"inanmazdı" - Translation from Turkish to Arabic

    • يصدق
        
    • يصدقني
        
    • يصدقنا
        
    • يصدّق
        
    • صدقها
        
    • لم تؤمن
        
    Kimse buna gerçekten inanmazdı. Sadece seni korkutmak isterdik. Open Subtitles لا بأس، لا أحد كان يصدق ذلك، كنا نحاول إخافتك وحسب
    Zor olan şu ki hiç kimse benim öykümün tek kelimesine bile inanmazdı Open Subtitles المشكلة أنه لا أحد يصدق كلمة واحدة من قصتى
    Sadece... Kimse benim senin gibi bir kızla beraber olduğuma inanmazdı zaten Bilirsin işte, ben. Open Subtitles لا احد سوف يصدق ان فتاة مثلك تحب ان تخرج معى
    Onlara gösterebilirim bile ve bana hiç kimse inanmazdı. Open Subtitles كان بإمكاني اظهار ذلك لهم ولن يصدقني أحد
    Yoksa kimse bize inanmazdı. Open Subtitles و الا لن يصدقنا أنحد
    Üç saat önce buranın baş belası bir halde olduğuna kimse inanmazdı. Open Subtitles لا أحد يصدّق الفوضى التي كانت هنا قبل ثلاث ساعات.
    Bizimki o kadar çılgın bir davaydı ki, kafadan uydursan kimse inanmazdı. Open Subtitles قضيتنا كانت غريبة لدرجة أنك لو اخترعتها لما صدقها أحد!
    Kimse, 21. yüzyılın ilk yıllarında dünyamızın bizden daha zeki varlıklar tarafından gözlemlendiğine inanmazdı. Open Subtitles لم يكن من الممكن أن يصدق أحد في بدايات القرن الواحد و العشرين أن عالمنا كان مراقباً بواسطة كائنات تفوقنا ذكاءاً
    İçeri. İçeri! Orospu çocuğu söylediğim hiçbirşeye inanmazdı. Open Subtitles الى الداخل، الى الداخل الوغد لم يصدق كلمة قلتها
    Öyle bir adam gözleri bunu doğrulayana dek karısının öldüğüne inanmazdı. Open Subtitles رجل كهذا لن يصدق أنها ماتت، ما لم يرى ذلك بأم عينه
    Kimse bunun mümkün olduğuna inanmazdı. Hele ki bir Trakyalı'nın elinden olacağına. Open Subtitles لم يصدق أحد أن شيئاً كهذا ممكن، خاصة بيد الثراسي
    Ağabeyim buraya bayılırdı. Bunun mümkün olduğuna inanmazdı. Open Subtitles لكان أخي سيحبها ، لم يصدق قط أن هذا كان ممكن الوقوع
    - Evet, üçüzlerdi. Kitap yazmadığım için kafamı duvarlara vuruyorum, gerçi kimse de inanmazdı. Open Subtitles لن ألوم نفسي لعدم كتابة كتاب وذلك ليس لأحد ان يصدق بذلك
    19. yüzyılın son yıllarında insan ilişkilerinin uzaydaki ebedi dünyalardan izlendiğine kimse inanmazdı. Open Subtitles لم يصدق أحد، أنه في السنوات الأخيرة من القرن الـ19 أن حياة البشر كان يتم مراقبتها
    Çocukken, herkese Paskalya Tavşanı'nı gördüğümü söylerdim ama kimse bana inanmazdı. Open Subtitles عندما كنت صغيراً، أخبرت الجميع أنني رأيت أرنب عيد الفصح، حسناً؟ ولم يصدقني أحد
    Kimse bana inanmazdı, ...bu yüzden palyaçolarla ilgili her şeyi araştırmaya başladım. Open Subtitles لم يصدقني أحد ،لذلك بدأت البحث لمعرفة كل شئ عن المهرجين
    Çünkü yanına zorla gittiğimi düşünmeseydi isteyerek gittiğime inanmazdı. Open Subtitles لأن لويس إن لم يستصعب الوصول لي لن يصدقني عندما أذهب له
    Kimse bize inanmazdı. Open Subtitles لا أحد سوف يصدقنا.
    Kimse bize inanmazdı. Open Subtitles لن يصدقنا أحد.
    Bir gün Pulovski'nin de başına geleceğini söylerdim de inanmazdı. Open Subtitles أخبرتُ دائمًا (بولوفسكي) إنّه سيحصل عليه يومًا ما، وهو لم يصدّق.
    Bizimki o kadar çılgın bir davaydı ki, kafadan uydursan kimse inanmazdı. Open Subtitles قضيتنا كانت غريبة لدرجة أنك لو اخترعتها لما صدقها أحد!
    Ve söylediğim üzere, annem tesadüjlere inanmazdı. TED وكما قلت، لم تؤمن والدتي بالعشوائية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more