصمت أظنه نجح
    - Ne söylediysem, işe yaramış olmalı değil mi? Open Subtitles ايا ما كان لقد نجح اليس كذلك ؟
    Eğer öyleyse, işe yaramış. Open Subtitles لو كانت فعلت ذلك فقد نجح الأمر
    Son büyüsü gayet işe yaramış gibi gözüküyor. Open Subtitles -هذا جنون يبدو بأنّ تعويذتها الأخيرة قد أفلحت
    Son büyüsü gayet işe yaramış gibi gözüküyor. Open Subtitles يبدو بأنّ تعويذتها الأخيرة قد أفلحت
    Niye şaşırdın? Bu röportajlar anlaşılan çok işe yaramış. Open Subtitles اتوقع كل تلك المقابلات قد أثمرت
    Hindistan'daki sihirli memba suyu işe yaramış mıydı? Open Subtitles يبدو أن المياه السحرية فى الهند قد نجحت ؟
    Bazıları buna umarsızlık diyebilir ama işe yaramış gibi görünüyor. Open Subtitles قد يدعوا البعض ذلك طيشاً, لكن يبدو أنه قد أجدى نفعاً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more