Şehir kulübü havuzuyla eş ziyareti karavanı arasında çok fark var. | Open Subtitles | يوجد فرق كبير بين حوض النادي و مقطورة الزيارات الزوجية |
Şehir kulübü havuzuyla eş ziyareti karavanı arasında çok fark var. | Open Subtitles | يوجد فرق كبير بين حوض النادي و مقطورة الزيارات الزوجية |
Şüphelinin karavanı için gözlerini dört açsınlar. | Open Subtitles | أخبريهم أن يقوموا بالبحث عن مقطورة المجرم |
karavanı çekince harika bir manzarası olacak. | Open Subtitles | سوف تكون لها إطلالة رائعة عندما تتم إزالة المقطورة |
Eğer adamın karısı karavanı kundakladı ve yangına sebep olduysa, | Open Subtitles | إذا قامت الزوجة بإحراق المقطورة والتسبب في الإنفجار |
Babaları Russ ile birlikte yaşıyorlar. Adamın karavanı koyda. Doğrudur. | Open Subtitles | نعم أنهم يعيشون مع أبيهم روس مقطورته في الخليج الصغير |
Kalacaktı ama seyahat ediyordu. karavanı vardı. | Open Subtitles | كان من المفترض عليها ذلك ولكنها كانت تسافر وكان معها مقطورة |
karavanı olan bir adamı aradım ve. | Open Subtitles | إلي الأرض ,لقد هاتفت شخصاً لديه مقطورة , لذا 000 |
karavanı hacklediğin için sağ ol. Bize kendimiz uzaktan kumanda etme fikrini verdi. | Open Subtitles | شكراً على إختراق مقطورة الرحلات، أعطتنا فكرة تشغيلها عن بعد بأنفسنا. |
karavanı olan bir havacı ayrılıyor. | TED | هناك طيار مغادر و لديه مقطورة. |
Sonra "karavanı burada bırakabilir miyim bütün problemlerimden kurtulurum yeni bir karavan parkı bulmak zorunda kalmam?" | TED | ثم سألته: "هل أستطيع ترك المقطورة هنا، و هذا سيكون مناسبا لحل كل مشاكلي، و لن اضطر للبحث عن موقف مقطورة آخر؟" |
Um, hangisinin makyaj karavanı olduğunu söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | أيمكنك اخباري أين مكان مقطورة المكياج؟ |
karavanı hallettik. Kaşar stajyerle boşanma kaldı. | Open Subtitles | حسناً , لقد تحدثنا عن المقطورة مازال أمامنا التحدث عن المستجدة الحقيرة و الطلاق |
En azından siz, bu karavanı çekmek için şu anın iyi bir zaman olduğuna karar verebilirsiniz. | Open Subtitles | مالم تقررا أنه الآن هو الوقت المناسب لنقل هذه المقطورة من هنا |
karavanı yakanın ben olduğumu söylemeye geldim. | Open Subtitles | جئت لأخبركم بأنني الذي أشعل النار في تلك المقطورة |
Arkamdaki karavanı görüyor musunuz? Orası çalıştığım yer. Sokağın sonundaki barı görüyor musunuz? | Open Subtitles | أترى هذه المقطورة التي خلفي ، إنّه مكان عملي أترى الحانة التي في آخر الشارع ؟ |
karavanı yanımda getirecek hâlim yoktu herhâlde. | Open Subtitles | حسنًا، لايمكنني أخذ المقطورة معي بطبيعة الحال |
karavanı tam oradaydı. Muhtemelen uyandı ve dışarı baktı. | Open Subtitles | مقطورته كانت هنا من المحتمل انه استيقظ ونظر خارجا |
"Tanrılar kutsal karavanı yeni yuvalarına götürmesi için bir lideri kutsadılar." | Open Subtitles | .. والالهة تبعث بقائد لتوجيه قافلة السماوات الي وطنهم الجديد |
Arama ekibi karavanı bulmuşlar. Sanırım hayvan saldırısına maruz kalmış. | Open Subtitles | عثر فريق الإنقاذ على قافلتها وكانت هناك آثار اعتداء حيواني |
Sizin adınıza ve adresinize kayıtlı bir karavanı arıyorumda. | Open Subtitles | نحن مهتمين بمقطورة مسجلة باسمكِ وعنوانك |
- Hayır. Hayır. Onun kendi karavanı var. | Open Subtitles | اوه لديها مقطورتها الخاصة |
Sen o karavanı havaya uçurmadan bende bi' tane vardı. | Open Subtitles | كان لدي واحداً فيما سبق قبل أن تفجره في حريق المنزل المتنقل ذاك |
Ama ya Tommy karavanı konuşulan fiyattan daha ucuza alırsa dönünce ona bir dondurma alacağım. | Open Subtitles | ...لكن لو إستطاع تومي أَنْ يَحْصلَ على الكارافان بسعر أقل من المطلوب ...عند عودتِه سيكون هناك آيس كريم |
Söz karşılığında kimsenin bu karavanı takip edeceği falan yok. | Open Subtitles | من الواضح، أن لا أحد سيصلح الكرفان بمقابل الكلمات فقط |
Görüşlerimi kendime saklarım ve biz eski karavanı araba yolunuzdan çekeceğiz sokakta bir yere koyacağız. | Open Subtitles | سأحتفظ بآرائي لنفسي و سوف... . سنقصي العربة المتنقلة عن مسار سياراتك |