Cuma sabahı, yumurtamı yiyip kahvemi içerken, iyi bir iş sahibi olmuştum. | Open Subtitles | صباح الجمعة, بينما كنتُ آكل البيض وأشرب القهوة, حصلت على وظيفة جيدة. |
Hükümette iyi bir iş bulduğu veya iyi bir adamla evlendiğinde, insanlar bunu konuşacak, ben de bundan gurur duyacağım. | Open Subtitles | إذا كنت تحصل على وظيفة جيدة في الحكومة، أو تتزوج من رجل طيب، ثم سيقول الناس وسأكون فخورة جدا بذلك. |
En azından iyi bir iş, umutla, en azından, bu iyi bir iş-- umutla iyi iş. | TED | علي الأقل عمل جيد علي أمل القيام بعمل عظيم |
Bekar anne iyi bir iş yapmadı. Tipik bir hikaye. | Open Subtitles | أم عزباء لم تعمل عملاً جيداً يالها من قصة مشتركه |
Brezilya GSYİH'nin sosyal gelişme yönünde ilerlemesinde oldukça iyi bir iş başarıyor. | TED | البرازيل بعقلانية تقوم بعمل جيد بتحويلها الإنتاج الإجمالي المحلي إلي تقدم اجتماعي. |
Tüm istediğim iyi bir iş, iyi bir gelecek ve benimle karıma yetecek büyüklükte bir ev. | Open Subtitles | كل ما أريده وظيفة جيدة,و مستقبل مستقر,و بيت يسعنى أنا و زوجتى |
Benim için iyi bir iş değil çünkü bundan daha iyiyim ve daha iyi olduğumu siz de biliyorsunuz. | Open Subtitles | , ليست وظيفة جيدة لي لأنني أفضل من ذلك و أنت تعرف أني أفضل من ذلك |
Benim için iyi bir iş değil çünkü bundan daha iyiyim ve daha iyi olduğumu siz de biliyorsunuz. | Open Subtitles | , ليست وظيفة جيدة لي لأنني أفضل من ذلك و أنت تعرف أني أفضل من ذلك |
Bu bakış açısına göre, büyük bir ev veya güzel bir araba ya da iyi bir iş istememizin nedeni bunların aslında değerli olmaları değil. | TED | وفقا لهذا الرأي، الدافع لرغبتنا في إقتناء منزل كبير أو سيارة جميلة أو عمل جيد أليست جميع هذه الأمور ثمينة في جوهرها. |
Bizler gerçekten sayfa başı 10 sente ulaşarak iyi bir iş çıkardık. | TED | نحن في الواقع كنا قادرين على اداء عمل جيد جداً بالوصول الى 10 سنتات للصفحة |
Ne yazık ki mimari, hepimizin hikâyelerini eşit ve adil bir şekilde anlatmak konusunda iyi bir iş çıkaramamış. | TED | لسوء الحظ، الهندسة المعمارية لم تكن تقوم بعمل عظيم في إخبار قصصنا جميعنا بعدل. |
Demek ki muhtemelen çok da iyi bir iş çıkartmıyoruz, konu risk almaya geldiğinde. | TED | إذن ربما نحن لا نقوم بعمل عظيم عندما يتعلق بالمخاطرة. |
O kadar iyi bir iş çıkardınız ki kızlar, ekibe yeni bir eleman almak işinize yarayabilir. | Open Subtitles | جيد، جيد لقد أنجزتم عملاً جيداً يا فتيات ظننتكم أنه ربما تحتاجون شخصاً آخر بالطاقم |
Normalde pek alakanız yok; ancak görüntülerde iyi bir iş çıkartmış. | Open Subtitles | لن يمر إلى السجن بدلك. لكنه قام بعمل جيد في الشريط. |
Menajerim iyi bir iş olacağını düşünüyor. | Open Subtitles | وكيل اعمالي ويعتقد أن صفقة جيدة سيكون. |
Belle Jolie için çok iyi bir iş yaptığını söylüyorum sadece. | Open Subtitles | كل ما أقوله هي انها عملت عملاً رائعاً على بيلي جولي |
Bu kadar dil biliyorsun, daha iyi bir iş bulamıyor musun? | Open Subtitles | ألن تتمكن من الحصول على وظيفة أفضل بكل هذه اللغات؟ |
Ona, bir büroda ya da ona benzer bir yerde iyi bir iş istediğini söyle. | Open Subtitles | فقط أخبره أنك تسعى لوظيفة جيدة, فى مكتب أو أشياء من هذا القبيل. |
Sadece iyi bir iş yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن أقوم بعمل متقن |
Çok iyi bir iş fırsatı yakaladım ve şansımı kullandım. | Open Subtitles | لدي فرصة عمل جيدة و أستغليتها |
Kesinlikle! Bu işi bırakmadan önce daha iyi bir iş bulana kadar bekle | Open Subtitles | رائع، وبعدها فقط ننتظر حتى تحصلين على عمل أفضل |
- O halde belki de daha iyi bir iş seçmeliyim. | Open Subtitles | اوه على هذا الاساس يبدو اني اخترت مجال عمل افضل |
Mezun oldum, Richmond'a evime döndüm, iyi bir iş buldum. | Open Subtitles | تخرجت وعدت إلى " رتشموند " حصلت على عمل مرموق |
Ben de belki bugün iyi bir iş çıkarabilirsem bu bana hayatımı yoluna koymak için... | Open Subtitles | انه اذا أديت عملا جيدا اليوم، ربما كانت لدي دفعة |