Tahmin ediyorum ki Langley'deki çocuklar bir Goa'uld'u incelemeyecekler zaten. | Open Subtitles | أعتقد الرفاق في لانجلي لن يستطيعوا دراسة جواؤلد في النهاية |
İki ay önce Langley bu bölümü onaylayana dek burası kapalıydı. | Open Subtitles | هذا المكان كان مظلم حتى قبل شهرين عندما صدّق لانجلي القسم. |
Langley'dekiler, en son raporunu okurken şampanya mantarı gibi patladılar. | Open Subtitles | لقد كانوا يفتحون الشمبانيا في لانجلي عندما قرأو آخر ملخصاتك |
Güvenlik soruşturmam, sade bir vatandaş olduğum için geri alınabilir ama Langley'de bana bir iyilik borcu olan bir analist tanıdığım var. | Open Subtitles | قد يكون بلدي تصريح أمني التراجع إلى أن من مجرد مدني، ولكن لدي أحد كبار المحللين في لانغلي الذي يدين لي معروفا. |
Bu CIA'in Langley, Virginia, orijinal karargah binasında duvarda sergilenen sanat eseri | TED | هذا هو الفن المعروض على جدران وكالة المخابرات المركزية في لانغلي ، فرجينيا ، مبنى المقر الأصلي. |
En iyi 10 Mars bilim adamını Langley Araştırma Merkezi'ne iki günlüğüne çağırdık. | TED | وقد قمنا بدعوة أفضل 10 علماء مختصين بكوكب المريخ إلى مركز أبحاث لانغلي لمدة يومين .. |
Bu timin bütün üyeleri CIA tarafından işe alınmış... ve Virginia, Langley'de gizli bir kampta eğitim görmüş doktorlardı. | Open Subtitles | كان كل أعضاء الفريق أطباء إنضموا إلى ال س.ي.ا ... ...تم تدريبهم ف حقول سرية فى لانجلى فى فيرجينيا. |
Çoğu insan 'Samuel Pierpont Langley' hakkında bir şey bilmiyor. | TED | معظم الناس لا تعرف صامويل بيربونت لانجلي. |
Samuel Pierpont Langley'e... ...Savaş Bakanlığınca uçan makineleri... ...anlaması için 50,000 dolar verildi. | TED | تلقى صامويل بيربونت لانجلي 50 ألف دولار من قبل وزارة الحرب لكي يصمم الآلة التي تطير. |
The New York Times onu her yerde takip ediyordu. Ve herkes Langley'in tarafını tutuyordu. | TED | كانت النيويورك تايمز تلاحقه أينما حل، وكان الجميع يستفسر عن لانجلي. |
O halde nasıl olurda Samuel Pierpont Langley hakkında hiçbir şey duymadınız? | TED | إذا فلم لم نسمع عن صامويل بيربونت لانجلي قط؟ |
Langley'nin yanlış motivasyona sahip olmasının bir başka kanıtı da 'Wright' kardeşlerin uçtuğu gün, o da işinden ayrıldı. | TED | وهذا مثال آخر كيف أن لانجلي كان مدفوعا بالشيء الخاطىء وفي اليوم الذي حلق فيه الأخوان رايت، استقال. |
Ee,bu meseleyi Langley'de Parcells ile konuşmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | حسنا , سأخذ هذا مع مع بارسيلس الى لانجلي |
- Bir Goa'uld larvasına sahip olmayı isterim ... böylece Langley'deki beyaz önlüklüler üzerinde çalışabilir ... | Open Subtitles | سأكون مسرورا لأحصل على يرقة جواؤلد ليتمكن العلماء في لانجلي من دراستها |
Uçak Langley Araştırma Merkezi'nde tasarlandı. | TED | ولقد صممت هذه الطائرة في مركز لانغلي للابحاث |
Tam büyüklükte model NASA Langley Araştırma Merkezi'nde var. | TED | والنموذج الحقيقي الكامل مُخزن في مركز لانغلي للأبحاث التابع لناسا |
Çok büyük bir iş. Bu da herkes NASA Langley Araştırma Merkezi'nde iken. | TED | وهو جهد كبير يحدث في مركز لانغلي للأبحاث التابع لناسا |
Bunun CIA tarafından onaylanmasını sağlamalıyım. Langley'e fakslayayım bunu. | Open Subtitles | علي أن أجعل الإستخبارات توافق على هذا سأرسلها بالفاكس إلى لانغلي |
Belki biraz ikna gerekebilir, ama sanırım seninle birlikte Langley'e gelecektir. | Open Subtitles | قد تأخذ حذرها منك ولكن أظنها ستأتي إلى لانغلي معـــكِ |
Sen ve Langley'deki adamların kendi özel matbaa makinenizi istiyorsunuz. | Open Subtitles | أنت و أصدقاءك في "لانغلي" تريدون الحصول على تلك النسخ |
Langley'nin gizli arşivlerine girdim. | Open Subtitles | لقد اقتحمت أرشيف الملفات السريه فى لانجلى |