İstediğiniz her şeyi söylerim. Ama karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | سأخبرك بكل ما تريد لكنني بحاجه لشئ ما في المقابل |
Karşılığında, bir gün sadece tek bir dileğimi gerçekleştirecek misin? | Open Subtitles | في المقابل, هل ستحققين لي أمنية واحدة في يوم ما؟ |
Bazen, birisi birisine yardım ettiğinde karşılığında bir şey alırlar. | Open Subtitles | عندما يُقدم أحد خدمة لأحد فإنه ينتظر شيء في المقابل |
Sana kim olduğunu söylerim ama karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | يمكنني أن أخبرك من هو، ولكن أريد شيئا في المقابل |
Daniel Jackson'ı bulmamıza yardım etmeniz karşılığında bir yardım teklifimiz var. | Open Subtitles | القائد سورن , نحن على إستعداد لتقديم مساعدات في مقابل مساعدتنا في البحث عن دانيال جاكسون |
Paramızın karşılığında bir şeyler almamızı şart koşuyor. | Open Subtitles | من المهم لنا أن نحصل على شيء فى مقابل مالنا |
Ve karşılığında bir şey yapması gerektiğini düşündü. | Open Subtitles | و شعرت أنه عليها أن تفعل شيئاً في المقابل |
Bence seni ekibe aldı ve karşılığında bir şeyler bekledi ve sen de kendi itibarın için kulağına fısıldamaktansa ayrılmayı tercih ettin. | Open Subtitles | اظن انها ادخلتك لفريقنا و توقعت شيئا منك في المقابل ولك الفضل في ذلك فاستقلت |
Yardım edecektir ama karşılığında bir şey isteyecektir. | Open Subtitles | سوف تساعد ، ولكنّها ستطلبُ منكِ أن تفعلي شيئاً في المقابل |
Çünkü karşılığında bir şey vereceğimi biliyordu. | Open Subtitles | لأنه كان يعلم أنني بحاجة لشيء في المقابل |
O kral ki, insanlardan sadakat isteyip karşılığında bir şey vermiyor. | Open Subtitles | ، الملك الذي يطالب بالولاء . ولكن لا يقدم شيء في المقابل |
Nasıl oluyor bu bilmiyorum ama karşılığında bir şey istiyorsan yaparım. | Open Subtitles | لا أعرف كيف يجري هذا، ولكن إن كان عليّ فعل شيء في المقابل فسأفعله |
Yine, bana bir iyilik için geliyorsun ve yine, karşılığında bir şey teklif etmiyorsun. | Open Subtitles | مجدداً تأتي إليَّ من أجل معروف ومجدداً لاتعرض عليّ شيئا في المقابل |
Bu oyunun nasıl olduğunu biliyorum. karşılığında bir şey istiyorsun. | Open Subtitles | إنّي أعلم قواعد هذه اللعبة، لا بدّ أنّكَ تودّ شيئاً في المقابل. |
Ancak karşılığında bir başka dava için yardımımızı istiyor. | Open Subtitles | ولكنه يحتاج مساعدتنا بقضية أخري في المقابل |
karşılığında bir şey beklemeden iki saat bir odada tutulmanın haksızlık gibi göründüğünü biliyorum. | Open Subtitles | ليس من العدل أن ترى شخص يمر بهذا لأكثر من ساعتين و لا شيء في المقابل. |
Alim efendilerin canı da. Ama ben de karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | وحياة حكمائك، ولكني أيضا أريد شيئا في المقابل. |
Başkalarını düşündüğümden değil tabi ki, karşılığında bir şey istiyorum. | Open Subtitles | وأنا لستُ إيثارياً بل أريد شيئاً في المقابل. |
Amerikan kolonileri krala bütün bu vergileri ödüyor ve karşılığında bir şey almıyorlardı. | Open Subtitles | المستعمرات الأمريكية كانت تدفع كل هذه الضرائب للملك ولم يحصلوا على شيء في المقابل |
Sizin saygınlığınızı da koruyan karşılıklı bir anlaşma ile karşılığında bir tazminat vermenizi istiyorum. | Open Subtitles | أنا أطلب منك أن تُعطيها تعويضًا في مقابل اتفاقية تسوية سريّة والتي ستحمي سمعتك |
Bunun karşılığında bir şeyler istiyorum. | Open Subtitles | أريد شيئا فى مقابل هذا |
Tamam. Ama karşılığında bir şey isterim. | Open Subtitles | حسناً ، لكن سأحصل على شيء ما في المُقابل |
Söylerim, tabii. Ama karşılığında bir iyilik istiyorum. | Open Subtitles | بالطبع ، لك أقول سوف المقابل في معروف أريد |