"iki tür" - Translation from Turkish to Arabic

    • نوعين من
        
    • نوعان من
        
    • هناك نوعين
        
    • النوعين
        
    Şimdi size kısaca iki tür biyolojik kirlilikten bahsedeceğim. Birincisi yeni türlerin eko sisteme sokulmasından ikincisi ise gıdalardan kaynaklanan biyolojik kirlilik. TED وأنا سوف أتكلم بشكل مختصر جدا عن نوعين من التلوث الجرثومي الأول سوف يقدم بشكل مصنف والآخر هو مايأتي من المادة الغذائية
    Ben işimi yaparken iki tür tepki alıyorum. TED عندما اقوم بعملي يكون لدي نوعين من ردود الفعل.
    Arabalar ile ilgili iki tür hikaye düşünelim. TED لنلقي النظر على نوعين من القصص عن السيارات.
    İki tür deve vardır. İkisi de Avustralya kökenli değildir. Open Subtitles هناك نوعان من الجمال، ولا واحد منهم أصله في أسترالي
    Spesifik olursak, enerji fakirliğini sonlandıracak iki tür erişim var: fiziksel erişim ve finansal erişim. TED تحديدًا، هناك نوعان من طرق الوصول اللذان سينهيان فقر الطاقة: هناك وصول بدني، ووصول مالي.
    Bana öyle geliyor ki aslında iki tür kapitalizm var. TED ويبدو لي أننا نملك نوعين من الرأسمالية.
    Benim laboratuvarımda duyularda iki tür hastalığı incelemek için yarasalar kullanıyoruz. TED نقوم في مختبري باستخدام الخفافيش لدراسة نوعين من أمراض الحواس.
    Beynimizde iki tür sinir dokusu vardır: Gri madde ve beyaz madde. TED أدمغتنا تحتوي على نوعين من الأنسجة العصبية: مادة رمادية ومادة بيضاء.
    Tipik olarak bu filmlerde iki tip kadınla tanıştırılıyoruz, arzu edilen iki tür kadın. TED في الغالب تُعرض نوعين من النساء في هذا النوع من الأفلام، نوعين من النساء المرغوبات، على كل حال.
    Şimdi, iki tür doğrunun olduğuna inanıyorum ve bu noktaya varmam biraz zaman aldı, fakat bence bu doğru, dinleyin. TED الآن أنا أؤمن بوجود نوعين من الحقيقة، وقد أخذ مني الأمر فترة لأصل لهذا الرأي، لذلك استمعوا.
    Hiperbolik geometriden önce, matematikçiler iki tür uzayı biliyorlardı, Öklit uzayı ve küresel uzay. TED قبل الهندسة الزائدية، عرف علماء الرياضيات عن نوعين من الفراغات، الفضاء الايقليدي والفضاء الكروي.
    Bunu yaptığımızda iki tür hata yaparız. TED عندما نقوم بهذه العملية، فاننا نقترف نوعين من الاخطاء
    Çünkü bu cehennemde yalnız iki tür insan vardır: Open Subtitles لأنه لا يوجد إلا نوعين من الرجال في هذا الجحيم.
    İki tür doğum kontrol yöntemi ile savaşacaksın, küçük dostum. Open Subtitles أنت يجب أن تحارب في طريقك نوعين من حبوب منع الحمل ياصديقي الصغير
    Dünyada iki tür insan olduğu düşüncesini taşırdım öteden beri. Open Subtitles أنا دائماً كنت أعتقد أن هناك نوعين من الناس في هذا العالم
    İki tür mutasyon vardır. Bazıları doğal yollardan olur. Open Subtitles هناك نوعين من الطفرات الجينية بعضها يظهر طبيعياً
    Lousiana'da yaşayan iki tür akbaba hindi akbabası ve rahip akbabadır. TED تعيش في لويزيانا نوعان من النسور النسور الرومية والنسور السوداء.
    Bu dünya görüşü üstü kapalı olarak iyi ve kötü olmak üzere dünyada iki tür insanın olduğu önermesinde yerleşik. TED ترتكز النظرة العالمية بشكل تام على الاقتراح بأن هناك نوعان من الأشخاص في العالم، أشخاص جيدون وأشخاص سيئون.
    Herhangi bir çevrede iki tür geçer akçe vardır: performans ve ilişkiler. TED هناك نوعان من الدقة في أي بيئة: دقة الأداء ودقة العلاقة.
    Ama iyice derine indiğinizde iki tür sınıf olduğunu göreceksiniz: Open Subtitles لكن لو تمعن هناك نوعين رئسيين من الناس في العالم
    İlk başta iki tür de gayet iyi, fakat sonra tarla 17 boyunca su altında kaldı. TED كلا النوعين أبلوا بلاءً حسناً في البداية لكن بعدما غُمر الحقل بالماء لمدة 17 يوماً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more