Kendine prensip sahibi diyebilirsin, ama aslında yaşlı ve inatçı bir aptalsın. | Open Subtitles | قد تدعو نفسك ذو مبدأ لكن ما أنت حقأ هو أحمق عنيد |
Var olmanın bir amacı olduğuna inanman garip ve inatçı bir inanış. | Open Subtitles | انه لشئ غريب , إيمان عنيد ..... تستمر فى الإعتقاد بأن ... |
İnatçı bir orospu çocuğu gibi. Sen değilsin, öyle mi? ! | Open Subtitles | من الممكن ان يكون عنيد وبالطبع انت لا يمكنك ذلك , صح؟ |
Aynı adamı neredeyse beş yıldır arıyor. Çok inatçı bir adam. | Open Subtitles | كان يبحث عن نفس الرجل لخمس سنين رجل عنيد جدا. |
Sen de inatçı bir aptalsın! Niye Jack gibi davranıyorsun? | Open Subtitles | وأنت متخلف عنيد أنت لست جاك ، فلماذا تتظاهر بذلك ؟ |
Ne inatçı bir çocuksun! Sana bunun imkânsız olduğunu söyledim. | Open Subtitles | أنت عنيد فعلا عندما أقول لا، فهذا يعني لا |
Çok zor ve inatçı bir adamsınız Dr. Hodgins. | Open Subtitles | أنت شخص صعب و عنيد للغاية أيها الطبيب هوديجنز |
Seks yapmıyorlardıysa da, annemin yatağını, oldukça inatçı bir çiviyi duvara çivilemek için kullanıyorlardı. | Open Subtitles | إما أنهم كانوا كذلك أو أنهم كانوا يستخدمون السرير كمطرقة لطرق مسمار عنيد في الحائط |
- Seninki de inatçı bir ahmak olman. | Open Subtitles | مشكلتي هي أنك رجل عنيد ومغفل، وعلى الرغم من العبقرية التي تتحلى بها |
elinde çok inatçı bir adam var, Addison, ve işler zorlaştığında yürüyüp gidebilmede pek de iyi değildir. | Open Subtitles | يجب ان تركلية من الخلف عندما يتطلب ذلك انتي مع رجل عنيد أديسون ليس جيداً ان ترحلي عندما تصبح الأمور سيئة |
Onun inatçı bir alçak olduğunu kastettim. Ölüp ölmemesi umurumda değil. | Open Subtitles | قصدت فقط أنه وغد عنيد ولن أهتم حتى إذا مات |
Ancak maskemizin arkasındakini gören inatçı bir pilot vardı. | Open Subtitles | لكن كان هناك طيار عنيد الذي رأى من خلال تمويهنا |
İnatçı bir o.ç olduğum için onu kaybetmenin acısını yaşıyorum. | Open Subtitles | لقد سمحت لميزة معرفتها عن قرب تفلت من يدي لأنني كنت عنيد بمعني الكلِمة |
İnatçı bir o.ç olduğum için onu kaybetmenin acısını yaşıyorum. | Open Subtitles | لقد سمحت لميزة معرفتها عن قرب تفلت من يدي لأنني كنت عنيد بمعني الكلِمة |
Eski karım Petra her zaman benim, hatalı olduğunu asla kabul etmeyen inatçı bir öküz olduğumu söylemiştir. | Open Subtitles | زوجتي السابقة طالما تقول أنني رجل عنيد ولعين ولا يعترف بخطئه حينما يكون مخطئًأ |
Bu kasabanın kenarında inatçı bir adam yaşıyormuş. | Open Subtitles | وعلى ضفاف تلك المدينة كان هناك رجل عنيد.. |
Ama inatçı bir serseri olduğundan 2 yıl sonra tekrar denemiş. | Open Subtitles | لا. ولكنه انه تافه عنيد بعد عامان حاول فعل ذلك مرة أخرى |
Çocuklar, ablanız inatçı bir katırın arkasındaki bir sopa gibi. | Open Subtitles | أيها الطفلان، أختكما أشبه بعصا وراء بغل عنيد. |
Hatta biz inançlı fizikçilere göre geçmiş, günümüz ve gelecek arasındaki fark inatçı bir ilüzyondan ibarettir. | Open Subtitles | في الحقيقة, بالنسبة لنا نحن الفيزيائيين, إن التمييز بين الماضي والحاضر والمستقبل هو وهم عنيد. |
Sen de en az baban kadar inatçı bir keçisin. | Open Subtitles | انت عنيد جداً كما كان ابوك من قبل |