Sonra Violet, broşuma hiç yakışmayan o çirkin yeni elbisesini giyip eski küpeleri taktı. | Open Subtitles | ثم ارى فيوليت فى هذا الفستان القبيح الذى اشتبك مع البروش خاصتى, وهذه الأقراط القديمة |
Şu boktan küpeleri de çıkar, çünkü onların da işi bitmiş. | Open Subtitles | انزعي هذه الأقراط اللعينة لأنه تم إستهلاكهم |
Erika, satın aldığın sevimli küpeleri Asia'ya göstersene. | Open Subtitles | ايوريكا، أري سيا الأقراط التي إشتريتيها. |
Hayır, hayır, hayır. Onu demek istemedim. küpeleri severim. | Open Subtitles | لا لا لا لا هذا ليس ماقلته أنا أحب أقراط الأذن |
küpeleri alır almaz doğru Zalejev'e gittim, ondan sonra da Nastasya Filipovna'ya. | Open Subtitles | أخذت القرط وذهبت لزاليزهيف ومن ثم لناستازيا فيليبوفنا |
Eve git. Sana verdiğim küpeleri al. | Open Subtitles | احضري الاقراط التي استعرتها يريدني ان ارتديها |
küpeleri, boyadıkları dairede kapının arkasında bulduklarını söylemiş. | Open Subtitles | لقد قال أنه وجد القرطين خلف باب الشقة التي كانا يدهنانها |
Şu küpeleri çay takımıyla filan değiştirirsin. | Open Subtitles | وإستبدلي تلك الأقراط بمال لتجلبين خدمة تقديم الشاي في الحفل أو ما شابه |
Çünkü sen ona küpeleri söylediğin zaman, seni dinlemedi bile. | Open Subtitles | كما لو أنه يسمعني لأنّك عندما أخبرته بشأن الأقراط لم ترمش عيناه حتى |
O'ndan birşeyler çaldı, küpeleri, telefonu filan gibi.. | Open Subtitles | أن تسرق أشياء منها مثل الأقراط, الهاتف النقال ومثبت التقويم الخاص بها |
Sana aldığım bu muhteşem küpeleri gördüğünde bu kadar kızmazsın belki de. | Open Subtitles | و ربما لن تكوني مستائه عندما ترين هذه الأقراط الجميلة التي جلبتها لك |
Kadın içerde elleri ve dizlerinin üstüne çökmüş o küpeleri almak için kendi dışkısını karıştırıyordu. | Open Subtitles | كانت هناك على يديها وركبتيها تبحث بينَ برازها لإستعادة هذه الأقراط |
Sana Noel için aldığım küpeleri ödünç alıyorum. | Open Subtitles | سأقترض تلك الأقراط التي إشتريتها أجلكِ في الكريسمس |
Önce Amy'ye üç sene önce ödünç verdiğim bu küpeleri geri alacağım. | Open Subtitles | أولاً, سأستعيد هذه الأقراط التي اقرضتها لإيمي منذ ثلاث سنوات |
Mavi gözleri vardı ve yıldız şeklinde küçük küpeleri. | Open Subtitles | لقد كان لديها عيون زرقاء وهذه الأقراط التى على شكل نجوم |
Bir de palyaço gibi saçları, kocaman küpeleri vardı. | Open Subtitles | ورأيت ذلك بأم عيني لديها شعر مُهرج أحمر و أقراط كبيرة |
Bana aldığın inci küpeleri hiç gördün mü bu arada? | Open Subtitles | ألم ترى بالصدفة أقراط اللؤلؤ التي إشتريتها لي ؟ |
O resimde senin sevdiğin küpeleri takıyordu. | Open Subtitles | فيها ، كانت ترتدي القرط الذي تحبينه |
Neyse, küpeleri farkı diz altı çoraplı adamın karısından aldım. | Open Subtitles | على اي حال . , لقد حصلت على الاقراط من زوجه الرجل العادي |
- Güzel. 500,000 dolarlık küpeleri ona senin yolladığını da söyle. | Open Subtitles | قل لها آنك من أرسل القرطين بقيمة 500 ألف دولار |
Ayırt edici bir yara izleri, dövmeleri ya da küpeleri var mıydı? | Open Subtitles | هل كان لديهم أي علامات مميزة أو وشوم؟ قرط إذن ؟ |
Biliyorum bugün ya da gelecek hafta okuldan mezun oluyorsun ve sen inci küpeleri seversin, öyle değil mi? | Open Subtitles | أعلم أن الأسبوع الماضي. كان تخرجكِ. أعلم أنكِ تحبين الحلق اللؤلؤي ألا يعجبكِ ؟ |
Bir dakika, emaneti çıkarana kadar tut şu küpeleri. | Open Subtitles | هاك، امسكي قرطاي بينما اخرج المسدس من حذائي |
Neden sana o küpeleri verdi? | Open Subtitles | لماذا قام بأعطائك هذه القراطات ؟ |
Tanıklar, hırsızın küpeleri çekip aldığını söylemişti. | Open Subtitles | قال الشهود بأن اللص سلب منها أقراطها |
Bu küpeleri,aldığın zamanı, yeri ve senin için ne kadar çok anlamları olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | هذه الحلقان ، أستطيع أن أخبرك من أين حصلتي عليها ومتى حصلتي عليها ، ولماذا تعني لك الكثير |
Umarım senin küpeleri satmamışlardır. | Open Subtitles | نامل بأن ما يزال لديهم أقراطك |
Naina, Bayan Goswami'nin küpeleri kayboldu. | Open Subtitles | -ناينا لقد ضاعت اقراط السيدة غوسوامي |