| Her neyse, arabası ofisinin önünde ama ondan bir iz yok. | Open Subtitles | على العموم .. سيارتها امام مكتبها .. ولكن لا أثر لها |
| Bölgenin heryerine dağılmış klon birliklerimiz var fakat henüz iz yok. | Open Subtitles | لدينا قوات من المستنسخون تمشط كل المنطقة، ولكن لا أثر بعد |
| - Şerefsizden iz yok. Ama güvenlik kameralarından saklanma konusunda usta. | Open Subtitles | لا أثر للوغد، لكن تذكر أنه بارع في تجنب كاميرات المراقبة. |
| Box? Teğmen, ben köprüdeyim. Marsh'dan herhangi bir iz yok. | Open Subtitles | أيها الملازم ، أنا على الجسر لا يوجد أثر لمارش |
| Anlamıyorum. Hiç malzeme yok. Başka bir ekipten hiçbir iz yok yok. | Open Subtitles | اني لا افهم هذا، لا يوجد معدات ولا أثر لأي فريق آخر |
| Sekiz konuşuyor. Bahçenin güney batısındayım. Hedeften bir iz yok. | Open Subtitles | من ثمانية، لا آثر للهدف بالجانب الجنوبي الغربي من الحدائق |
| Bir sürü gizli kamera var, ama şüpheliden iz yok. | Open Subtitles | هناك الكثير من الكاميرات المخفية لكن لا أثر للمشتبه بالداخل. |
| - Şerefsizden iz yok. Ama güvenlik kameralarından saklanma konusunda usta. | Open Subtitles | لا أثر للوغد، لكن تذكر أنه بارع في تجنب كاميرات المراقبة. |
| Bir hava devriyesi gemiyi dünya açıklarında buldu. Mürettebattan da, onlardan da bir iz yok. | Open Subtitles | لاحظت دورية جوية السفينة بمحاذاة الساحل لا أثر لهم ولا للطاقم |
| Hayır, her yere baktık, ama malesef harhangi bir iz yok. | Open Subtitles | لا، نظرنا في جميع الأنحاء. لا أثر له يبدو أنه سيحدث للجميع على هذا المركب |
| Ama kimyasal madde ya da bahçedeki topraktan iz yok. | Open Subtitles | لكن لا أثر لكيماويات أو تربة من الحديقة الخلفية |
| Kan ve idrar testleri temiz çıktı. Vücudunda uyuşturucu kullandığına dair herhangi bir iz yok. | Open Subtitles | عادت فحوص الدم و البول نظيفة لا أثر للمخدرات بجسده |
| Tünel yok, iz yok, başka bir yaratığa ait belirti yok. | Open Subtitles | لا توجد أنفاق , لا مسارات لا أثر على وجود أي مخلوق بالأسفل |
| Burada eserden hiçbir iz yok, ...fakat bir ipucu buldum. | Open Subtitles | لا يوجد أثر للوحة هنا، ولكنّي يجب أن أجد خيطاً |
| Cipin olduğu yeri tamamen aradık. Amerikalılardan iz yok. | Open Subtitles | لقد فتّشنا كل المنطقة التي وُجدت فيها السيارة الجيب ، ولا أثر للغرباء |
| Kontrol konuşuyor. Sekiz, bahçenin güneybatısında hedeften bir iz yok. | Open Subtitles | وحدة التحكم، من ثمانية، لا آثر للهدف بالجانب الجنوبي الغربي للحدائق |
| - Neden onu öldürmüşler? - Zorla girildiğine dair iz yok. Saldırganlarını tanıyormuş. | Open Subtitles | لا علامة على الدخول عنوة على الأغلب أنه يعرف الذي هاجمه |
| Eve girildiğine dair iz yok, kan yok,... hiçbir şey. | Open Subtitles | لا علامات تدل على اقتحام ولا دماء , ولا أي شيء |
| -Hanson'ın arabası ama Hanson'dan iz yok ama bir kayıt buldum. | Open Subtitles | انها سيارة هانسن ولكن لا وجود له لكني وجدت شريط |
| Eve dönüş biletimiz Takyon Yükselticisi'nden hala bir iz yok. | Open Subtitles | لغاية الان لا اشارة من المضخم التاكيوني ,طريقنا الوحيد للوطن |
| Shep'ten bir iz yok, ama bakın içeride ne buldum. | Open Subtitles | لا إشارةَ من شيب لكن انظري ماذا وجدنا في الداخل |
| Kelsi'den hiç iz yok, Ama bir eğlenceye davet edildim, ki gurur vericiydi. | Open Subtitles | لا اثر لـ كيلسي لكنني حصلت على دعوة رسميه وهو نوع من المغازلة |
| Hiçbir yerde fırtınadan iz yok. | Open Subtitles | لا دليل على العاصفة بأي مكان ما عدا على الضحية |
| Arabalarından hiçbir iz yok. Öylece sürmeye devam edeyiz. | Open Subtitles | لا أثرَ لسيّارتهما و لا يمكننا مواصلة القيادة و حسب |
| Battery and Clay'deyiz, ama iblisten hiçbir iz yok. | Open Subtitles | نحن في البطارية والطين، ولكن ليس هناك علامة على أي الشياطين. |
| Böyle birini kimse önemsemez, ve sağ kaldığına dair hiç bir iz yok. | Open Subtitles | لا يمكن أن يصل عدد القتلى لهذا الحد ولا يوجد دليل على وجد أحياء |
| Evet, anlıyorum. Araba çalıntıymış. Ama sürüceden hiç iz yok mu? | Open Subtitles | نعم، اعرف أن السيارة مسروقة، ولكن ألا توجد إشارة علي السائق؟ |