"konuşmanın" - Translation from Turkish to Arabic

    • المحادثة
        
    • الحديث
        
    • محادثة
        
    • للتحدث
        
    • للحديث
        
    • لمناقشة
        
    • الكلام
        
    • خطابك
        
    • النقاش
        
    • المُحادثة
        
    • محادثتنا
        
    • حديثنا
        
    • المحادثه
        
    • خطابي
        
    • لخطاب
        
    Demek istediğim, bu konuşmanın aramızda kalacağı konusunda sana güvenebilir miyim? Open Subtitles ما أعنيه هل أستطيع أن أثق أن هذه المحادثة ستبقى بيننا؟
    Onun yatağına girmen için sana kolaylık göstermemden sonra bana gösterebileceğin tek nezaket onu bu konuşmanın dışında tutmak olurdu. Open Subtitles يبدو أن المعروف الوحيد الذي ستسديني إيـاه بعدما أعطيتك نفوذ الوصول لسريرها هو أنّ تدور هذه المحادثة بيني وبينك دونها
    Eğer doğru şekilde konuşursanız, konuşmanın anlaşmak olmadığını çok açıkça belirtmiş olursunuz. TED اذا تحدثت بالطريقة الصحيحة سوف توضح الامور ان الحديث لا يعني الموافقة
    Bu onunla konuşmanın zor olduğu anlamına da geliyor olabilir. İnsanlar benim hakkımda da hep öyle şeyler söylerler. Open Subtitles يمكن أن يعني انه كان من الصعب الحديث معه يقول الناس اشياء من هذا القبيل عني في كل الأوقات
    Doğrumu söylemem gerekirse... ..telefonu kapatırsan memnun olurum... ..çünkü konuşmanın ortasındaydık. Open Subtitles لأقول الصدق سوف أقدر إذا أغلقت السماعة لأننا في وسط محادثة
    - Onunla konuşmanın bir yolunu bulmalıyım. - Ee ne diyeceksin? Open Subtitles ـ يجب أن أفكر في طريقة للتحدث معها ـ وتقول ماذا؟
    Bu konuşmanın internette yayınlanacağının farkındayım. TED أنا أدرك أن هذة المحادثة سوف تظهر على الإنترنت.
    Bir konuşmanın dengesi dinlemek ve konuşmanın arasındaki dengeyi gerektirir, bu yolda bir yerlerde bu dengeyi kaybetmiş durumdayız. TED المحادثة تتطلب التوارن بين الكلام والاستماع ، وفي مكان ما على طول طريق، هذه المحادثة نفقد هذا التوازن.
    konuşmanın odağı, bu insani değerlerin neler olabileceğine kulak vermenin önemiydi. TED وارتكزت المحادثة على الإستماع بتركيز أكبر لما يمكن أن تعنيه تلك القيم.
    Şimdi biraz iyi haber verip bu konuşmanın sonunda size biraz umut vermiş olmayı diliyorum. TED الآن، توجد بعض الأخبار الجيدة، وأتمنى أن أعطيكم بارقة أمل بنهاية هذه المحادثة.
    Eğer bu konuda ikna olduysanız, konuşmanın kalanında iki şey yapmak istiyorum. TED إذا أقنعتكم بذلك، أريد أن أقوم بشيئين في بقية المحادثة.
    Doğrusu, tam da bu, bu konuşmanın en değerli dersi. TED في الواقع، هذهِ أهمّ فكرةٍ أودُّ مِنكم تذكُّرَها مِن هذه المحادثة.
    Şu konuşmanın arasına girmeseler mala vuracak olan yolunu kaybetmiş bir yabancı. Open Subtitles أجل. سائح ضل سبيله قد يركل مؤخرة أحد يسعى لعزلي من الحديث
    Eğer bunu bilmiyorsan, O zaman bu konuşmanın bir anlamı yok. Open Subtitles إن كنت لا تعرف هذا فال فائدة من خوض هذا الحديث
    konuşmanın bu kısmında boru hattının Çevre Koruma Ajansı ve bağımsız danışmanlarım tarafından nasıl temiz raporu aldığından bahsedeceğim. Open Subtitles عند هذه النقطة من الحديث سأتحدث عن أن خط الأنابيب أتى تقريره نظيفاً من وكالة حماية البيئة ومستشاريي المستقلين.
    O izinde ellerini cebime atabileceğin yazmıyorsa kendini yasa dışı arama ve gasp suçu hakkında bir konuşmanın içinde bulursun. Open Subtitles مالم تنص تلك المذكرة على أن بإمكانك وضع يدك في جيبي، ستجد نفسك في محادثة عن التفتيش والمصادرة غير القانونية.
    Hayır değil. Gerçek, konuşmanın çocuk için çok değerli olduğu, çocuk sizinle böyle konuşabiliyor. TED الحقيقة هي، ان للتحدث قيمة كبيرة عند الطفل. لان الطفل يمكنه اكتساب الكثير من خلال التحدث معك.
    Anladım ki modellerle konuşmanın en iyi yolu nesneleri gösterip, onları tanımlamakmış. Open Subtitles اعتقد افضل طريقة للحديث مع العارضات فقط هو التوجه نحو الاشياء ووصفها
    Ama meseleyi telefonda konuşmanın iyi bir fikir olmadığını söyledi. Open Subtitles لكنها قالت انها ليست فكرة جيدة لمناقشة ذلك هاتفياً
    konuşmanın kötü yanı, yanlış bişeyler söyleyecek iken kimse sizi durdurmaz. Open Subtitles مشكلة الكلام هي أن أحداً لا يمنعك من التلفّظ بالأقوال الخاطئة
    Sen, konuşmanın çok azını hatırlayabildin. Open Subtitles أنا انجزته يا روس, أنت تذكرت جزءا صغيرا و بشكل مهزوز من خطابك
    ve konuşmanın bilimsel bir hal alması ihtimaline karşılık Phil'i de yanımda getirdim. Open Subtitles وجلبت فيل معي في حالة أصبح النقاش علمياً
    Kasten dört sene diyip seni de konuşmanın içine sürükledi. Open Subtitles لقد قالت أربعة سنوات قبلاً، عمداً لتجرّكِ إلى هذهِ المُحادثة.
    -Guy, hey seni arayıp bugünkü konuşmanın faydası olduğunu söylemek istedim sadece. Open Subtitles غاي , أهلا أردت فقط الاتصال وقول أن محادثتنا اليوم كانت مفيده جدا
    Ama Phoenix Adalarının geçmişine,... ...bu konuşmanın konusu olan. TED و لكن، لنعد إلى جزر فينكس، وهي موضوع حديثنا هذا.
    konuşmanın ne kadar iyi geçeceğini düşünsen de, sadece olayları kötüleştirecek. Open Subtitles مهما تخيلتي أن تذهب إليه هذه المحادثه ستجعل الأمر أسوأ فقط
    Yaptığım büyük konuşmanın jüriyi etkilediğini düşünmüştüm,.. Open Subtitles اعتقدت بأن خطابي أثر في هيئة المحلفين
    Los Angeles'a giderken konuşmanın yeni taslağını görebilir miyim Steve? Open Subtitles سأتحدث إليهم هل يمكنني يا (ستيف) أن ارى النسخة الجديدة لخطاب (إل إيه)؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more