Kum tepesinin dibindeki tek çalılığın işaret ettiği vadideki kuyu. | Open Subtitles | الاجمة المتروكة في مُنحدر الكثيب الرملي تُشير الى وادي البئر |
Yedi yangın hortumu gücüyle, kuyu petrol püskürmeye devam ediyor | Open Subtitles | لازال البئر يقذف النفط بقوة .تعادل قوة سبعة خراطيم أطفاء |
yedi kuru kuyu kazan -şirkete bir milyar dolardan fazlaya mal oldu- ve sekizincisinde petrol bulan arkadaşıma dönüp baktım. | TED | نظرتُ إلى صديقي، الذي حفر سبعة آبار جافة، وشطب أكثر من مليار دولار للشركة، ووجد البترول في البئر الثامنة. |
Bu zamanda kim kuyuya düşer ki? Yani, Queens'de kuyu kaldı mı? | Open Subtitles | من يعلق في بئر في أيامنا فهل من آبار في كوينز ؟ |
Hayatım boyunca 3.000'den fazla kuyu açtım. | TED | لقد قمت بالتكسير الأحفوري على امتداد 3000 بئر في حياتي. |
İkincisi, bir sorundan kurtulmak istiyorsan bir kuyu kazıp gömüldüğü. | Open Subtitles | وثانيًا، إن أردت أن تنتهي إحدى المشكلات احفر حفرة وادفنها |
Babası kuyu kazardı. Bir zamanlar Homer adında bir kedisi vardı. | Open Subtitles | والدها كان يحفر الآبار وهي ذات مرة أمتلكت قطة أسمها هومر |
Bol elma suyu ve bolca buz gibi kuyu suyu. | Open Subtitles | الكثر من التفاح و الكثير من ماء البئر البارد. |
Eğer bir kuyu derinse gündüz gözüyle bile içinde bir yıldız görebilirsin. | Open Subtitles | اذا كان البئر عميقا فانت تستطيع ان ترى نجمة فيه حتى اوقات الظهيرة |
Tüm bunlardan sonra, kuyu sadece bir delik. | Open Subtitles | بعد كل هذا العمل سيكون البئر يعتبر مجرد حفرة في الارض |
Yaz başında, kuyu ile sarnıç arasında 55 metreküp su tutarız! | Open Subtitles | وفي فصل الصيف بجمع البئر والحوض سيكون لدينا 55 متر مكعب من المياه |
Bu kuyu da düzgün bir şekilde güvence altına alacağız Bir üretim platformu gelmeden önce Hemen peşimize düşer ve petrol pompalamaya başlar. | Open Subtitles | سنقوم بتأمين سلامة البئر لمنصة الأنتاج بعدما نبدأ بعملية ضخ النفط. |
Ya kuyu çok derindi, ya da Alice çok yavaş düşmüştü. | Open Subtitles | أمّا البئر كَانَ عميقَ جداً أَو هي سَقطتْ ببطئ شديد |
Üçüncü kuyu çalışmıyor. Yeni geldik oradan. | Open Subtitles | ليس صحيح، البئر الثالث لا يعمل فلقد كنّا هناك للتّو |
Oklahoma, Teksas ve Kansas'ta bu akiferde 800.000 tane açılmış kuyu olmalıydı. | TED | لقد تم تكسير 800,000 بئر هيدروليكيا في أوكلاهوما وتكساسا وكنساس في طبقة المياه الجوفية تلك. |
Çölü güzel kılansa, bir yerinde bir kuyu saklı olması. | Open Subtitles | ما يجعل الصحراء جميلة أنّه في مكان ما يوجد بئر مخبأ. |
Öyle umarım, evet. İşte cehennemdeki kuyu, kızım. | Open Subtitles | سحقا، أتمنى ذلك، أجل، هذا مثل بئر في الجحيم يا فتاة. |
Son zamanlarda daha sık olmaya başladı, ister evsizler için para toplamak olsun, veya Afrika'da kuyu açmak veya sorunlu bir aile için. | TED | وقد حدث في الآونة الأخيرة الكثير والكثير، سواء كان جمع الأموال للمشردين أو لحفر الآبار في أفريقيا أو لأسرة في أزمة. |
İnatçı bir adanmışlık duygusuyla ve basit aletlerle kuyu kazıyorlar. | Open Subtitles | بتفانٍ صُلب وبأدوات بسيطة جداً ، سيحفرون بئرا ً |
Ne kadar kuyu açsalar tuzlu sudan başka bir şey gelmiyor. | Open Subtitles | إن حفرت بئراً فمن الصعب ألاّ تحصل على ماء مالح |
Parası olan ve kuyu açmak isteyenine rastlasanız bile sondaj yapmayı hiç bilmiyor olabilir. | Open Subtitles | حتى اذا وجدت رجلا عنده المال ويريد ان يحفر ربما لا يعرف شيئا عن التنقيب |
Burada binlerce dipsiz kuyu var! | Open Subtitles | ! توجد آلاف الفتحات هنا ، جميعها سحيقة العمق |
Peki açılacak 37 yeni kuyu için yapılan ihaleyi hangi sanayi devi kazandı dersin? | Open Subtitles | و تعلمين أي عملاق صناعة فاز بتعاقد مع الحكومة لشراء 37 بئرًا جديدًا؟ |
Midland'daki bir avukat yatırımcılarından birinin kuyu tapusunu görmek istiyor. | Open Subtitles | هناك محامي في (ميدلاند) طلب عقد احدى ابار مستثمريك |
At gözlerin beyazı ve içindeki karartı. Bu su. Bu da kuyu. | Open Subtitles | الحصان بمثابة بياض العين وسوادها اشربوا منه وانحدروا |
Senin ilahilerini dinleyip dururlarsa, onları kuyuya sokamayız ve o zaman da kuyu üretim yapamaz ve etrafa altın saçamaz. | Open Subtitles | ولا يمكنهم الراحة إن كانوا سيأتون هنا للاستماع لإنجيلك وحينها لا يمكن للبئر أن تنتج وتفيض ذهباً بالأرجاء |