| Her bütçeye göre var. En basitten, lüks olana kadar. | Open Subtitles | يمكننا أن نلائم جميع المتطلبات، بدءاً من البسيطة وحتى الفاخرة |
| Müvekkiline hatırlat Arizona'daki lüks yat piyasası en uygun durumda bile sınırlıdır. | Open Subtitles | حسن، فلتذكر عميلك أن محل اليخوت الفاخرة في أريزونا نعروض لأعلى سعر |
| Gurme yemekleri yiyeceğiz, lüks konaklarda kalacağız ve zina yapmayacağımıza dair yemin imzalayacağız. | Open Subtitles | نأكل أكل راقي، ننام في إقامة فاخرة و نسني تعد بألا نقوم بالزنا. |
| En üst katın ekstra lüks olduğunu sanıyordum. 62. kat. | Open Subtitles | اعتقدت أن الجناح الفاخر هو الطابق الأخير و رقمه 62 |
| lüks içinde yaşayacağız ve Wilma arzu ettiği her şeye sahip olacak. | Open Subtitles | سوف نعيش في رفاهية ، و ويلما ستحصل على كل شيء تستحقه |
| Biz lüks yemeğin keyfini çıkarırken, sokaktaki adam acı çekiyor. | Open Subtitles | في حين أننا تناول العشاء في ترف فالمواطن العادي يُعاني |
| Ancak kâhya lüks mü sayılıyor? Böyle mi demek istiyorsunuz? | Open Subtitles | بينما كبير الخدم نوع من الرفاهية هل هذا ما تقصدينه؟ |
| Kendini hiç, devasa, lüks konaklardan birine bir cinayetin gizemini çözmek için... | Open Subtitles | أتجد نفسك مدفوعاً لحل جرائم غامضة في منازل كبيرة فخمة و التي.. |
| rolünü üstlendiler. Antik Yunanistan'da ağustosböcekleri lüks aperatif olarak sayılıyordu. | TED | والشهي. في اليونان القديمة كان الزيز يعتبر من الوجبات الخفيفة الفاخرة. |
| Bizler de lüks mallar satan bir imalatçının ürünlerinde daha fazla özellik olmasını bekleyebiliriz. | TED | لذلك نتوقع من مصنّع للسلع الفاخرة أن تكون منتجاته شاملة للمزيد من المميزات. |
| lüks kamaralarında beklendikler ve karşılandılar. | Open Subtitles | في حجرتهم الفاخرة رحّبوا بهم وحرصوا على خدمتهم |
| Bu alanlar sadece bazılarımız için lüks alanlar değil, fakat dünyadaki herkes için önemli alanlardır. | TED | هذه هي الأماكن التي ليست فاخرة فقط للبعض منا ، ولكن مهمة بالنسبة للجميع في هذا العالم. |
| Dairem gerçekten güzel. lüks değil ama rahat. Tam bir bekara göre. | Open Subtitles | إنها شقة جميلة حقاً، دون أن تكون فاخرة لكنها مريحة، وتناسب أي عازب |
| Bizimle kalmak yerine lüks bir apartmanda yaşıyorsun. | Open Subtitles | فضلتي العيش في شقة فاخرة بدلاً من العيش في المنزل |
| Sadece 5 dolarlık lüks spa paketimiz hayvan gezdirmeyi ve yıkamayı kapsar. | Open Subtitles | بسعر 5 دولارات فقط, عرض منتجعنا الفاخر يشمل تمشية الحيوان و غسله. |
| Boğularak ölmek. Bu sadece birkaç kişinin bulabileceği bir lüks. | Open Subtitles | الموت غرقاً هذه رفاهية قليل من الناس قد يحصلوا عليها |
| Tabi ruhunla ödemeyi yapmak zorundasın ama neyse ne, bu kadarcık lüks için de bir şey olmaz. | Open Subtitles | بالطبع أنه غالي الثمن , ومكلف بحق الجحيم ,يحق لي أن أعيش في ترف |
| Geçenlerde İstanbul'da Herald Tribune'un düzenlediği lüks konulu bir konferanstaydım. | TED | كنت مؤخراً في مؤتمر عن الرفاهية ، التي نظمتها صحيفة هيرالد تريبيون ، في اسطنبول. |
| Bu isten ayrilip lüks arabali önemli bir avukat olacaksin, ha? | Open Subtitles | سمعت انك ستستقيل لتصبح محامى مشهور صاحب سيارة فخمة ,صحيح؟ |
| Hayal kurmak da ekibimde asla izin vermeyeceğim bir lüks. | Open Subtitles | والأحلام هي شيءٌ من الترف وهذا مالا أسمح به في شركتي |
| lüks yerlerde gece kalmaya gücümüz yetmediğinden, daha çok dışarıda uyumayı tercih ediyoruz. | TED | لا نستطيع تحمل تكاليف المساكن الفخمة للنوم مساءً، لذلك ننام كثيراً في العراء. |
| Öyleyse en pahalı ve lüks gemilerin bilet fiyatlarını sorduğunuzu kabul ediyorsunuz. | Open Subtitles | اٍذن اٍنك تعترف أنك كنت تستعلم عن الرحلات البحرية الراقية الباهظة الثمن |
| Bir keresinde beş yıldızlı lüks bir otelde kalma şansım olmuştu. | TED | وذات مرة حظيت بفرصة لأن أبيت في فندق فخم وخمس نجوم |
| Bugün erken saatlerde, Cleveland'in lüks semtlerinden birinde hiç düşünülmeyen gerçekleşti. | Open Subtitles | فى وقت سابق اليوم فى ضاحية راقية بكليفلاند الغير متوقع حدث |
| Cep telefonu ve lüks arabası olan biri gibi. | Open Subtitles | لأظهر امامها غدا كرجل غنيّ مع هاتف نقّال وسيارة فارهة |
| Başka bir kişi araba galerisine gider. Hummer alacaktır: Bir galona 9 mil. tam donanımlı, lüks. | TED | شخص آخر كان يسير في الساحة. وكانوا على وشك شراء هامر ، تسعة أميال للجالون الواحد ، محملة بالكامل ، مترفة. |
| Dikkat dağınıklığı çağında, dikkat etmekten daha lüks bir şey yoktur. | TED | وفي عصر الذهول، ما من شيء أكثر فخامة من الانتباه. |