İlkbahar tatilinde, cesurca bir kararla bezelerimi aldırdım. | Open Subtitles | في عطلة الربيع , اتحذت قرار شجاع بإزالت العقد في حبالي الصوتية |
Hayatlarımızın sonuna kadar bu kararla yaşamak zorundayız. | Open Subtitles | وهذا قرار سيتوجب علينا التعايش معه لبقية حياتنا |
Tamam, Birleşik Yurttaşlar'a verilen kararla şirketler paranın nereden geldiğini kimse bilmeden, istenilen siyasi adaya, sınırsız bağış yapma hakkı hazandı. | Open Subtitles | حسنًا,قرار المواطنون المتحدون سمح للشركات بالتبرع بأي مبلغ من المال لأي مرشحٍ سياسي من غير أن يعلم أحد مصدر المال. |
Bu kararla birini öldürmem mümkün değil, ama yine de karar veremiyorum. | Open Subtitles | سيكون من المستحيل لي أن أقتل شخص ما بهذا القرار لكن, إلى الآن لا أستطيع الاختيار |
Hayır, bu şansını; verdiğin kararla kaybedeli uzun zaman oldu! | Open Subtitles | لا ، لقد فقدت فرصة اتخاذ ذلك القرار منذ زمن طويل |
kararla hemfikir olmanı beklemiyorum ama kabullenmeni istiyorum. | Open Subtitles | , لم أتوقع أن توافق على هذا القرار لكنى أحتاج منك الموافقة عليه |
Bu at nallarını bulana kadar sürüngen sessizliğinin dibine vurmuştum ve çok zor bir kararla yüz yüze gelmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كنت هادئ جداً بالمقارنة بهدوء القارض إلى أن وجدت حدوات الحصان هذه وواجهة قراراً صعباً جداً |
Jürinin vereceği salakça bir kararla bunun mahvolmasını istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أريده أن ينهار بسبب محكمة غبية , تأتى بقرار غبى |
Belki de korktuğu bir kararla yüzleşiyor ve ne yapacağını bilmiyordur. | Open Subtitles | ربما لأنه يواجه قرار فظيع ولا يعلم ما يفعله |
Bir kişi, bir başkasına bir başkası daha derken, milyonlara çoğalarak, tek bir kararla hareket ederek kaçmaya zorlandıkları bölgeyi değiştirebildiler. | TED | شخص واحد مع آخر، وآخر معه، مع ملايين آخرين، يعملون على قرار واحد، استطاعوا أن يغيروا المنطقة التي أُجبروا على الهروب منها. |
Bir çoğunuz büyük buluşu yaptınız... güvenli kararla, büyük adımı attınız. | Open Subtitles | العديد منكم قاموا بعمل .... تطويرات هامه عظيمه خطوه واحده عملاقه تعنى قرار الإيمان |
Bir çoğunuz büyük buluşu yaptınız... güvenli kararla, büyük adımı attınız. | Open Subtitles | العديد منكم قاموا بعمل .... تطويرات هامه عظيمه خطوه واحده عملاقه تعنى قرار الإيمان |
İki korkunç kararla karşı karşıyayken,... iki kötüden daha az kötü olanı seçtin. | Open Subtitles | لذا بالرغم من انك واجهت قرار فظيع -إخترت أقل الشرّين |
Dr. Reid zor bir kararla karşı karşıya kaldı ve riskli bir yol seçti. | Open Subtitles | الدكتور "ريد" واجهت قرار صعب جداً وقد اختارت المجازفة الكبرى. |
On sene önce General Hammond da aynı koltukta otururken benzer bir kararla karşı karşıya kalmıştı. | Open Subtitles | "كما ترى , من 10 سنوات الجنرال "هاموند جلس على نفس هذا الكرسي ,وقد واجه قرار مماثل |
Senin yardımınla, Bud, Greenleaf hükümeti... bu insanlık dışı kararla içtenlikle mücadele edecek. | Open Subtitles | بمساعدتك باد، إدارة غرينليف ستقوم بجهد كبير لعكس هذا القرار اللانساني |
Oylar bir saat içinde belli olacak ve ben bu kararla yüzleştiğim için onur duyuyorum. | Open Subtitles | سيبدأ التصويت بعد ساعة وأنا أجد نفسي متواضعًا أمام هذا القرار |
Bu bir fırsat ve vereceğimiz kararla insan ve toplum olarak kim olduğumuzu, refahımızın başka insanların acılarına bağlı oldukça refah olamayacağını, hayatlarımızın sıkı sıkı birbirine sarılı olduğunu ve farklı bir tercih yapmaya gücümüzün yettiğini söylemiş olacağız. | TED | هذه فرصتنا لنتخذ القرار الذي يعبر عنا، كبشر و كمجتمع أن ازدهارنا لن يعد ازدهارا بعد الآن، طالما أنه يدور حول آلام أناس آخرين، أن حياتنا مرتبطة مع بعضها بشكل معقد و أننا نمتلك القدرة للقيام بشيئ مختلف. |
Bizler vahim bir kararla bir asırdan beri bağımlıları alıp cezalandırdık ve onlara acı çektirdik, çünkü bunun onları caydıracağına, uyuşturucuyu bırakmak için teşvik edeceğine inandık. | TED | لقد مرّ قرن على اتخاذنا لهذا القرار الحاسم بخصوص حجز المدمنين ومعاقبتهم وجعلهم يُعانون، لأننا آمنا بأن هذا سيردعهم، و سيكون حافزًا لهم لوقف إدمانهم. |
Eğer kullanırsanız anında kaldırılacaktır. Hem de belki esas kararla uyuşmamış olabilecek kişiler tarafından sonuca saygı gösterdikleri ve öyle kalması için çalışacakları için çünkü onlar kendi görüşlerinden daha büyük birşeye inanıyorlar. | TED | وإذا فعلت فسيتم حذفها فوراً، يحذفها أناس ربما لم يكونوا متفقين مع القرار الأصلي، لكنهم يحترمون نتائج القرار، ويعملون من أجل بقاءه لأنهم يعتقدون في شئ أكبر من آرائهم الخاصة. |
Bu kararla beraber, en sonunda Tanrılar ona gülümsemeye başlamış gibiydi. | Open Subtitles | لكنه كَانَ خارقاً للعادة وبهذا القرار |
Bence siz ve eşiniz oldukça zorlu bir kararla karşı karşıyasınız. | Open Subtitles | أعتقد أنك وزوجك تواجهان قراراً صعباً للغاية |
Fox 13 başkan yardımcısı ve genel müdürü Bob Linger bu kararla istasyonun tamamen aklandığını söyledi... | Open Subtitles | تقول المحطة كانت بالكامل قد برئت بقرار الحكم الأمر الذي أهملته "فوكس" بالتقرير هو |