"inandığını" - Translation from Turkish to Arabic

    • تؤمن
        
    • تصدق
        
    • تؤمنين
        
    • يؤمن
        
    • تصدقني
        
    • تصدقين
        
    • يؤمنون
        
    • مقتنع
        
    • تؤمني
        
    • تصدّق
        
    • تصدقه
        
    • أنك تعتقد
        
    • أنّكِ تصدّقيني
        
    • أن كنت تعتقد
        
    Konuşması ve tarzı sunacak pek bir faydası olmadığına inandığını gösteriyordu. TED أعتقد أن لغتها وأسلوبها أوصل رسالة مفادها أنها لا تؤمن بأنها تملك قيمة أعلى لتقدمها.
    Yine, buradaki hedef sadece sahip olduklarını insanlara satmak değil; buradaki hedef inanan insanlara senin inandığını satmaktır. TED ليس الهدف هو البيع للأشخاص الذين يحتاجون ما لديك، إنما الهدف أن تبيع للأشخاص الذين يؤمنون بما تؤمن.
    Bunu iyilik için yaptığına inandığını biliyorum ama yanlış kişiye güvendiğini söylemeliyim. Open Subtitles وأعلم أنك تصدق بحق أنه للأفضلية، لكنك وضعت إيمانك في المعلم الخاطئ.
    Herkes senin aşka ve mutlu mesut yaşamaya inandığını biliyor. Open Subtitles الجميع يعلم بأنك تؤمنين بالحب و العيش بالسعادة إلى النهاية
    Onun da benim gibi daha adil bir toplum yaratmaya inandığını gördüm. TED وجدت أنه مثلي، يؤمن ببناء مجتمع أكثر عدلاً.
    - Zekice bir hikaye. - Bana inandığını sanmıyorum. Open Subtitles ـ إنها قصة عالمية ـ أعتقد أنها لن تصدقني
    Söylediğin tek kelimeye bile inandığını sanmıyorum. Open Subtitles لا أعتقد أنكِ تصدقين كلمة واحدة مما تقوليها
    Phil, artık senin gerçekten öyle bir adamın varlığına... inandığını düşünmeye başlıyorum. Open Subtitles فييل، أنا بدأت إعتقد بأنّك تؤمن بوجود هذا الرجل
    İnandığını söylüyor. Eski ülkedeki çingeneleri tanırdı. Open Subtitles تقول انها تؤمن بالأمر كانت تعرف غجرا في بلدتنا القديمة
    İnandığını söylemek nefret ise şayet, suçu kabul ediyorum. Open Subtitles حسناً، إن كان السبب الكراهية لتـقـف إلى جانب ما تؤمن به فـأقول بإني مذنب
    Ned, Rod'a bunu tek başına yapabileceğine inandığını göstermelisin. Open Subtitles نيد .. رود يحتاج أنك تؤمن أنه يمكنه أن يكون بخير لوحده
    Buna inandığını biliyorum, Michael ama hiçbirimiz ikna olmadık. Open Subtitles اعلم انك تصدق كلامي يا مايكل لكن ليس جميعنا مقتنعون
    Sizin kadar akıllı birinin, masum bir sivilin suikast emrini veren bir teşkilatın, Amerikan hükümetiyle bağlantısı olduğuna nasıl inandığını anlamaya çalışıyoruz. Open Subtitles كيف تصدق فتاه لامعه مثلك أن وكاله تقتل مواطن بريئ يمكن أن تكون تابعه لحكومة الولايات المتحده
    Açıkçası bugün söylediklerine inandığını düşünmüyorum Open Subtitles لا اعتقد انك تؤمنين حقا بما اخبرتينني اليوم
    Bana yalan söylerken neye inandığını nasıl bilebilirim? Open Subtitles كيف أعرف ما تؤمنين به اذا كنت تكذبين على ؟
    Ve sizi temin ederim, bu kariyerimde çok önemli bir andı. büyük liderin gençlere ve yeni fikirlere inandığını anladığım zaman. TED وأقول لكم كانت تلك لحظة مهمة في حياتي المهنية عندما أدركت أن القائد العظيم يؤمن بالشباب والأفكار الجديدة
    Senin gibi koca bir adamın Troll tanrılarına inandığını söyleme bana? Yapılması gereken şeyi biliyorsun. Open Subtitles لا تقل لى ان فتى كبير مثلك يؤمن بالعفاريت ؟ انت دومآ تعرف ما تفعله
    Artık neden bana yardım edip inandığını biliyorum. Open Subtitles عرفت الآن لماذا كنت تساعدني ولماذا تصدقني
    Üzgünüm. Senin hâlâ o eski hikâyeye inandığını fark etmedim. Open Subtitles آسفة، لم أكن أعتقد بأنكِ لا زلتِ تصدقين تلك القصة القديمة
    Bu size de ironik gelmiyor mu, sonsuz ve bilinmez bir varlığa inandığını iddia eden Hristiyanlar daha sonra .kapalı ve katı kuramlarla Tanrı'nın özgürlüğünü kıtladılar. TED ألا يثير السخرية أن المسيحيين الذين يزعمون أنهم يؤمنون بكيان مطلق وغير معروف يحصرون الرب في نظم مغلقة وعقائد جامدة؟
    Glee kulübünde olduğuma neden bu kadar inandığını bilmiyorum. Open Subtitles لا أعرف لماذا أنت مقتنع جداً أني من نادي الغناء.
    Ve senin yanında olup, sana baktığımda bana inandığını görmek istiyorum. Open Subtitles واريد أن اكون قادراً على الإلتفات نحوك ومعرفه بأنك تؤمني بي
    Bu fikir üzerinde düşünmediğini saçmalığın daniskasından başka bir şey olmadığına inandığını söyle bana. Open Subtitles أرجوك أخبرني بأنّك لم تصدّق هذه الإدعاءات..
    Böyle bir durumda olmak inandığını ve inandığını sandığın her şey dağılmaya başlıyor. Open Subtitles لكوني في موقف مثل هذا كل شيئ تؤمن به أو تصدقه عن الناس يبدأ في الإنكسار
    Buna inandığını sanmıyorum. Sen de masum olduğunu düşünüyorsun. Open Subtitles لا أعتقد أنك تعتقد ذلك أنت تؤمن ببرائتها أيضاً
    Tek yolu buydu. Bana inandığını söyle. Open Subtitles كانت الطريقة الوحيدة فقط قولي لي أنّكِ تصدّقيني
    Tanrı'ya inandığını farz edersek, bu aynı zamanda şeytana da inandığını gösterir. Open Subtitles على افتراض أن كنت أؤمن بالله، وهذا يعني عموما أن كنت تعتقد في الشيطان.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more