Bu karışımın istediğiniz maddeyi kopya edebileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | ونعتقد أنّ هذا الخليط سيكون المركّب الذي تبحث عنه |
Bu çakıllar karışımın olmazsa olmazı. | Open Subtitles | هذا النوع من الحصي لابد ان يكون داخل الخليط |
Bu jelatinimsi karışımın içinde kabarcık izleri oluşurdu. Kabarcık yok. | Open Subtitles | آثار فقاعة تشكّل في ذلك الخليط الهلامي لا فقاعات |
Bu karışımın mimarisi hâlâ kalıntılar sayesinde gözlenebilir. | TED | ولا تزال عمارة المزيج هذه بادية فيما تبقى من ركام المباني. |
Kimse cehennemlik bir karışımın parçası olmak istemez. | Open Subtitles | لا أحد يريد أن تكون جزءا من هذا المزيج المتكون من الجحيم. |
Ya bu karışımın olmazsa etkisi? | Open Subtitles | ماذا لو لم يأتي هذا الخليط بمفعول؟ |
Ve yapman gerek karışımın içinde olduğu bu hançeri ona saplamak. | Open Subtitles | الآن هذا الخليط الذي على الخنجر كلّ ما يجب عليك أن تفعله... أنتطعنبه |
karışımın sonucunda, ortaya iğrenç bir şey çıkabilir. | Open Subtitles | ذلك الخليط ربما يكون سيء لك |
Tabii bu arada karışımın ayrışmasını engellemek. | Open Subtitles | دون أن نسمح بفرز الخليط. |
karışımın devamına ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه يحتاج إلى بقية الخليط |
karışımın etkisinin geçmesi biraz sürecek. | Open Subtitles | يحتاج ذلك الخليط مدة ليخِف |
Gömleğinde o karışımın aynından vardı, yani oradaymışsın Thomas. | Open Subtitles | أجل ولديك نفس المزيج بالضبط على قميصك " إذاً كنت هناك " توماس |
- Halliburton çimento karışımını testlere tabi tuttu, ...ve o testler de karışımın işe yaramayacağını gösterdi. | Open Subtitles | - شكركة هاليبرتون قامت باختبارات على المزيج الاسمنتي, والاختبارات تنبأت بفشل المزيج. |
Muirfield'ın senin birimine verdiği karışımın içinde, DNA'nı sabitleyen bir şey var. | Open Subtitles | المزيج الذي حقنت به (ميرفيلد وحدتك به مادة ما تجعل حمضك النووي مستقر |