| Sonuç olarak, biz yetkisiz sızdırmalarla ilgileniyoruz. kaçakçılık demek istedğinizi sanıyorum. | Open Subtitles | بالتالى ، نهتم بالتسرب الغير مصرح به هل تعنى التهريب ؟ |
| HR'ın cebini dolduran kaçakçılık operasyonları için harika bir paravan. | Open Subtitles | غطاء مثالي لنوع عمليّات التهريب التي رست بجيوب الموارد البشريّة. |
| Uyuşturucular, Birleşik Devletler'e Arizona, Teksas ve Kaliforniya'daki kaçakçılık koridorları üzerinden geliyor. | Open Subtitles | المخدرات تدخل امريكا عبر ممرات التهريب في اريزونا و تكساس و كاليفورنيا |
| Adamlar kaçakçılık yapıyorlar. | Open Subtitles | إنها مثل السلعة الممنوعة هذه عملية تهريب |
| Geçen sene bir kaçakçılık operasyonuna karıştı. | Open Subtitles | لقد ورد اسمه في التورط بعملية تهريب السنة الماضية |
| kaçakçılık büyük oranda denizde yapılıyor ancak diğer küresel ortamlar da kullanılıyor. | TED | يتحرك التهريب بشكل كبير فى البحر ولكن فى أجزاء أخرى من المشتركات الدولية. |
| Bay Bond kaçakçılık gizli servisi ilgilendirmez. | Open Subtitles | سيد بوند, التهريب ليس له علاقه بالخدمه السريه |
| Ah. Onun kaçakçılık çetesinin başı olduğundan mı şüpheleniyorsunuz? | Open Subtitles | أنتم تشكون أنها كانت قائدة حلقة التهريب ؟ |
| kaçakçılık operasyonu bir çeşit sırt çantasıyla ilgiliydi. | Open Subtitles | و عملية التهريب تتضمن نوع محدد من الحقائب المطوية |
| "Uluslararası ticaret ve kaçakçılık faaliyetlerini izleyen Hayvan koruma dernekleri..." | Open Subtitles | أخبرتنا جماعات حماية الحيوانات... التي تراقب عمليات التهريب الدولية للحيوانات |
| Dr Julia Kelly, Başkan Vekili, Nükleer kaçakçılık Grubu. | Open Subtitles | الدكتورة جوليا كيلى،مديرة بالوكالة بمجموعة التهريب النووية |
| Bir kaçakçılık çetesini soruşturuyordum, hanımefendi, | Open Subtitles | لقد كنت على رأس عملية التحري عن عمليات تهريب يا سيدتي |
| Beş yıl öce babam uluslararası bir kaçakçılık olayını araştırıyordu. | Open Subtitles | قبل خمسة سنوات، أبّي كان يشتغل على ملف تهريب دولية كبيرة |
| Beş yıl öce babam uluslararası bir kaçakçılık olayını araştırıyordu. | Open Subtitles | قبل خمسة سنوات، أبّي كان يشتغل على ملف تهريب دولية كبيرة |
| Bir kaçakçılık işi için bağlantı kuruyordum ki sen geldin. | Open Subtitles | كنت أتحدث مع معرفة عن عملية تهريب , إلى أن أتيت |
| Silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, şantaj, kaçakçılık, adam kaçırma ve iki düzinenin üzerinde cinayetle ilgili olarak aranıyor. | Open Subtitles | لتورطة في إتهامات خاصة بتجارة السلاح و تهريب المخدرات و الابتزاز و الاختطاف و أكثر من عشرين عملية قتل |
| 1992'den Şubat 1997' kadar... kaçakçılık , gasp etme ve çete faaliyetleri. | Open Subtitles | على أنك ما بين عامي 1992 و 1997 كنت مشتركاً في اعمال تهريب واعتداء ونشاط عصابات |
| Owen dün gece sizi arayıp kaçakçılık ve sabotaj olaylarından haberdar olduğunuzu söyleyince İngiliz anahtarını geri aldınız. | Open Subtitles | ليلة أمس، عندما أوين دعاك وأخبرك بأننا كنا نبحث عن العابث و المهرب ذهبت وإسترجعته |
| Ayrıca Ahn San'ın Won Gok Dong bölgesi Joseon kaçakçılık bölgesi olarak biliniyor. | Open Subtitles | وتعرف هذه المنطقة بأنها منطقة يعيش بها الكثير من المهربين |
| Ve lisansını kaybedebilir ve kaçakçılık için cezai yaptırımla karşı karşıya kalabilir. | Open Subtitles | وقد يخسر رخصته ويواجه تُهمًا جنائية تتعلق بالتهريب. |
| Bir uzman şöyle demişti: "kaçakçılık, ihtiyaç hırsla karşılaştığında yaşanır." | TED | لقد سمعت أحد الخبراء يقول أن الاتجار يحدث عندما تجتمع الحاجة مع الطمع. |
| Böyle giyindik ki kimse bizi tanıyıp, kaçakçılık... | Open Subtitles | لن يعرفنا أحد عندما ...نقوم بتهريب تلك الطيور |
| Biz bu parçaları oyunu oynamak için kullanırız ülke dışına kaçakçılık yapmak için değil. | Open Subtitles | نحن نستعمل القطع في اللعبة و ليس أشياء مهربة |
| kaçakçılık ve karaborsacılık yüzünden 3 kez tutuklanmış. | Open Subtitles | قُبض عليه ثلاثة مرات للتهريب والبيع فى السوق السوداء |
| Bu nedenle Bay Fartingale'in kaçakçılık listesinde yoktu. | Open Subtitles | لهذا السبب لا يتم ضعه في لاحئة السيد (فارثينقيل) للمراوغين عن دفع الضرائب |
| Gizli bir muhbirden gelen bilgiler doğrultusunda, ajanlar suçluları, kaçakçılık yaparken, başarılı bir operasyonla, | Open Subtitles | كانوا العملاء يحققون وفقاً على معلومات موثقة من مخبر سرّي بأنّ تلك السلع المهربة ذهبت مباشرة إلى المتهم |
| Buranın kaçakçılık, insan ticareti gibi garip ve benzer işlerle alakalı olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | انهم يعتقدون ان هذا مرتبط بالتهريب الاتجار بالبشر وأشياء ممتعة اخري |