| Gerçekten etkileyiciydi. İnsan, beyinle ilgili çok şey bilindiği izlenimine kapılabilir. | TED | كان رائعا للغاية. ويمكن للمرء أن يكون لديه الانطباع بأننا حقا نعرف الكثير عن الأدمغة. |
| Ancak bu parçalar üzerinde çalışırken üretim süreciyle ilgili çok şey öğrendiler, bu onlar için çok önemliydi. | TED | لكن عمل هذه الجبائر تعلمو الكثير عن عملية التصنيع الذي كان مهما جدا بالنسبة لهم |
| Hey burası harika! Karanlık madde ile ilgili çok şey öğreniyoruz. | Open Subtitles | كان هذا عظيماً تعلمنا الكثير عن المادة المظلمة |
| Size iş hayatıyla ilgili çok şey öğretebileceğinden eminim. | Open Subtitles | إنه يستطيع أن يعلّمنا الكثير عن التجارة. |
| Neyse ki Hindistan'dan ve Transvaal'dan dönen askerler sayesinde... rekonstrüktif ameliyat teknikleriyle ilgili çok şey öğrenmiştik. | Open Subtitles | لحسن الحظ، تعلمنا الكثير حول تقنيات الجراحية الترميمية من الجنود العائدة من الهند والترانسفال |
| Stres bağlantılı hastalıklarla ilgili çok şey bilirim. | Open Subtitles | أَعْرفُ الكثير عن الأمراض ذات علاقة بالإجهاد. |
| Atlarla ilgili çok şey biliyorum ve ahır yönetebilirim. | Open Subtitles | أنا أعرف الكثير عن الخيول وأستطيع إدارة اسطبل |
| "Bir insanın biyografisine bakıp onunla ilgili çok şey öğrenebilirsin." | Open Subtitles | يمكنك ان تعرفي الكثير عن شخص من سيرة حياته |
| Geçen bu aylarda kendimle ilgili çok şey öğrendim. | Open Subtitles | لقد تعلمت الكثير عن نفسي خلال الأشهر الماضية |
| Çok şey öğrendim, yani, mutlulukla ilgili çok şey öğrendim. | Open Subtitles | لقد تعلمتُ الكثير، لقد تعلمتُ الكثير عن السعادة |
| Hey, burası harika! Karanlık madde ile ilgili çok şey öğreniyoruz. | Open Subtitles | كان هذا عظيماً تعلمنا الكثير عن المادة المظلمة |
| Dünya'da büyümenin nasıl bir şey olduğuyla ilgili çok şey okudum. | Open Subtitles | لقد قرأت الكثير عن ما هو عليه مثل أن يكبر على الأرض. |
| Çünkü geleceğinle ilgili çok şey bilmenin tehlikeli olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | لأنى أعتقد أنه خطر أن تعرف الكثير عن مستقبلك |
| Bana azim, yaratıcılık ve sorumluluk ile ilgili çok şey öğrettin. | Open Subtitles | لقد علمتني الكثير عن المثابرة والإلتزام والإبداع |
| Müzik videolarımı yaparken üretimle ilgili çok şey öğrendim. | Open Subtitles | لقد تعلمت الكثير عن الإنتاج خلال صنعي لفيديواتي الموسيقية. |
| O günden sonra nükleer bombalarla ilgili çok şey öğrendim. | Open Subtitles | ومنذ ذلك الحين، تعلمت الكثير عن الأسلحة النووية |
| Bu sene bir insanın hayatını bir başkasıyla bütünleştirmesiyle ilgili çok şey öğrendim. | Open Subtitles | لقد تعلمت الكثير عن دمج حياةٍ بأخرى خلال العام المنصرم |
| - Rachael bu vaiz James görünen o ki dönenlerle ilgili çok şey biliyor... | Open Subtitles | راشيل، وهذا هو واعظ جيمس. ويبدو أن يعرف الكثير عن إرجاعها. |
| Birçok ilaç şirketindeki bilim insanları bu keşif hakkında çok heyecanlandılar çünkü bağışıklık sistemindeki tamamlayıcı proteinler üzerinde yıllardır çalışıyorlar ve nasıl çalıştıklarıyla ilgili çok şey öğrendiler. | TED | أخبرني العلماء في العديد من شركات الأدوية أنهم متحمسون جدًا بشأن هذا الاكتشاف، لأنهم كانوا يعملون على البروتينات المُتممة لسنوات في نظام المناعة، وتعلموا الكثير عن كيفية عملها. |
| Az önce Examiner'da çalışan bir muhabir ile konuştum. Crane Creek'teki durumla ile ilgili çok şey biliyordu. | Open Subtitles | لقد تحدّثت للتو مع مراسل من جريدة "إكزامينر" ويبدو أنّه يعرف الكثير حول الوضع "كران كرين" |
| - Bilgisayarlarla ilgili çok şey bilen, akıllı bir adam. | Open Subtitles | هذا هو الرجل الذكي الذي يعرف كثيرا عن الأجهزة الإلكترونية |