"larda" - Translation from Turkish to Arabic

    • في منزل
        
    • التسعينات
        
    • التسعينيات
        
    • عند آل
        
    • الستينات
        
    • فى منزل
        
    • عند عائلة
        
    • بمنزل آل
        
    • القرن العشرين
        
    • القرن الماضي
        
    • سنذهب لنحتال في
        
    • مع آل
        
    • في الاربعينيات
        
    • عند ال
        
    • الثلاثينات من القرن
        
    Georgia'larda kalmadığım için üzgünüm ama seni görmeden önce annemle konuşmam lazımdı. Open Subtitles أنا اسفة انني لم ابقي في منزل عائلة جورجيا و لكنني كنت اريد ان اتكلم مع امي قبل ان اراك
    Baba, annem Flanders'larda nimRod ve nimTodd'a bebek bakıcılığı yapıyor. Open Subtitles أبي أمي في منزل آل فلاندر تجالس النمس رود والنمس وتود
    Ve bu benzer ön yargı, bu aynı kör nokta 90'larda da devam etti. TED وهذا الانحياز هذه النقطة العمياء استمرت جيدا حتى التسعينات
    1990'larda, birbirini devirmek için suikastlar yapıyor ve birbirlerini yok ediyorlardı. Open Subtitles التسعينيات حيث أولئك المجموعات التي تتآمر لإسقاط و تحطيم بعضهم البعض
    Van der Woodsen'larda çömezler ve yöneticiler için yemek var. Open Subtitles ثمة عشاء عند آل (فان دير وودسن) للمبتدئات والعرّابات
    60' larda, Aswan Barajı inşaa edildiğinden beri Kahire' ye sıkıntı veriyordu. Open Subtitles أنهم مستاءون من القاهره منذ الستينات منذ تم بناء خزان أسوان العالى
    Belki ben daha çok Coy'larda yemek yiyebilirim. Faydası olursa. Open Subtitles ربما يمكنني أن آكل في منزل كوي يا أمي ، إذا كان هذا سيساعد
    Galiba arabayı Kyle'larda bıraktı. Open Subtitles أظن ان السـيارة لا زالت في منزل كايلي ويندي لا زالت هناك
    Dave, Brewer'larda büyük bir mobilyanın merdivenlerin başına sürüklendiğini söyledin. Open Subtitles ديفيد, لقد قلت ذلك ان قطعة كبيرة من الأثاث تم تحريكها لسد أعلى الدرج في منزل عائلة بروير
    Sosyal ve ahlakı gelişimi sırasında 1990'larda karadeniz limanındaydı. TED و قد طور توجهاته الإجتماعية و الأخلاقية على ميناء البحر الأسود في التسعينات.
    90'larda onüçüncü Bu gerileme standartlar düştüğünden değil başka alanlarda çok hızlı yükseldiklerindendi. TED وفي التسعينات بالمرتبة 13 ليس لأن معاييرها قد تدهورت بل لأن تلك المعايير تطورت بسرعة مذهلةفي باقي العالم.
    Şimdi, 1980 ve 1990'larda gördüğümüz virüsler açıkça belli ki artık problem değiller. TED الان الفيروسات التي اعتدنا ان نراها في الثمانينيات و التسعينيات ليست مشكلة بعد الان
    Bugün Bosna'ya gittiğinizde, 1990'larda başlarında gördüklerimizin gerçekleştiğine inanmanız neredeyse imkansız. TED عندما تذهب اليوم الى البوسنة لن تصدق على الاطلاق ان هذا البلد هو ذاته الذي شهد فظائع بداية التسعينيات
    Bizi Graham'larda bekliyor olacak. Open Subtitles سنجده ينتظرنا عند آل "غراهام"
    Bu okul son 50 yılını 1960'larda yaşıyormuş gibi geçirdi. Open Subtitles هذه المدرسة قضت الخمسين عاما الماضية غارقة في سنوات الستينات
    Ben bu resmi hayatımda ilk kez görüyorum. O gece Upwards'larda gördüğüm sayılmazsa tabii. Open Subtitles انا لم ارى هذه الصورة ابدا الا فى منزل ابورد'.
    Anne, ihtiyacın olursa biz Kaplan'larda olacağız. Open Subtitles طبعا أمى، سنكون بالأسفل عند عائلة كابلان إذا أدت منا أيّ شئ، حسناً؟
    - Çok isterdim Lou, ama Simpson'larda yine tenis oynayacağım. Open Subtitles - أود ذلك يا (لو) ، لكنني .. سألعب التنس بمنزل آل (سمسون) مرة أخرى
    1960'larda Afro-Amerikalılar hayatlarını eğitim için, oy hakkı için riske atarak savaştılar. TED في ستينيات القرن العشرين خاطر الأمريكان ذوو الأصول الأفريقية بحياتهم للقتال من أجل التعليم، وللقتال من أجل حق التصويت.
    İlk bilgisayar tasarımları, 1930 ve 1940'larda değil 1830 ve 1840'lı yıllarda yapılmıştı. TED أول حاسوب قد تم تصميمه فعلا في ثلاثينيات وأربعينيات القرن التاسع عشر، وليس في القرن الماضي.
    Watts'larda dolandıracağız. Orada çok para döner. Open Subtitles سنذهب لنحتال في "واتس" انهم يلعبون بقوة هناك وبفوائد زهيدة
    Yemeği onlarda yer, gece de Bush'larda kalırız. Open Subtitles لتناول العشاء معهم وتمضية الليلة مع آل (بوش).
    Katie'nin büyükannesi burayı 40'larda almış. Open Subtitles جدة كاتي حصلت على هذا المكان في الاربعينيات.
    1930'larda bile, soyut sanat gösterileri düzenlemeye çalışan melsektaşlarımın, bu gümrük memurları tarafından yaptıklarının sanat olmadığı söylenerek işlerini yapmaları engellendi. TED حتى في الثلاثينات من القرن الماضي، زملائي الذين يحاولون وضع عرض الفن التجريدي معا وكان كل من هذه الأشغال توقفت عن طريق ضباط الجمارك الذين قرروا أنها لم تكن فن.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more