| Doktor onun paranoyak olduğunu düşünüyordu ama bence o korkuyordu. | Open Subtitles | وظنّت الطبيبة أنّها مجنونة بالشك، ولكن أعتقد أنّها كانت خائفة. |
| Bütün hayatı boyunca sonunda annesi gibi delireceğinden çok korkuyordu. | Open Subtitles | كانت خائفة طوال حياتها و أنتهى بها الأمر مجنونة كوالدتها |
| Samantha'yı öldüren her kimse benim bir şey bulmamdan korkuyordu. | Open Subtitles | كائناً من كان قاتل سامانثا كان خائفاً أن أجد شيئاً |
| İkincisi de, bu olayın ortaya çıkmasından acayip derecede korkuyordu. | Open Subtitles | و الثاني أنه كان يخشى أن يعرف الناس بهذ الحادث |
| Trav fırtınadan çok korkuyordu ve sen bizimle yatmasına izin vermiştin. | Open Subtitles | انت تعلمين، ترافيس كان خائف جدا حتى تركته ينام في سريرنا |
| Sadece çatışmaktan çok korkuyordu, ta ki sessiz kalmaktan daha çok korkana dek. | TED | لكنه كان خائفا جدًا من المواجهة، إلى أن أصبح أخيرًا خائفًا من الصمت. |
| Bu Etienne De Souza'dan kim korkuyordu. Nedenini biliyor musunuz? | Open Subtitles | التى كانت خائفة من هذا الرجل هل تعرف لماذا ؟ |
| Gerçekte dışarıdaki dünyadan korkuyordu, geçen zamanı hatırlatacağından korkuyordu. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنها خائفة من العالم الخارجي خائفة من أن يذكرها أن أيامها قد ولت |
| korkuyordu, ama pişman değildi. | Open Subtitles | كانت خائفة , لكن لم يكن لديها ما تندم عليه |
| Belki de ona böyle bir şey yapacaklarından korkuyordu. | Open Subtitles | لربّما هي لا تستطيع أن أخبرني على الهاتف، ' يجعل هي كانت خائفة بأنّ هم يعمل شيء مثل هذا إليها. |
| Ben istifa edersem kendisinin de istifa etmesi gerekeceğinden korkuyordu. | Open Subtitles | كان خائفاً من لو أن قدمت استقالتي هو سيستقيل ايضاً |
| Peki ya kocası? Ölümüne korkuyordu, çünkü karısı çok konuşuyordu. | Open Subtitles | لقد كان خائفاً حتى الموت من أن تتكلم زوجته |
| Polislerin Iris'in kimin için çalıştığını... ortaya çıkarıp gelip onu aramalarından korkuyordu. | Open Subtitles | لقد كان خائفاً أن الشرطة سيستخرجون الأمر منها بالضرب وسيعرفون لمن تعمل، وسيأتون للبحث عنه |
| Ama o öyle bir dünyaydı ki Siyam, onu içine almaktan korkuyordu. | Open Subtitles | وبدت لي أنها تعرف عن العالم أكثر من أي شخص آخر لكنه كان عالم سيام الذي يخشى من إستخدامهم |
| Charlotte ise bunun tam tersinin Stephan 'da olduğundan korkuyordu. | Open Subtitles | يخشى شارلوت كان المعاكس الحقيقي لستيفان. |
| Tetiği çekmek için öylesine korkuyordu ki. Adamın içinde yok. | Open Subtitles | لقد كان خائف للغاية من سحب الزناد لم يكن بداخله |
| Peder Merrin hayranlığa kayacağından korkuyordu. | Open Subtitles | الاب مارين كان خائف من ان ينزلق الى مرحلة الاعجاب |
| O kadar endişeliydi ki eşinin eposta adresinden bana yazdı çünkü telefon konuşmasının takip edilebileceğinden korkuyordu. | TED | لقد كان قلقاً، فأرسل لي راسلني من البريد الإلكتروني الخاص بزوجته لأنه كان خائفا من تتبع المكالمات الهاتفية. |
| O yüzden konuşmaktan korkuyordu. Ama o hep etrafta dolaşırdı. | Open Subtitles | فهددته "ريبيكا" بالذهاب إلى المصحة لهذا السبب يخاف أن يتكلم |
| Devletin bir gün kendisini tehlikeden korumak için, kendi amaçları uğruna canını almasından korkuyordu. | TED | هي تخشى أن الدولة قد تسلبها حياتها لأجل أهداف خاصة لتحمي الدولة نفسها من الخطر. |
| Ama endişelenmekten hasta oluyordu. Oğlunun kaçırılmasından, çocuk asker yapılmasından endişe ediyordu. Kızlarının tecavüze uğramasından korkuyordu. Yaşamları için endişeliydi. | TED | لكنها كانت دائمة القلق. كانت تخاف أن يُخطف إبنها و يأخذ كجندي صغير. كانت تخاف أن تغتصب بناتها. كانت تخاف على حياتهم. |
| Annemler senin soğuk algınlığına yakalanmandan korkuyordu. | Open Subtitles | والدي خائفين من أن تُصاب بالزكام أرسلوا لك هذا |
| Gitmedi, çünkü kovulmaktan korkuyordu. | Open Subtitles | لم تذهب الى الدورة لانها خافت من الهجوم الارهابي عليها |
| İnsanlar açlık ve hastalıktan korkuyordu ve köylüler arasındaki ilişkiler gergindi. | TED | خشي الناس المجاعة و الأمراض، وكانت العلاقات بين السكان متوترة. |
| Kuzgun, insanın dünyada yaşasınlar diye yarattığı her şeyi yok edeceğinden korkuyordu. | Open Subtitles | خاف الغراب , كان قلقا من أن يدمر الانسان كل شيء ليعمر الأرض |
| Birçoğu, evlerini ve eşyalarını kaybetmekten korkuyordu. Bu yüzden selde elektriksiz ve temiz susuz kaldılar. | TED | الكثير منهم كان مذعوراً من فقدان بيوتهم وأمتعتهم. لذلك قرروا البقاء في الفيضان بلا كهرباء ولا ماء نظيف. |
| O dönemde elektrik çok yeni bir şeydi ve çoğu insan elektriğin ne olup ne olmadığını bilmiyor ve ondan korkuyordu. | Open Subtitles | الكهرباء كانت وقتها شيئا جديدا معظم الناس لا يفهمونه ماهيتها كان الجميع يخافون منها |