Amacı halkın iyiliği için yapılan projelere yatırım yapmak. | Open Subtitles | بغرض القيام بمشاريع إستثمارية تخدم الصالح العام والمجتمع |
- Bu halkımızın iyiliği için. - Führer'in emirleri nihaidir. | Open Subtitles | ـ انها من أجل صالح الناس ـ أوامر الفوهرر نهائية |
Bu küçük iyiliği benim için yapın yoksa son 20 yıl boyunca edindiğiniz itibarınız yok olarak yerin dibine girebilir ve tutuklanabilirsiniz. | Open Subtitles | الآن، هل تستطيعين عمل هذا المعروف الصغير أو ستفضحين و تعتقلين و تتسخ كل نواياكِ الحسنة التي جمعتيها في 20 سنة الأخيرة |
Bana bu küçük iyiliği yapabilir misin Newmie? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تسديني هذه الخدمة البسيطة، نيومي؟ |
Merak ediyorum inançın anlamı diğerlerinin iyiliği için kendini feda etmek mi. | Open Subtitles | و تسائلتُ إن كنتُ مؤمناً بمبدأ أن نضحي بأنفسنا من أجل خير الآخرين |
Bana dürüst bir şekilde Marco'ya verdiğin tavsiyenin senin değil de Marco'nun iyiliği için olduğunu söyleyebilir misin? | Open Subtitles | اتستطيع ان تخبرني هل كانت نصيحتك لماركو قائمة على مصلحته او مصلحتك انت؟ |
Vicdanının yenilenmeye ihtiyacı olacağını düşünmedim insan iyiliği kuyusunun kuruyacağını düşünmedim. | Open Subtitles | لم أعلم بأن ضميركِ سيحتاج تجديداً وبأن الطيبة البشرية سوف تنضب |
Tae Yang kendi iyiliği için gitmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | ♫ يوماً ما تاي يانغ" قالت أنها سوف تغادر من أجل مصلحتها الخاصة |
Dawn'ın iyiliği için ne gerekiyorsa yaparım. Sen de yapmalısın. | Open Subtitles | أنا أقوم بما فيه المصلحة لداون كما ينبغي عليكِ ذلك |
Birisi, herkesin iyiliği için zor bir karar vermeli. | Open Subtitles | و الأمر يصبح أسوأ على أحد أن يقوم بالاختيار من أجل الصالح العام |
Ama bazen bütünün iyiliği için bir parçayı feda etmelisin. | Open Subtitles | لكن في بعض الأحيان عليكِ أن تُضحي بالبعض من أجل الصالح العام. |
Benim dikkatim okullarımın iyiliği üzerine odaklanmıştır. | Open Subtitles | اهتمامي ينصَبُّ علي الصالح العام لمَدرستي |
Hayır. herkesin iyiliği için senin ortağın içeri gelse daha iyi olurdu. | Open Subtitles | لا , بل سيكون من صالح الجميع لو ان شريكك ظهر هنا |
Majesteleri, ülkesinin iyiliği ve uyruklarının huzuru için... | Open Subtitles | واضعاً فى اعتباره صالح المملكة وأمان رعيّته |
Size yapmakta olduğum iyiliğe karşılık bana bu iyiliği yapacaksınız. | Open Subtitles | هذا معروف ستقدمه لي مقابل المعروف الذي أقدمه لك بالفعل. |
Mesela, şeften bu büyük iyiliği ne zaman istemeliyiz? | Open Subtitles | مثل، متي سنطلب هذه الخدمة الكبيرة من رئيس الشرطة؟ |
Birlikte paylaşacağımız gelecekten çok ümitliyim, başkanımızı desteklemek, ülkemizin iyiliği için çalışmak. | Open Subtitles | وأنا متفائلة جدًا بشأن المستقبل الذي سنتشارك به، داعمين رئيسنا نعمل من أجل خير الأمة |
Kusura bakmayın, efendim ama zincir kanunu onun iyiliği için. | Open Subtitles | أسف يا سيدي .. ولكن قوانين امتلاك الكلاب من مصلحته هو |
Bu iyiliği ve merhametsizliği kanıtlamak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أثبت أن الطيبة والقسوة قد يجتمعا. |
İnan bana, bu onun kendi iyiliği için, tamam mı? | Open Subtitles | صدقيني ، هذا من أجل مصلحتها حسناً |
Bu doğru, masum yaşamlar çoğunluğun iyiliği için yok olacak. | Open Subtitles | هذا صحيح، سيموت العديد من الأبرياء في سبيل المصلحة العامة. |
Durması için yalvardım ama ulusumuzun iyiliği için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | طلبت منه التوقف ، لكنه قال أن هذا لصالح الأمة |
Onun iyiliği ve hikmeti asla yanımdan ayrılmasın. | Open Subtitles | بالتأكيد طيبة ورحمة سيتليني طوال الأيام من حياتي. |
Hepimizin iyiliği için arabana atla ve buradan git. | Open Subtitles | , اركبي في السيارة و ارحلي من أجل سلامة الجميع |
Sadece bir kez sınırı aştım, bir kere. Bir su perisiyle, Olympus'un iyiliği için. | Open Subtitles | كان انتهاكًا واحدًا مع حوريّة ماء، كُرمى للأوليمب. |
Biliyorum. Fakat o çabalayan bir mezun öğrenci ve sen kendi iyiliği için .onun sorumluluklarını uzak tutacaksın. | Open Subtitles | لكنه تلميذ تخرج مكافح وسوف تقلّلين من مسؤولياته من أجل صالحه |
Kendi iyiliği için, tekrar gemiye bindirmeden önce sakinleştirici vurmam gerekebilir. | Open Subtitles | ، لأجل صالحها ربما أحتاج أن أخدرها كي أجعلها تصعد على المتن |