"kemiğe" - Translation from Turkish to Arabic

    • العظام
        
    • العظم
        
    • العظمة
        
    • عظم
        
    • للعظام
        
    • العظمِ
        
    • بالعظام
        
    • للعظم
        
    • عظمة
        
    • العضم
        
    • بالعظم
        
    • الى الحاح
        
    Deriyi soyduğunuzda, üç tabakayı da, "kas"a ulaşırsınız organları bir yana ayırın, kemiğe doğru ulaşın, o zaman ne yaparsınız? Open Subtitles حين تخترقون الجلد و العضلات و تنحون الأعضاء جانباً لتصلوا إلى العظام ، هل تعرفون ماذا تفعلون ؟
    Son 12 ay içinde, cesetten cerrahi yöntemle, kemiğe kadar et çıkarılmış bir cinayet olup, olmadığına bak. Open Subtitles إعرف لو كان هناك أي جريمة قتل فى الإثنا عشر شهراً الماضيه حدث فيها إزاله للحم الضحيه جراحياً وظهرت فيها العظام
    Kurşun sıyırıp geçmiş. kemiğe veya büyük bir damara gelmemiş. Open Subtitles لقد عبرت الرصاصه من ذراعك و لكنها لم تصب العظام او اى شريان رئيسى
    Ama çok derin ya da kemiğe çok yakın bir yara ne kadar çok çabalasanız da kanamayı durduramazsınız. Open Subtitles لكن بعض الجراح تكون عميقه جدا أو قريبه من العظم ومهما عملت عليها لا يمكنك ان توقف النزف للدماء
    Tek yapmam gereken onu kemiğe götürmek. Open Subtitles كل ما يجب أن أفعله هو أن أقودها إلى العظمة
    Bu kez beni çok derinden yaraladı. - Yara, kemiğe işledi. Open Subtitles هذا الوقتِ، الجرح عميقُ، أصدقائي، يُزيلُ عظم عُمقاً.
    Dokuyu kemiğe kadar çürüten... - ...kahverengi keşiş ısırıkları gördüm. Open Subtitles رأيتُ عضة عنكبوت ناسك بني تسبب نخراً وصولا للعظام.
    Bu adam gelene kadar zenciler bir halt yemiyormuş kemiğe sen aradan çık demiş. Open Subtitles قبل قدومه، كان الزنوج يمضغون عظام الفخذ ويلوّثون أيديهم بالدهن نزع العظام من الدجاج
    kemiğe bir zararı olmaz, Dedektif Harding. Open Subtitles لن يكون لها أثر على العظام ايتها التحرية هاردينج
    Şimdi, mermi kurbanın gözüne isabet etmiş ama kemiğe gelmemiş. Open Subtitles الآن، اخترقت رصاصة أعيننا فيك، ولكن لم تصل العظام.
    kemiğe mineral yoğunluğu testi yapacağım. Open Subtitles انا سأذهب للحصول على مؤشر المعادن على العظام
    Bazı metal tanecikler, kemiğe gömülmüş. Open Subtitles بعض الرقائق المعدنيّة المحشوّة في العظام
    kemiğe gömülü, ufak metal parçaları vardı. Open Subtitles لن يفعل الجلد ذلك كانت هناك قطع معدنية صغيرة بداخل العظام
    Böylece, aslında hem kemiğe hem de kök hücrelerle dolu bu katmana bitişik yapay bir boşluk yaratmış olduk. TED وبالتالي سيُخلق، ضمن جوهرها، تجويف اصطناعي يكون بجوار كل من العظم وأيضاً بجوار هذه الطبقة الغنية جداً بالخلايا الجذعية.
    kemiğe defalarca girmek yerine, sadece kalçanın ön ya da arka kısmından bir kez giriyoruz. TED عوضا عن دخول العظم عدة مرات ندخل فقط مرة، في مقدمة الحوض أو مؤخرة الحوض
    kemiğe girmiş bazı yabancı madde parçaları var. Open Subtitles هناك عدة أجزاء من مادة غريبة و قد حشرت داخل العظم
    Aynı kemiğe salya akıtan aç yavru köpekler gibiydiniz. Open Subtitles ، جروان جائعان لعابهما يسيل من أجل العظمة نفسها
    Tüy ateşe ateş kana kan kemiğe kemik iliğe ilik küllere küller kara Open Subtitles ريشة إلى نار نار إلى دم دم إلى عظم عظم إلى نخاع نخاع إلى رماد رماد إلى ثلج
    Fasya kası kemiğe kadar açılmış. Open Subtitles مع بعض أربطة العضلات بالنسبة للعظام المكشوفة
    Parmak uçları kemiğe kadar sıyrılmış gibi. Open Subtitles نصائح الأصابعِ تَبْدو مثل هم يَلْبسونَ إلى العظمِ.
    Bu yüzden, bozuklukları kemiğe kaynaştıran bir elektrokimyasal tepkime oluşmuş. Open Subtitles لذا كان هناك تفاعل كهروكيميائي قام بصهر القطع النقدية بالعظام.
    Sanırım kemiğe dayandı. Open Subtitles أعتقد انها وصلت للعظم
    Senaryo gereği bir kemiğe ihtiyacımız var. Open Subtitles نعم، هل ناديت سيدي؟ النص يستوجب وجود عظمة
    Bu kemiğe dayandığında çevirmek daha da zor oluyor. Open Subtitles سصبح الأمر أصعب دائماً عند الوصول إلى العضم
    Ama vücudun diğer bölümlerinde olduğunun tersine bu kaslar kemiğe bağlı değiller. Open Subtitles و لكن على خلاف أي جزء آخر من الجسم هذه العضلات غير مرتبطة بالعظم لذا فهي قادرة على الحركة بحرية
    Ama genelde bıçak kemiğe dayandığında gelirdi. Open Subtitles ولكن عندما يتحول الضروري الى الحاح, فانه يظهر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more