"konsoloslukta" - Translation from Turkish to Arabic

    • القنصلية
        
    • المفوضية
        
    • القنصليّة
        
    1936'da Neruda Madrid'de konsoloslukta çalışırken iç savaş çıktı ve bir faşist askeri diktatörlük hükümeti devirdi. TED في عام 1936، حينما كان نيرودا يعمل في القنصلية في مدريد، نشبت حرب أهلية وأطاحت الديكتاتورية العسكرية الفاشية بالحكومة.
    - Şu an konsoloslukta silahını ona doğrultmuş durumda. Open Subtitles إنه يحتجزه تحت تهديد السلاح داخل القنصلية
    konsoloslukta ya esir tutuluyor ya da şu anda firar durumunda. Open Subtitles إما أنه محتجز فى القنصلية أو أنهم يتبعونه
    15 dakikadan kısa sürede konsoloslukta olabiliriz. Open Subtitles يمكنه أن يدخل القنصلية خلال أقل من 15 دقيقة
    Anlaşılan konsoloslukta bir hayli polis dolaşıyor. Open Subtitles يبدو لدينا الكثير من الشرطة العظماء يحومون حول المفوضية
    Arayan konsoloslukta adamlarımızdı. Open Subtitles كان أؤلئك رجالنا من القنصليّة.
    Geçen gece konsoloslukta gördüğümüz adamla karşılaştır. Open Subtitles و بمطابقة شخصيتها مع الرجال من القنصلية الليلة الماضية
    konsoloslukta seni öldürmeye çalışan adamlar da aynı operasyona katılmışlar. Open Subtitles الرجال في القنصلية الذين حاولوا اغتيالك كانوا جميعا مرتبطين بهذه العملية الخاصة
    Tamam bayım. Bu konsoloslukta Raymond Kent diye biri yok. Open Subtitles حسناً يا سيدي، لا يوجد "رايموند كينت" في تلك القنصلية.
    konsoloslukta söylediği her şeyin rol icabı olduğu anlamına geliyor. Open Subtitles مما يعني, بأن كل كلمةٍ تفّوه بها في القنصلية كانت جزءًا من المسرحية
    konsoloslukta çalışan Hane ile bağlantılarım var. Open Subtitles لدى بعض الصلات بهان الذى يعمل فى القنصلية هان ..
    Hatırlayacağınızdan emin değilim, ama bir keresinde Leningradda bir konsoloslukta karşılaşmıştık. Open Subtitles أنا أشك بأنك تذكر ذلك و لكننا تقابلنا مرة منذ زمن في القنصلية في "ليننجراد"
    konsoloslukta işler pek iyi gitmedi. Open Subtitles الأمور لم تسر كما يرام في القنصلية
    konsoloslukta elmasları bulmuşsun. Open Subtitles سمعت أنك أرجعت بعض الألماس من القنصلية
    - Bu akşam konsoloslukta bir partiye katılacağını Dedikoducu Kız'da okudum. Open Subtitles -- أنها ستذهب الليلة إلى حفلة في القنصلية
    - Şu an konsoloslukta mı? - Olmalı. Open Subtitles لقد لاحقتهُ ألى هنا - أنهُ موجود في القنصلية ؟
    Sizin Charlie'yle birlikte konsoloslukta çalıştığınızı düşündüm. Open Subtitles تصورت أنك عملت مع (شارلي) في القنصلية. كلا. شيء ليس جذاب جدا.
    Bence elmasları bir süre konsoloslukta biriktirdi. Open Subtitles في القنصلية لفترة
    Elbette öylesindir, peki konsoloslukta ne iş yapıyorsun, Fields? Open Subtitles بالطبع أنتِ هكذا ما الذي تفعلينه في القنصلية ، (فيلدز)؟
    Bu konsoloslukta görevli bütün personelin tam listesidir. Open Subtitles هذه قائمة كاملة بكل العاملين لدى المفوضية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more