"ilkesi" - Translation from Turkish to Arabic

    • مبدأ
        
    • شعار
        
    • المبدأ
        
    Ancak işin özünde bahsettiğim temel tasarım ilkesi yatıyor, herkesin menfaatinin düşünülmesi tercihi. TED لكن في الجوهر، إنه مبدأ التصميم الأساسي، هذا الاختيار عمّا إذا كنا سنقرر الإعتناء بالجميع.
    Belirsizlik İlkesi geçerli, çünkü evrendeki her şey aynı anda hem parçacık hem de dalga gibi davranıyor. TED يتواجد مبدأ اللايقين لأن كل شيء في الكون يعمل كجسيم وكموجة في الوقت نفسه.
    Bunlardan ilkine O-ring(halka) ilkesi diyeceğim ve bu ilke yaptığımız işin türünü belirliyor. TED سأطلق على المبدأ الأول اسم مبدأ الحلقة-O، ويحدد نوع العمل الذي نقوم به.
    Bir de son olarak bu artık bir Amerikan ilkesi değil. TED وأخيرًا:هذا ليس مجرد شعار أمريكي بعد الآن.
    Adem 2'nin ilkesi ise "sevgi, günahlardan arınma ve aldığının karşılığını verme"dir. TED شعار آدم الثاني هو "الحب والخلاص والعودة".
    Açıklığın dördüncü anlamı ve buna karşılık gelen ilkesi, güçlendirmeye ilişkin. TED الآن ، المعنى الرابع للإنفتاح، و المبدأ المتوافق ، هو التمكين.
    İkinci ilke ise hiçbir zaman yetinmeme ilkesi ve gerçekte ne kadar iş olduğunu belirliyor. TED المبدأ الثاني هو مبدأ عدم الإكتفاء، ويحدد وجود الكثير من فرص العمل في الواقع.
    Onun temel ilkesi şuydu hiç kimse çok fazla gücü elinde bulundurmamalı Open Subtitles مبدأ تأسيسها أنه لا يجب أن يحمل شخصاً واحداً قوّةٌ أكثر من اللاّزم
    Pauli'nin Dışlama İlkesi Bohr'un kuantum mekaniği için önemli bir atılımdı. Open Subtitles كان مبدأ الاستبعاد لباولي فتحاً عظيماً لميكانيكا الكم لصاحبها بور
    Böylece adil olmayan bir şekilde genetiği kutsanmış iki insan birlikte olabilirsiniz ve ben de hayat ilkesi en iyi seks olan birinden kurtulmuş olurum. Open Subtitles حتى تستطيعان أيها المباركان البقاء معًا وأتمكن من الهروب من ممارسة أفضل علاقة تمر على الإنسان مستندة على مبدأ
    Tüm ölçeklerde benzer fraktal özellik, doğada bulunan temel bir "düzen ilkesi"ni yansıtır. Open Subtitles بل ان لهـا ملكة مميزة لكى تكون فى كل الحالات من المقاييس الدقيقة عاكسـة مبدأ النظام الأساسـى بالحياة
    Evet Peter ilkesi, yetersizlik gösterdiğin seviyeye kadar yükseldin. Open Subtitles صحيح, إنه مبدأ بيتر انتِ ارتفعتِ إلى مستوى عدم الكفاءة
    Albert, belirsizlik ilkesi çalışıyor, işliyor ve kuantum dünyasından faydalanmamızı sağlıyor. Open Subtitles ألبرت، يعمل مبدأ عدم اليقين، فإنه يعمل ويسمح لنا بالاستفادة من عالم الكم
    Anlaması biraz güç, o yüzden bir video çektim çünkü çocukların şunu anlamasını istedim, vakum ilkesi günü kurtarıyor ve biraz da nazik bir rüzgârla her şey gitmesi gereken yere gidiyor. TED من الصعب أن تفهم، لذلك عملت فيديو قصير، لأني أريد أن يفهم الصغار أن مبدأ الفراغ ينقذ الوضع ونسمة صغيرة تساعد على ذهاب كل شيء إلى حيث يفترض أن يكون.
    Bu simyadaki Eşit Takas İlkesi için de geçerli. Open Subtitles حتى مبدأ التجارة المتساوية في الكيمياء
    Eşit Takas İlkesi bu dünyayı idare eden yasa değil. Open Subtitles التجارة المتساوية ليست مبدأ العالم
    Dolayısıyla, South Forty'nin İlkesi: Tavuk yoksa, çek de yok. Open Subtitles ومن هنا شعار جنوب الأربعون، "لا دجاج، لا الاختيار."
    - Karışıklık buralarda bir nevi örgütlenme ilkesi. Open Subtitles إنّ الفوضى تقريباً هي شعار منظمتنا هنا
    Kan grubu, burcu, hobileri, yaşam ilkesi, sevdiği şeyler, sevdiği renk. Open Subtitles ... فصيلة الدم ، البروج ، الهوايات ... شعار الحياة ، الأشياء المفضلة ، الألوان المفضلة
    Bütün toplumların en temel ilkesi, Bay Garrison... savaşa yöneliktir. Open Subtitles المبدأ التنظيمي في أي مجتمع , سيد جاريسون هو للحرب
    Açıklığın üçüncü anlamı ve buna karşılık gelen ilkesi paylaşıma ilişkin. TED الآن ، المعنى الثالث و المبدأ المتوافق مع الإنفتاح هو عن المشاركة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more