"kayınbiraderi" - Translation from Turkish to Arabic

    • صهر
        
    • نسيب
        
    • صهره
        
    Hayır. kayınbiraderi sağlık memuru olan var, ama hepsi o. Open Subtitles لا,أحدهم كان عنده صهر يعمل كمُسعف لكن, هذا كل مافي الأمر
    Kruger'ın kayınbiraderi çıkardı. Open Subtitles صهر كروجر ,أقلة منذ أقل من ساعه
    Felix'in Mike'a benzeyen bir kayınbiraderi var. Open Subtitles فيليكس لديه صهر شبيه نوعا ما ب مايك
    Kızkardeşimin kayınbiraderi, onlarla birlikte yaşıyorum bu hastanede hastabakıcı olarak çalışıyor. Open Subtitles نسيب أختي الذي أعيش معهما يعمل هناك كممرض.
    New York'un tarihi hükümet binasına gelen Patrick Darling'in kayınbiraderi Chase Alexander, dört el ateş etti. Open Subtitles عند بلوغه قاعة الإتحاد التاريخية في نيويورك قام تشيس اليكساندر, نسيب باتريك دارلنق, باطلاق أربعة رصاصات
    Felix avukat Mike'ı sorunca panikledi ve onun kayınbiraderi olduğunu söyledi. Open Subtitles فيليكس فزع حين سأله المحامي عنك وأخبره انك صهره
    Felix'in Mike'a benzeyen bir kayınbiraderi var. Open Subtitles فيليكس لديه صهر شبيه نوعا ما ب مايك
    Jack'in kayınbiraderi kimdir? Open Subtitles من هو صهر جاك ؟
    - Ama neden? Lord Pan'ın oğlu, İmparatorun kayınbiraderi Pan Bao ona ilgi duyuyor. Open Subtitles إبن اللّورد (بان)، صهر الإمبراطور، (بان باو) مهتمّ بها.
    Şikayet bölümünün başında Wallace'ın kayınbiraderi var. Open Subtitles صهر والس ادار قسم الدعاوي
    Polis kayınbiraderi olmak beni Halawa'da popüler yapmadı. Open Subtitles لكن كوني صهر شرطي (لم يجعلني مشهوراً في (هالاوا
    Bruno'nun kayınbiraderi, Wallace bir ücret karşılığında hastaları kaçırmaya istekliydi ama esas kirli iş sizin tarafınızdan yapılıyordu. Open Subtitles ،(صهر (برونو) ، (والاس ،كان يرغب بخطف المرضى مقابل ثمن لكن العمل الوسخ الحقيقي قد تم بواسطتك
    Vivian'ın kayınbiraderi Chase Graves, yönetmek için Trablus'tan dönüyormuş. Open Subtitles (تقول النمائم إنه سيكون صهر (فيفيان شايس غرايفز)، وهو عائد) على متن رحلته من (طرابلس) لتولي المهام
    Vivian'ın kayınbiraderi Chase Graves dizginleri alacakmış. Open Subtitles (شايس غرايفز)، صهر (فيفيان) سيتولى المهام
    O sanırım Oh Soo'nun kayınbiraderi. Oh Soo'yle tanışmak istediğini söyle ona. Open Subtitles هو نسيب اوه سو، إطلبي منه أن يجعلكِ تقابلين أوه سو
    Gelinin kayınbiraderi bu kadar hava atma. Open Subtitles {\cH92FBFD\3cHFF0000} أنت يا نسيب العروس لا تتباهى كثيراً
    Dünyanın en güçlü ülkesinin başkanının yarı Kenyalı, kısmen Endonezya'da büyümüş, Çin kökenli Kanadalı kayınbiraderi olması tesadüf olmasa gerek. TED ليس من قبيل المصادفة أن رئيس أقوى أمة على الأرض هو من والد كيني الاصل، تربى لفترةٍ في إندونيسيا، وله نسيب كندي-صيني الاصل.
    - Ben de onu diyorum. Kulübede kalan Don'un kayınbiraderi. Open Subtitles -ذلك ما أقوله، الذي في الكوخ نسيب (دون )
    Ed'in kayınbiraderi Ray olmalısın. Open Subtitles لا بد ان تكون ري نسيب اد
    Lou'nun kayınbiraderi ile o eleman kuzenler. Open Subtitles -قريب نسيب (لو )
    Felix avukat Mike'ı sorunca panikledi ve onun kayınbiraderi olduğunu söyledi. Open Subtitles فيليكس فزع حين سأله المحامي عنك وأخبره انك صهره
    Michael bir hafta önce evden atılan kayınbiraderi Tobias'ı ...bulmak için eve gelmişti. Open Subtitles عاد (مايكل) للمنزل ليجد صهره (طوباياس) -الذي طرد من المنزل مبكراً هذا الأسبوع -كيف حالك؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more