Kadın haklarına yapılan tecavüze karşı duygularım 11 yaşıma vardığımda kaynama noktasına vardı. | TED | شعوري بالثورة من أجل حقوق المرأة وصل لدرجة الغليان عندما كنت في الحادية عشر من عمري. |
Gecikme, plastiğin kaynama noktasına erişmesini sağladı. | Open Subtitles | قمتُ بتأخير اللدن من الوصول إلى نقطة الغليان |
Biraz bundan elinin üstüne dökerim hortumdaki suyu kaynama noktasına getiririm ve sonra elini suyun altına tutarız ta ki ödeştiğimize karar verene kadar. | Open Subtitles | سأسكب بعضه على خلف يدك الحرار والضغط سوف تقترب من الغليان ثم نأخذ تلك اليد ونحشرها تحت المسحوق هنا |
Okyanusların, yaklaşık bir buçuk mil kadar derinlerinde, neredeyse kaynama sıcaklığında suda yaşıyor. | TED | إنه يعيش في أعماق البحار، على عمق حوالي ميل ونصف تقريباً في درجة حرارة غليان الماء. |
Kafatası kemiğinin ön yüzünde boyunca bir kaynama var. | Open Subtitles | إلتئام على طول الجانب الأمامي للعظم الجبهي للجمجمة. |
Beyindeki sıvı kaynama noktasına geldiğinde, kafatasındaki sol dikişten merkeze doğru patlamış. | Open Subtitles | حسناً ، عندما يصل السائل بداخل المخ إلى درجة الغليان إنّه ينفجر من الخط الناصف إلى الدرز الإكليلي الأيسر |
kaynama noktasına yaklaşıp yeterince sıcaklık meydana getiren kimyasallar gövdesinin alt kısmında, bir tepkimeye yol açıyor. | Open Subtitles | المواد الكيميائية تنتج من التفاعل في معدتها ويوِّلد حرارة كافية لتجعل السائل يصل الى درجة الغليان |
Isıttığında, etanol kaynama noktasına ulaşınca buharlaşır. | Open Subtitles | عندما قمت بتسخينه، يتبخّر الايثانول عندما يصل لدرجة الغليان. |
tüm bu şeyleri kaynama sıcaklığına kadar ısıtıyorsunuz. | TED | تقوم بتسخين كل شئ الى درجة الغليان. |
Partiküller kaynama noktasına ulaşır ve bam! | Open Subtitles | حتى تصل الجزيئات لنقطة الغليان وتصيرنشطة! |
Sonunda kaynama noktasına ulaşmış olmalı. | Open Subtitles | لابد وأنه وصل أخيراً درجة الغليان |
Harika. Kampüsteyken Koç Tappon'ı bir toplantıya çağırmıştınız. kaynama Noktası senin şirketin. | Open Subtitles | في الحرم الجامعي، عقدت اجتماع مع المدرب (تابون) "درجة الغليان" هي شركتك |
Bu kepçe her kaynama Noktası partisine değiyor. | Open Subtitles | -تلك المغرفة تلمس كل دفعة من "درجة الغليان " |
Çalışma Odası F, 15:00, olaylar hızlıca kaynama noktasına yaklaşır. | Open Subtitles | غرفة الدراسة "ف" الثالثة مساءً و صلت الأمور بسرعة إلى نقطة الغليان |
İki saat sonra bu sıvı yeşile dönecek kaynama noktasına yani 341 dereceye çıkacak. | Open Subtitles | خلال ساعتين... هذا السائل سيتحول للأخضر, و يصل حد الغليان على 647 درجة. |
Biraz ısıtıyoruz, biraz tuz ekliyoruz, neredeyse kaynama noktasında yaklaştırıp tekrar soğutuyoruz, ve soğuturken kısa zincirler uzun zincire bağlanıyor ve bir yapı oluşturmaya başlıyor | TED | ومن ثم نرفع درجة الحرارة ونضيف القليل من الملح نحن نرفع درجة الحرارة تقريباً الى درجة الغليان ومن ثم نقوم بتبريدها ونحن نقوم بعملية التبريد تبدأ الشرائط القصيرة تصل و تطوي الطويلة لكي تشكل المجسمات المطلوبة |
Çok yakın olursa yüzey sıcaklığı su kaynama sıcaklığını aşacak ve okyanuslar buharlaşacaktır. | TED | إن كان قريبًا جدًّا، فسوف تتجاوز درجة حرارة سطحه درجة غليان الماء، وتتحوّل المحيطات إلى بخار. |
Plastik, suyun kaynama noktasının altında erimeye başlar ve bir sünger olduğu için yağlı içeriklerinden kurtulamaz. | TED | فهو يبدأ بالانصهار تحت نقطة غليان الماء ولا يتخلص من الملوثات الزيتية الذي يمتصها كالإسفنج |
Aslında suyun kaynama derecesi 212 derece Fahrenheit 100 derece Celsius. | Open Subtitles | إن درجة حرارة غليان الماء هى فى الحقيقة 212 درجة فهرنهيت ومائة درجة سلزية |
kaynama var ama çok hafif. Belki bir haftalık. | Open Subtitles | هناك إلتئام لكنّه طفيف، ربّما عمره أسبوع؟ |
Trapez kemiği ve trapezoid kemiği arasında karşılıklı kaynama görünüyor. | Open Subtitles | اليد في هذه الصور تظهر اندماج ثنائي بين العظم المربعي و العظم شبه المنحرف |