"koltukları" - Translation from Turkish to Arabic

    • المقاعد
        
    • مقاعد
        
    • الكراسي
        
    • ومقاعد
        
    • كراسي
        
    • للمقاعد
        
    • المقاعدِ
        
    • أرائك
        
    • يجلسان
        
    • مقاعدهم
        
    Burası Fenway Park. - Oh. - Bu koltukları alamazsın. Open Subtitles أنت لا تستطيعي شراء هذه المقاعد أنت يجِب أَن ترِيثيهم
    koltukları yapan köpükten farlar için elektrik tellerine kadar binlerce parçaya sahiptir. TED يوجد فيها آلاف القطع ابتداءً من الرغوة المستخدمة لصنع المقاعد مروراً بالتوصيلات الكهربائية وانتهاءً بالمصابيح
    Sonra bütün koltukları atmışlar ama gene de çok ağır. Open Subtitles فرموا كل المقاعد لَكنَّها ما زالَت ثقيلة جداً
    Arkadan çarpma gibi diğer çarpışma türlerine baktığınızda, aslında araç koltukları da iyi bir performans sergilemez. TED ولكن عندما ننظر إلى أنواع أخرى من حوادث مثل الحوادث من الخلف في الواقع ، ترى مقاعد السيارة لا تؤدي عملها بكفاءة
    Belki savunacağınız bir başka düşünce de; "Zaman içinde araç koltukları çok çok daha iyileşti." TED والشيء الآخر الذي قد يثير الجدل هو تحسن مقاعد السيارة مع مرور الزمن
    Biz de... koltukları açarız. Open Subtitles لدي بطانية هنا في السيارة، وسنرجع المقاعد الأمامية إلى الخلف.
    Her neyse, o koltukları biz doldurmazsak, başkası dolduracak. Open Subtitles على أي حال، إذا لم نستخدم هذه المقاعد سيستخدمها شخص آخر
    İkinci el Mercedes'in yine de deri koltukları olduğu gibi mesela. Open Subtitles مثل أننا نستخدم السيارات المرسيدس ذات المقاعد الجلد
    Unut gitsin. Nasıl olsa o koltukları Flanders alacak gibi görünüyor. Open Subtitles لا تكترثوا ، يبدو ان الفلاندرز سيحصلون عل هذه المقاعد على أيّ حال
    - Bu koltukları alamazsın. Ancak miras kalmalı. Open Subtitles هذا مرة عرض علي رجل 100000 دولار لهذه المقاعد
    Burası senin yaz ailen, Carl amcan. - Bu koltukları seviyorsun. Open Subtitles أنت تحب هذه المقاعد لا أنا وقعت في حبها عندما كان عمري سبعة
    - Bu koltukları seviyorsun. Yedi yaşındayken ben buraya âşık oldum çünkü başka hiçbir şeyim yoktu. Open Subtitles أنت تحب هذه المقاعد لا أنا وقعت في حبها عندما كان عمري سبعة
    - bakın adam koltukları değiştirmeye çalışıyor. Biliyor musun? Open Subtitles انظر الى هذا يحاول تغيير المقاعد تعرف ياصديقي؟
    Yani bu veride, araç koltukları ve karın-omuz kemerleri arasındaki yaralanma farkları istatiksel olarak çok küçük. TED حتى في هذه البيانات ، هو فرق احصائي قليل جدا في الإصابة بين مقاعد السيارة وأحزمة الخاصرة والكتف
    Yumuşak koltukları ve bol yiyecekleri var. Open Subtitles حصلو على مقاعد كبيرة و مريحة و كثيرا من الطعام
    Özel koltukları; beraber oturabilmek için ayırttık. Open Subtitles لقد حجزنا مقاعد خاصه حتى يتسنا لنا جميعا الجلوس جنبا إلى جنب
    Bu koltukları üç nesildir kullanıyoruz Open Subtitles تلك الكراسي كَانتْ في العائلةِ لثلاثة أجيالِ.
    Çünkü ben ve o araba koltukları ve omurilik gibi ileri geri gideceğiz. Open Subtitles لأن كلانا سنعود كالأحبال الصوتية ومقاعد السيارة
    Afrika'daki çocukların sizce koltukları var mı? Open Subtitles أتعتقدون أن الأطفال في أفريقيا لديهم كراسي ؟
    *Bantlardan yapılan sahte deri koltukları artık sevmeye başladım. Open Subtitles إنني أحظى باستحسان جيد للمقاعد الجلدية ذات الشريط اللاصق
    Sana söyledim. Kuru ahşaptan yapılmış koltukları koymamalıydık. Open Subtitles فرايزر، عَرفتُ بأنّنا لا يَجِبُ أَنْ يكونَ عِنْدَنا أضافتْ كُلّ تلك المقاعدِ الخشبيةِ الجافّةِ.
    psikologların koltukları olur,silahları değil. Open Subtitles لكنكَ طبيب نفسي, و أطباء النفس لديهم أرائك و ليس مسدسات
    koltukları 1A ve 1B. Open Subtitles "يجلسان واحد على "أ" والآخر على "ب
    Hindistan'ın madalya kazanamamasının sebebi senin gibi yetkililerin böyle koltukları işgal etmesi. Open Subtitles سبب عدم فوز الهند بميداليات أن أمثالك متقاعسين على مقاعدهم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more