| Orion'ın kemerinde galaksi yoktur. | Open Subtitles | يا مبتدئ, لا توجد مجرات على حزام أورايون. |
| Galaksi buradaysa, Orion'un kemerinde değil. | Open Subtitles | اذا المجرة هنا, فإنها ليست على حزام أورايون. |
| Bir keresinde Hava ve Uzay Müzesi'nde kot şortumun kemerinde bir altıpatlar tabancayla uyandım. | Open Subtitles | ذات مرّة استيقظت في متحف الفضاء والجو بمسدس في حزام سروالي الجينز القصير |
| Şuradaki kemerinde silah dışında her şeyi olan güvenlik görevlisine soralım. | Open Subtitles | لنسأل الحراس. من يملك كل شيء على حزامه ما عدا المسدس. |
| Adamın kemerinde bir 38 kalibre tabanca bulduk. | Open Subtitles | أيها المحقق وجدنا مسدساً من عيار 38 في حزامه |
| kemerinde ya da ayakkabı atkında tut. | Open Subtitles | .حافظي عليه في حزامك ِ ، على كاحلك ِ |
| Ya da kemerinde ismi yazılı çocuk olmayı. | Open Subtitles | أَو الولد في حزامِ الوزنِ الموقّع بحروف الإسمِ. |
| Tabii işe yarar alet kemerinde bir EMP yayıcısı varsa. | Open Subtitles | ماعدا من الأفضل لديك , في حزام مرفقك EMP باعث |
| Garza'nın kemerinde vücut kılı bulduk; büyük ihtimalle de kol kılı. | Open Subtitles | انظر، لقد عثرنا على شعر من الذراع على الأرجح "موجود على حزام الدكتور "جارزا |
| Bazıları da kurbanın kemerinde | Open Subtitles | بما في ذلك بعض على حزام الضحية. |
| Bunları Sheriff King'in kemerinde bulduk. | Open Subtitles | وجدنا هذه في حزام رئيس شرطة الملك. |
| "Savaşı önlemek için, Galaksi Orion'ın kemerinde." | Open Subtitles | "لمنع الحرب, المجرة على حزام (أورايون)." |
| "Savaşı önlemek için, Galaksi Orion'ın kemerinde." dedi. | Open Subtitles | لقد قال, "لمنع الحرب, المجرة على حزام (أورايون)." |
| - Evet ya. kemerinde boynuz olan adam. - "Yardımcım ol." | Open Subtitles | أجل أجل ، الرجُل الذي كان يضع قروناً في حزامه |
| kemerinde bir kanca var... telsiz için. | Open Subtitles | هنالك حامل في حزامه من أجل الجهاز اللاسلكي |
| Sonra kemerinde sakladığı bıçağını çıkarttı ve doğruca elime sapladı. | Open Subtitles | ثم أخرج سكينا كان يخفيه في حزامه الضغط به مباشرة في يدي |
| 9 milimetrelik Sig hâlâ kemerinde. | Open Subtitles | مُسدّس "سيغ" ذو عيار 9 ملليمتر لا يزال في حزامه. |
| İşte o zaman kemerinde silahı gördüm. | Open Subtitles | الامرُ الذي عندما رأيت السلاح في حزامه |
| kemerinde bıçak taşıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان يحمل السكينة في حزامه |
| - kemerinde çekiç var ama. | Open Subtitles | لكن لديك مطرقة على حزامك. |
| Kurbanın kemerinde kanlı bir parmak izi bulduk. | Open Subtitles | وَجدنَا a يَدمي طبعَ إصابع على حزامِ الضحيّةَ. |
| Parlak siyah botları, sallanan copu, deri kemerinde asılı duran parıltılı kelepçeleri. | Open Subtitles | وميض من الجزمة الجلديه ,و عصا الشرطه الليله ... أصفادها المتألقه حول حزامها الجلدي |