| Kur'an diyor ki... iman ve iyilik, insanı kurtuluşa erdirir. | Open Subtitles | ..الإيمان و العمل الصالح الطريق إلى الخلاص كما يقول القرآن |
| kurtuluşa ermek için tanrıya kurban vermesi gerek. Bunu biliyor. | Open Subtitles | إنها تعلم أنه يجب عليه أن يتقدم للرب لإيجاد الخلاص |
| Fakat bunu kurtuluşa kadar yaşayacağımızdan emindim. | TED | ولكني كنتُ متأكدًا أننا سنصل في نهايته إلى الخلاص. |
| O’Connor insanlığın en tatsız yönlerini inceliyor olsa da kurtuluşa açılan kapıyı biraz aralık bırakıyor. | TED | حتى مع تقصّي أوكونور للنواحي الكريهة من الجنس البشري، تترك بابًا للخلاص مشقوقًا. |
| Her Nuh'un gemisi resmindeki kurtuluşa layık görülen her bir hayvan, şimdi ölüm tehlikesi altında ve onların tufanları ise biziz. | TED | وكل حيوان من تلك الحيوانات في كل لوحة من سفينة نوح، يعتقد أنه يستحق الإنقاذ هو في خطر مُحدق الآن، وطوفانهم هو نحن. |
| Sadece o zaman ruhun kurtuluşa açılacak. | Open Subtitles | عندئذ فقط روحك سوف تكون مُتفتّحه للنجاة. |
| Ama Dante hayırlı bir kurtuluşa ulaşmak için cehennemden bir çıkış yolu bulmak zorunda. | TED | ولكن لدانتي للوصول إلى الخلاص الخيري، يجب عليه أولاً أن يجد طريقه عبر الجحيم. |
| Bir baba, kızının sonsuz kurtuluşa ulaşmasından başka ne ister ki? | Open Subtitles | ما الذى يريده أى أب سوى الخلاص الأبدي لابنته؟ |
| İşin aslı şu, hepimiz kurtuluşa ermek için mücadele ediyoruz. | Open Subtitles | الحقيقة هي أننا جميعاً نقاتل من أجل الخلاص |
| Belgeler ölmekte olan bir kadının bizi kurtuluşa götüreceğini söyler. | Open Subtitles | اللفائف أخبرتنا أن قائد يحتضر سيقودنا إلى الخلاص |
| BAZILARI, kurtuluşa GİDEN YOLUN BİR KİŞİDEN GEÇTİĞİNE İNANIYOR. | Open Subtitles | ويعتقد البعض أن هناك رجلاً واحداً هو من يملك مفتاح الخلاص |
| Ölüler yargılandığında kurtuluşa giden yolu ancak Efendimiz gösterebilir. | Open Subtitles | عندما يتم حساب الموتى، حينا سوف يضيي الرب الطريق الى الخلاص |
| Tanrı'ya ve kurtuluşa kavuşmadan suçlarınızı itiraf edin. | Open Subtitles | إعترف بجريمتكَ أمام الله و الخلاص سيكون مصيرك |
| Bize sürekli kurtuluşa giden yolun, esir tutulup birbirimizden şüphe duymamızdan geçtiğini söyleyen biri. | Open Subtitles | الشخص الذي يستمر بالقول لنا أن طريق الخلاص هو أن نبقى محبوسين في سجن مرتابين من بعضنا البعض. |
| Onu, senin lütfunun sağladığı kurtuluşa yöneltebilmem için bana güç ver. | Open Subtitles | أعطني القوة لأهديها إلى الخلاص مزودًا برحمتك. |
| Fedakarlıkta bulunmadan kurtuluşa ermek istiyorsunuz. | Open Subtitles | جميعكم تريدون الخلاص بـدون تضحـيات |
| Bu yüzük cennetin nimetlerine ve ebedi kurtuluşa ulaşmada yardımcı olacaktır. | Open Subtitles | لتكن مقدمة لجنة مباركة وأعنا للوصول للخلاص الأبدي |
| Ama onu affetmeye çalışabilir ve gerçek kurtuluşa giden yoluma devam edebilirim. | Open Subtitles | أن أحاول مسامحتها ويمكنني متابعة طريقي الخاص للخلاص الحقيقي |
| Sen beni buraya kadar getirecektin, ben de halkımı kurtuluşa götürecektim. | Open Subtitles | أنت تقودني لتلك النقطة وأنا في المقابل أقود شعبي للخلاص |
| Bu insanlar, kadının onları kurtuluşa ya da onun gibi bir yere götüreceğine inanıyor. | Open Subtitles | هؤلاء الناس الذين يعتقدون بذلك هي ستقودهم إلى الإنقاذ أو ما شابه ذلك! |
| Dünyayı kurtuluşa kavuşturmak için geldim. | Open Subtitles | جئت لجلب الإنقاذ إلى العالم |
| Bu sürede insanları kurtuluşa götüreceğim. | Open Subtitles | وفى هذا الوقت سأقود الناس للنجاة |