| Ya da bankadan çaldıkları şey birini fena halde kızdırdı. | Open Subtitles | وإلا فإن الذي سرقوه من المصرف قد أغضب أحدهم جداً |
| Kendisi geçenlerde transseksüel olmakla ilgili bir blog yazdı ve bu bazılarınızı kızdırdı. | Open Subtitles | وهو مؤخراَ أجرى مدونة عن تحوله الجنس والذي أغضب البعض منكم |
| En iyi arkadaşım gibiydi fakat birçok insanı kızdırdı. | Open Subtitles | أتعلمي؟ لقد كانت صديقتي المقربة، لكنها أغضبت الكثيرين.. |
| Bu sizi cidden kızdırmış olmalı. Evet, kızdırdı aslında. | Open Subtitles | لابد ان الأمر أغضبك نعم في الواقع أغضبني |
| Evet ama Paul'u kızdırdı. Daha büyük sorunlarımız var. | Open Subtitles | أعلم ذلك , ولكنه اغضب (بول) لدينا مشكلة أكبر |
| Birinin Sandy'yi öldürmeyi isteyeceği kadar mı kızdırdı? | Open Subtitles | هل أغضبتهم بشكل يجعل أحدهم يريد ساندي ميتة ؟ |
| Bu beni kızdırdı çünkü o sürtüğe dünyanı sallaması için iyi para ödedim. | Open Subtitles | هذا يغضبني لأني دفعت لها مالاً كثيراً لتدللك مقدماً |
| Adam beni çok kızdırdı. | Open Subtitles | انظر، لقد أشعلني الرجل غضباً إماّ أضربه هو أو المقعد |
| Ama muhtemelen ihanetin bazı kişileri kızdırdı. | Open Subtitles | . لكن يحتمل أن يكون انتحالك قد أغضب أحدهم |
| Ne yani, bunlar eski sevgilisini kızdırdı mı? | Open Subtitles | إذن ماذا ، هل أغضب ذلك الأمر خليلته السابقة أم ماذا ؟ |
| Bu sahiplerimi fena halde kızdırdı. | Open Subtitles | وهذا ما أغضب أبواي مني لفتره طويلة |
| Birkaç deli piç kurusu Zeus'u kızdırdı ve o kavgaya hazır. | Open Subtitles | مجنونٌ ثملٌ ما أغضب "زيوس" وهو في طريقه لشن حرب |
| Bol bol su buldu. Bu, Smith'i çok kızdırdı. | Open Subtitles | وجد كمية كبيرة من الماء وذلك أغضب (سميث) كثيراً |
| Yani ya Ziva birilerini çok kızdırdı, ya da... | Open Subtitles | هذا ما يفسر أن زيفا أغضبت حتما شخصا ما. |
| O, 50 bin kişiyi kızdırdı. | Open Subtitles | لقد أغضبت 50,000 منهم |
| Birilerini kızdırdı mı? | Open Subtitles | هل أغضبت شخصاً ما؟ |
| Dur tahmin edeyim bu şekilde senin istemediğin bir şeyi yaptı ve bu seni kızdırdı. | Open Subtitles | و دعني أخمن وخلال فعل ذلك, لقد فعل شيئًا لم ترده أنت وقد أغضبك هذا كثيرًا |
| Senin ihtiyaç duyduklarını sana almaması seni kızdırdı mı? | Open Subtitles | هل أغضبك عدم إعطائه ما تحتاجين له؟ |
| Beni o kadar kızdırdı ki dışarı çıkmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد أغضبني كثيرًا حتى اضطررت إلى الخروج من الغرفة |
| Bu sebeple üstlerini nafile yere kızdırdı. | Open Subtitles | .حيث اغضب ذلك مباشرة رؤساءه |
| Serüvenlerimin öyküleri onları kızdırdı. | Open Subtitles | قصص مغامراتي أغضبتهم |
| Bu beni kızdırdı çünkü o sürtüğe dünyanı sallaması için iyi para ödedim. | Open Subtitles | هذا يغضبني لأني دفعت لها مالاً كثيراً لتدللك مقدماً |
| - Ona evden ayrılmamın onunla bir ilgisi olmadığın söyledim ama bu onu daha da kızdırdı. | Open Subtitles | حاولت أن أشرحُ لها بأنَ رحيلي ليسَ له علاقة بها ولكن ذلك جعلها أكثرُ غضباً |
| Askerleri yorgun, silahları kalitesiz şimdi de Saul, elçisini kızdırdı. | Open Subtitles | ...الجنود متعبون ...الأسلحة سيئة .و الآن شاؤول أغضبَ النبي |