| Kafa yaptığın zaman kızmadı bile. Şaşırdım. | Open Subtitles | لم يغضب حتى عندما حاولت العبث معه لقد انبهرت |
| Biliyorsun, babam için casusluk yaptığımı öğrendiğinde bana kızmadı bile. | Open Subtitles | أتعرف عندما اكتشف انني اتجسس عليه لاجل أبي هو حتى لم يغضب |
| Kendimi çok kötü hissettim ama o fazla kızmadı çünkü kıllı sırtını bile çok sevdiğimi biliyor. | Open Subtitles | وشعرت بالأسف ، لكنّه لم يغضب منّي لأنّه يعلم أن ظهره هو أكثر شيء يعجبني فيه |
| Frank denen adam ona sahte mal verdığınizde size kızmadı mı? Söyledigim gibi, Frank benim arkadaşım. | Open Subtitles | ألم يغضب ذلك الـ فرانك لأنكَ أعطيته مُـخَـدِّراً مُزيفاً ؟ |
| Erkek kardeşim bunu tekrar yaptı, dışarı çıktı, sonra birden ben de çıktım ve babam kızmadı. | Open Subtitles | أخي فعلها ثانية، خرج ببساطة... ومن ثم فجأة خرجت أنا... ولم يغضب والدي، |
| kızmadı bile. | Open Subtitles | انه حتى لم يغضب |
| Hakim annene kızmadı mı ? | Open Subtitles | الم يغضب القاضي من امكِ؟ |
| kızmadı... | Open Subtitles | لم يغضب... |