Yasal dünyama ait olmak istemediğini ve kendi aileni kurmak istediğini söyle. | Open Subtitles | قل انك لا تريد ان تكوت تابع لى وانك تريد عائلتك الخاصة |
Kısa bir konuşmanın ardından kız bu delikanlıya... bir daha konuşmak istemediğini söyledi. | Open Subtitles | تحادثا لدقيقة واحدة ثم أخبرته .بأنها لا تريد أن تتحدث اليه مرة أخري |
Bu kadar saat benimle konuşmak istemediğini söylemek için mi bekledin? | Open Subtitles | إنتظرتِ طوال الوقت لكي تخبريني أنكِ لا تريدين أن تتحدثي إلي؟ |
Peki, o zaman ilk iş para isteyip istemediğini öğrenelim. | Open Subtitles | يجب أن نعرف أولا إذا كان يريد مالا أم لا |
Ben mahkeme salonunda otururken, hâkim ona defalarca beni isteyip istemediğini sordu. | Open Subtitles | جلست في المحكمة بينما يسألها القاضي مراراً وتكراراً إن كانت ترغب بي؟ |
Bir kaç hafta sonra, evleneceğini ve etrafta görünmek istemediğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها ستتزوج بعد شهرين وأنها تريد أن تتوقف عن العبث |
O zaman, Monica'ya şu anda bir bebek istemediğini mi söyleyeceksin? | Open Subtitles | إذن عليك أن تقول لمونيكا إنّك لا تريد إنجاب طفل الآن؟ |
Lütfen bana beni bir daha asla görmek istemediğini söyle. | Open Subtitles | أرجوك قل لي أنك لا تريد أن تراني مرة أخرى |
Adam daha bilmiyor bile. Kadının kendisini görmek istemediğini düşünüyor sadece. | Open Subtitles | إنه لا يعلم بذلك، يعتقد بأنها لا تريد رؤيـتـه مرة أخرى |
Garson gelip biraz daha kek isteyip istemediğini sorduğunda, "iyiyiz böyle" demen gibi. | Open Subtitles | مثلما يحدث عندما يسألك النادل هل تريد مزيداً من المافين فتجيب أنك بخير |
Yeni ajanımızdan olmak ister miyiz hiç, ve seninde hayatını kaybetmek istemediğini varsayıyorum. | Open Subtitles | لا نريد أن نخسر عملينا الجديد، وأفترض بأنك لا تريد أن تفقد حياتك |
Bak, tehlikeli olduğu için onu ele vermek istemediğini biliyorum. | Open Subtitles | .أنظري. أنا اعرف أنكِ لا تريدين التورط لكن هذا خطير |
Lokantadaki garson hindisini ince dilimli olarak isteyip istemediğini sordu. | Open Subtitles | وعندما سالها رجل التوصيل هل تريدين قطع الديك الرومي رفيعة |
İstemediğini biliyorum ama bu senin hep yaptığın bir şey April? | Open Subtitles | أعلم أنّكِ لا تريدين لكن أليس هذا نمطك السلوكي يا آبريل؟ |
Hey, daha sonra benimle paten yapmak isteyip istemediğini sorsana. | Open Subtitles | أسأله إن كان يريد أن يتزلج معي فيما بعد ؟ |
Ama çok korktuğunu, sarsıntı geçirdiğini ve kimseyle konuşmak istemediğini söyledim. | Open Subtitles | لكنه كان خائفاً جداً ومضطرباً .وهو لا يريد التحدث لأي أحد |
Kız arkadaşımın gerçekten kız arkadaşım olmak isteyip istemediğini öğrenmeye. | Open Subtitles | سأذهب لأرى إن كانت صديقتي ترغب حقاً أن تكون كذلكَ. |
Bir arkadaşım vardı ve insanlar onu merak ettiklerinde arayıp alışverişe gitmek ya da garajlarını temizlemeye yardım etmek isteyip istemediğini sorardı. | TED | لدي صديق ممن إذا قلق الناس عليه، فإنّهم يتّصلون به ويسألونه إن كان يرغب بالذهاب للتسوّق أو أن يساعدهم في تنظيف مرأبهم. |
Bunların hiçbirinin olmasını istemediğini biliyorum... ama oldu işte. | Open Subtitles | أردك أنك لم ترد لأي من هذا أن يحدث ولكن حدث ما حدث |
Beni bir daha görmek istemediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ماذا تفعلين هنا؟ اعتقدت أنك لم تريدي رؤيتي مرة أخرى. |
Şimdi bunu duymayı hiç istemediğini biliyorum ama anneni yardıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | أعرف أنك لاتريد أن تسمع هذا الأن ولكن عندما تصبح أمك بخير |
Bunu istemediğini biliyorum ama ikimiz için de en iyisi bu. | Open Subtitles | أنا اعرف انك لا ترغبين في هذا و لكنه الأفضل لكلانا |
Neden totoş olmamı istemediğini biliyorum çünkü bu utanç verici olurdu. | Open Subtitles | اعرف لماذا لا تريدني ان اكون مثلية لانه سيكون محرجاً لك |
O zaman tekrardan, benimle birlikte yaşamak istemediğini de farketmemiştim. | Open Subtitles | إذا مجددا, أنا لم ألاحظ أنكِ لاتريدين العيش معي أيضا |
Tamam, ona, kendisiyle konuşmak istemediğini söylerim. | Open Subtitles | حسناً، سأخبره, أنّكِ لا تودين أن تُحادثيه. |
Şimdilik çocuk istemediğini söylüyor ama hamile kaldıktan sonra farklı düşünecek. | Open Subtitles | انه يقول أنه لايريد الاطفال الآن ولكنه سيغير رأيه عندما أحمل |
Yine de bu, beni neden bu olayda istemediğini açıklamıyor. | Open Subtitles | ذلك ما يزال لا يفسر عدم رغبتك في إشراكي بالقضية. |
Çünkü benim için bir anlamı var, oyuncu. Bak bu işe girmek istemediğini biliyorum, Nick. | Open Subtitles | لأنني لديَّ الموارد المالية الكافية انظر، أنا أعي لماذا لا تُريد تناوله |