"kuzey'" - Translation from Turkish to Arabic

• الشمال
• شمالاً
• للشمال
• كوريا الشمالية
• شمالا
• للشّمال
• جندي بالشمال

Kuzey kutbu güneye gider ya da tam tersi güney kutbu kuzeye gider.
القطب المغناطيسي الشمالي ينقلب إلى الجنوب ، والقطب المغناطيسي الجنوبي إلى الشمال وبالعكس.

Bu yenilikçi akım, bizim Kuzey Küre'deki yenilikçi atılımların tam zıttı.
الابتكار المُقتَصِد يتعارض تماماً مع الطريقة التي نبتكر بها في الشمال.

Çünkü eğer Kuzey aşağıda olsaydı, dünya çok farklı bir yer olurdu.
ذلك لأن العالم سيكون حتماً مكاناً مختلفاً، إذا كان الشمال في الأسفل.

Ben Kuzey yakında baş yapacağım. Bize katılmak için bekliyoruz.
. سأتجه شمالاً قريباً ، مرحب بك أن تنضم إلينا

İhtiyacın olan parayı aldın mı? Yine Kuzey'e gidecek misin?
هل حصلت على المال اللذي تريده، هل ستذهب للشمال ثانية؟

Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki sınırı geçmek neredeyse imkansızdı.
من المستحيل تقريباً أن يعبروا الحدود بين كوريا الشمالية وكوريا الجنوبية

Tek yapman gereken, sahile ulaşana kadar Kuzey'e doğru gitmek.
وكل ما عليك فعله هو الاتجاه شمالا لتصل الى شاطئنا

Kuzey Amerika'nın batısında yaşıyorsak orman yangınlarında yanan çok büyük alanlar görüyoruz.
وإذا كنا نعيش في الشمال الغربي لأمريكا، فنحن نرى معظم الغابات تحترق.

Ama Kuzey Denizi'ni görmedim. Haydi gel, benimle kalırsın. Bir çaresine bakarız!
لكني لم أرى بحر الشمال تعال يمكنك أن تبقى معي، سنتدير الأمر

Bu nedenle fırtınalarla mücadele ederek... kurtlarla dövüşerek, bunlaraı yaparken... Kuzey ışıkları nedeniyle gözlerimi kısmak zorunda kalarak Laponya'ya ilerledim!
فزحفت نحو هذا المكان البعيد عبر العواصف الثلجية وتصارعت مع الذئاب بالطريق أنظر لطريقي وأنا مغمض العين بسبب أضواء الشمال

Hadi! Kuzey Denizi'ne sakladığınız bir uzay geminiz var. Sinyal gönderiyor.
لديكم سفينة فضائية مخبأة فى بحر الشمال وهي تقوم ببث إشارة

Kuzey tarafı, etekleri meşe ağaçlarıyla dolu alçak dağlarla sınırlanmıştı.
يحدها من الشمال تلال منخفضة اسفلها الكثير من اشجار البلوط

Kuzey yarımkürede yaz mevsimi sona ermesine rağmen burada yeni başlıyor.
قد بدأ الصيف ينتهي في الشمال و لكن هنا، فإنها يبدأ

Eğer Kuzey nükleer silah geliştirmeyi bırakmazsa Güney de bu konuda çalışacak.
إذا لم يتخلى الشمال عن تطوير الأسلحة النووية الجنوب أيضاً سيقوم بتطويرها

Kuzey - Güney Zirvesi'nin iptali haricinde, bir istekleri daha var.
بالإضافة إلى مطالب إلغاء القمة بين الشمال والجنوب هنالك مطالب أخرى

Kuzey'de gelişme kaydedebilmek için, uzun zamandır ertelediğimiz planlar konusunda fikir birliğine varmalıyız.
كان يجب علينا أن نتفق بما يخص خططنا المتأخرة كثيرا للتقدم في الشمال

Diğer yol ise Kuzey'den ilerlemek. Birkaç hafta sürecek zorlu bir yolculuk.
و الطريق الآخر عبر الشمال .. إنه أصعب و يأخذ عدة أسابيع

Kuzey yakasında yaşadığınız, evinizin Osterbro'da olduğu doğru değil mi?
اليس صحيحا انك تسكن في الشمال ولديك شقة في اوستيربرو؟

Tahliye edilmişler ve bu gece Kuzey'e ailesinin yanında kalmaya gidiyorlarmış.
مالية ,وقد تم طردهم وقد توجت شمالاً الليلة للبقاء مع عائلتها

Eyaletin ve ülkenin Kuzey sınırı Nepal'den ya da hemen güneydeki eyalet Jharkhand'tan gelmiş olabilir.
يمكن أن تأتي من نيبال، شمالاً عبر الحدود، أو من جهاركهاند إلى الجنوب.

Sade ve ucuz yenilik ile, Güney yarım küre Kuzey ile arayı kapatıyor hatta bazı durumlarda önüne geçiyor.
مع الابتكار المُقتَصِد الجنوب العالمي هو فعلياً يلحق وفي بعض الحالات حتى يقفز للشمال.

24 yıl önce hayatımdaki en ilginç gezilerimden birini Kuzey Kore'ye gerçekleştirdim.
منذ 24 سنة ذهبت في أكثر رحلاتي إثارة للدهشة عبر كوريا الشمالية.

Asırlar süren barış ve refah Demir Taht'ta oturan bir Targaryen ve Kuzey'in Koruyucusu görevinde bir Stark ile sağlandı.
عقودٌ من السّلام والازدهار (بجلوس فرد من آل (تارغيريان على العرشِ الحديديّ وبخدمة فرد من آل (ستارك) بكونه حامٍ للشّمال.

Hedef güvende, güvenliği ayarlayın üç kişi Güney'de geri kalanları Kuzey'de.
تم تأمين الهدف , ضعوا بعض الحراسه جندي بالشمال و ثلاثه بالشمال