| Turner'ı İnternete yayın, ve resmini yerel TV istasyonlarına verin. | Open Subtitles | ضع ترنر على الإنترنت ووزع صور له لمحطات التلفزيون المحلية |
| Craig, Mordichai hakkında bir öykü başlatıyor, sonra yayılıyor, internete giriyor. | Open Subtitles | أعني قام كريغ ببدء القصة عن مورديكاي ثم انتشر على الإنترنت |
| Evet, bunu taradım ve saniyeler içinde bütün internete yayabilirim. | Open Subtitles | نعم، لقد نسختها ضوئياً ويمكنني نشرها على الإنترنت في ثواني |
| Evet, çünkü hepsi Vanessa ve Chuck'ın seks videosunun internete yayılmasını içeriyordu. | Open Subtitles | نعم, لأنهم جميعا متورطون في تسريب شريط علاقة تشاك وفينيسا على الانترنت |
| Sana 700 sterlin veririm. Bunları kopyalayıp internete koymama ne engel olacak? | Open Subtitles | ماذا سيمنعنى من نسخ هذا ، و وضعه على شبكة الانترنت ؟ |
| İnternete bir şey koyarsın, birileri de ona talip olur. | Open Subtitles | تضعين شيئا على الأنترنت أحدهم في مكان ما مستعد لشرائه |
| ABD'de, internete bağlanabilen kalp pili olan 60000 insan var. | TED | في الولايات المتحدة، هناك 60 ألف شخص لديهم جهاز تنظيم ضربات القلب متصل بالإنترنت. |
| Yani internete girebilirim ama bilgisayarları tamir edemem veya başka bir şey... | Open Subtitles | أعني يمكنني أن أتصفح الإنترنت ولكني لا أستطيع اصلاحها أو نحو ذلك |
| Bu mesaj internete koyulmuş, ve "Hackerlar" diye imza atılmış. | Open Subtitles | تم وضع هذه الرسالة على الإنترنت و قام القراصنة بتوقيعها |
| Ve Altına Hücum ile İnternete Hücum arasındaki benzerlikler çok kuvvetli olarak devam ediyor. | TED | أوجه الشبَه بين هَجْمَة الذهب وهَجْمَة شبكة الإنترنت تستمر بصورة كبيرة. |
| Daha sonra internete uygun gösteriler yapmak için şu an olduğu gibi canlı kayıtlar yaptık. | TED | ثم بدأنا استعمال البث الحي، ذات الشيء الذي نستخدمه اليوم هنا، للقيام بمادة مرئية حية لعروضنا القائمة على الإنترنت. |
| İnternete güvenli erişim, bilgiye erişim; bilgiye erişim, özgürlük demek. | TED | الإبحار الآمن على الإنترنت هو وسيلة للحصول على المعرفة، والمعرفة هي الحرية. |
| Şimdi çoğunuz gibi ben de tam olarak internete girip e-postalarımı kontrol ederek güne başlıyorum. | TED | الآن مثل معظمكم، ابدأ يومي في الواقع بالدخول على الإنترنت والتحقق من بريدي الإلكتروني. |
| İnternete bayıldım. Şuradaki piyano çalan yavru kediciğe bakar mısın. | Open Subtitles | أحبّ الانترنت أعني، انظري لتلك الهريرة التي تعزف على البيانو |
| Yani o ucubenin videomuzu internete yollamasına izin mi vereceğiz? Herkes görür. | Open Subtitles | هل سندع ذلك الشاذ الصغير أن يطلقه على الانترنت ليراه العالم بأسره؟ |
| Ölmüş insanların fotoğraflarını çekip internete koyan her deliden ilham alırım. | Open Subtitles | تلهمني أي الجوز التي يأخذ صورا من القتلى ويضعها على الانترنت. |
| Bana bir bardak su bir de internete bağlanabilen bir telefon getirebilir misin? | Open Subtitles | هلّا جلبت لي كأساً طويلاً من الماء و هاتف يعمل عليه الأنترنت ؟ |
| Evimi internete koyuyorlar, sonra bütün saplantılı hayranlarım görecek. Alo? | Open Subtitles | تضع بيتي على الأنترنت من اجل أن يروه معجبيني المهووسين |
| Bunun da ötesi, şirketler bize her türden internete bağlı cihaz sunuyor. | TED | أبعد من ذلك، تقدّم لنا الشركات جميع أنواع الأجهزة المتّصلة بالإنترنت. |
| Bu süreçte internete ve bizi sunduklarına hayrandım: bizi birbirimize yaklaştırmak, daha zeki kılmak ve özgürleştirmek gibi. | TED | وكنت في دهشة تامة للإنترنت ووعوده لجعلنا أقرب وأبرع وأكثر حرية. |
| Hadi. Fakat internete bağlı değildi. - Kablosu takılı değildi. | Open Subtitles | ولكنه لم يقم بعمل هاكينك على النت الكابل كان غير موصول |
| Ceplerinde, internete bağlı küçük bir bilgisayar bile taşıyabilecekler. | TED | وسيملكون في جيوبهم جهاز كمبيوتر صغير متصل بالانترنت. |
| Şirket ağından çıkıp pornoya bakabilmek için internete nasıl bağlanacağımı biliyor musunuz? | Open Subtitles | تَعْرفُ كَمْ أنا يُمْكِنُ أَنْ أَتقدّمَ شبكة حاسوبِ المكتبَ. . لذا أنا يُمْكِنُ أَنْ أَدْخلَ دعارة الإنترنتِ الجيدةِ جداً؟ |
| Ben sadece başka birisi benden önce kedisinin resimlerini internete koyarsa hep ikinci adam olarak anılacağım için gerginim. | Open Subtitles | أنا فقط متوتر بأن شخصا ما آخر , يضع صور قطتهم على الأنترنيت أولا وثم سأعرف دائما بالرجل الثاني |
| Tekrar geriye, mikrofilme dönüyoruz ve bunu internete taşıyoruz. | TED | يمكننا أيضاً العودة بميكرو فيلم و الحصول عليه على الشبكة |
| Tamam bak birinin ayağında hoşuna giden bir ayakkabı gördüğünde hemen bir fotoğrafını çekeceksin ve uygulama internete girip nereden alabileceğini gösterecek. | Open Subtitles | عندما ترى شخصاً يرتدي حذاءً أعجبك فقط تلتقط صورة لها والتطبيق يذهب للأنترنت |
| Ve kablosuzu da fişten çektik ki internete bağlanmasın. | Open Subtitles | و قمت بإزالة الويفي لكي لا تستطيع الولوج للانترنت |
| Bu internete giderse, seni öldürürüm. | Open Subtitles | إذا وصل هذا للشبكة العنكبوتية فإعتبر نفسك في عداد الموتى |
| Ve internete herhangi bir ipucu var mı diye baktım. | TED | ولجأت إلى الويب كي أرى فيما لو كان هناك بعض المفاتيح لحل اللغز. |
| Ama iki hafta önce onu başlattım ve internete bağlanmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | ولكن من أسبوعين عندما قمتُ بتشغيلها وطلبت أن تتصل بالأنترنت |