"kaynıyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • مليئة
        
    • يعج
        
    • مليء
        
    • تغلي
        
    • تعج
        
    • ملئ
        
    • يعجّ
        
    • تعجّ
        
    • مليئ
        
    • الغليان
        
    • مزدحم
        
    • يزحف
        
    • يفور
        
    • هو الزحف مع
        
    • يستهدف سوى المخابيل
        
    Gözlerini dört aç ama. Etraf Kuzeyli kaynıyor. Open Subtitles ولكن كن متيقظاً فالمنطقة مليئة باليانكيز
    Nasıl yaparız bilmiyorum. Burası polis kaynıyor. Open Subtitles أعتقد لا يمكننا فعل ذلك فالمكان يعج برجال الشرطة
    Oda arkadaşını öldürdüler. Otel polis kaynıyor. Open Subtitles ،لقد قتلوا رفيقتها في الحجرة وفندقك مليء بالشرطة
    Girin lütfen. Kusura bakmayın, kahve kaynıyor da. Open Subtitles .تفضل بالدخول اسفه، القهوة تغلي يجب ان اصبها
    Gece göğü, kelimenin tam anlamıyla dış gezegen kaynıyor. TED فعلاً سماؤنا تعج ليلا بالكواكب الخارجية
    Ayrıca, piyasa sizin Kalaşnikoflarınızla kaynıyor. Open Subtitles نحن لسنا شعب غنى بجانب ان السوق ملئ بالفعل بالكلاشينكوف خاصتك
    - Burası ajanlarla kaynıyor olmalı. Open Subtitles أثناء المسيرة يعجّ هذا المكان بجنود قوّات العمليّات السرّية.
    Kesinlikle olmaz. Kasaba Ateş askeri kaynıyor. Open Subtitles بالتأكيد لا فالقرية مليئة بفرق أمة النار
    Kaptan, panzehirle aramızdaki mesafede yılan kaynıyor. Arz ederim. Open Subtitles الارض مليئة بالثعابين يبننا وبين الترياق نطلب النصيحة
    Çok basit. Ülken petrol kaynıyor ama hiçbiri senin değil. Open Subtitles الآمر بسيط , بلدك مليئة بالنفط ولكنك لا تمتلك تلك الحقول
    Bu bölge Goa'uld taşıtı kaynıyor. Arkadaşların değillerdir. Open Subtitles هذا الربع يعج بسفن الجواؤلد، لن يكونوا أصدقاؤك
    Kampüs polis kaynıyor ve güvenlik aracını beklerken öldürülüyor. Open Subtitles الحرم يعج بالشرطة وتقتل بينما تنتظر المركبة الامنية
    On metre tepede ve etrafımız turist kaynıyor. Open Subtitles على إرتفاع عشر أقدام بمكان مليء بالسائحون
    Her taraf örümcek kaynıyor,.. ...iki tanesine isim bile verdim. Open Subtitles هذا المنزل مليء بالعناكب، لقد اسميت بعضاً منهم
    İçinde bir şey yokken kaynıyor. Bunu bazen yapıyor. Open Subtitles إنها تغلي ولا شيئ بداخلها أحياً تفعل ذلك
    Isınıyorsun, kaynıyor, Open Subtitles أنت تزداد حرارة. تغلي
    Şangay, bir sürü ayakçı takımı ile kaynıyor. Open Subtitles شنغهاي تعج بالكثير من الأولاد ممن يوصلون الطلبات
    İçerisi beleş kız ve pornocu karı kaynıyor ve her deliği Asyalı siki ile doldurmak için para alıyorlar. Open Subtitles هذا المكان ملئ بالكثير من النساء والعاريات اللاتي يحصلن على النقود لملئ فتحاتهنّ بقضيبٍ آسيويّ
    Kordior polis kaynıyor. Open Subtitles الرواق يعجّ بأفراد الشرطة سنضطر للإنتظار حتى يرحلوا
    Bu bölge asi devriye kaynıyor. Yerliler onlardan korunmamıza yardım edebilirler. Open Subtitles تعجّ هذه المنطقة بالدوريات الثائرة هؤلاء الهنود يستطيعون مساعدتنا لتجنّبهم
    Burası şimdi ajan kaynıyor olmalı. Open Subtitles هذا المكانِ يَجِبُ أَنْ يَكُونَ مليئ بالعملاء من الآن.
    Su kaynıyor ama bu sadece zaman kaybı. Open Subtitles . الماء قارب على الغليان . انتم جميعا تضيعون وقتكم
    Orası fahişelerle öyle bir kaynıyor ki adamlarım kaldırımda bile yürüyemiyor. Open Subtitles الأولاد لا يمكنهم المشي على رصيف المشاة هناك لأنه مزدحم بالعاهرات
    Yani orada kaç tanesi kaynıyor Tanrı bilir. Open Subtitles أعني، مَن يعلم كم واحد منهم سوف يزحف من العش.
    Güneş'in koronanın altındaki yüzeyi gerçek mânâda kaynıyor. Open Subtitles وراء الهالة الشمسية ، عند السطح مباشرةً فإن السطح يفور من الغليان ؟
    Ayrıca, burası polis kaynıyor ve çantamda altı ay ila bir yıl hapis cezası saklıyorum. Open Subtitles زائد، وهذا المكان هو الزحف مع رجال الشرطة، ولقد حصلت ستة أشهر إلى سنة مخبأة في حقيبتي.
    Nystrom'un derin-web mesaj panosu psikopat kaynıyor. Open Subtitles إن منتدى رسائل (نايستروم) لا يستهدف سوى المخابيل.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more