| müzayede pazartesi başlıyor ve nakliye üç gün geç geldi. | Open Subtitles | حسناً، المزاد يبدأ في الإثنين والشحنة وصلت منذ ثلاثة أيام |
| Banka hizmetlerimize ek olarak, ayrıca uluslararası bir müzayede eviyiz. | Open Subtitles | بالإضافة إلى الخدمات المصرفية لدينا، نحن أيضا مبنى المزاد عالمي |
| döküntü eski müzayede evi. neden aradıklarını bilmiyorum. | Open Subtitles | بيت المزاد الفاسد لا تدري حتى لماذا أطلقوا عليه ذلك |
| Omuzlarını geri çek, bu bir moda şovu, müzayede değil. | Open Subtitles | اجعلي اكتافك للخلف ، انه برنامج موضة ليس مزاد غجريات |
| Bu gerçekten kapalı bir çevre, kapalı bir müzayede alanı. | TED | هذه بيئة مغلقة كما تعنيه الكلمة، مزاد معلق. |
| — Phoebe, bir eşyanın geçmişini araştırmadığım için müzayede evinin itibarı sarsılabilir. | Open Subtitles | -فيبي، لا يمكنني المخاطرة بسمعة مؤسسة التثمين بشيء كهذا من دون فحص |
| Evet, her yıl belediye sahibi çıkmayan kayıp eşyalar için müzayede düzenler, devlete iyi bir gelir oluyor. | Open Subtitles | أجل، في كل سنة مزادات المدينة تثبت صحة وصية المواد الغير مرغوبة و تحجز ثروة للدخل |
| Eğer yarın müzayede yapıp 1,2 milyon dolar toplayamazsan, bu yeri kapatacağım. | Open Subtitles | إن لم نقم بتحريك ما يساوي 1.2 مليون دولار من الجرد في المزاد غداً سأقوم بإغلاق المؤسسة |
| Evet, öyle. Değerini ölçtürmek için müzayede evine götürüyordum. | Open Subtitles | أجل، إنها كذلك، أنا أريد أخذها إلى بيت المزاد لأقوم بتثمينها |
| Tarihsel müzayede'den bir Bay Brandywine ön kapıda. | Open Subtitles | سيد . براندواين من المزاد الخيري عند البوابة الامامية |
| Geçen müzayede tekliflerini geçtiğimiz bu iki koleksiyoncu yeniden kaybetmek istemeyeceklerdir. | Open Subtitles | الجامعان الذان راهناهما في المزاد الأخير لن يرغبا في الخسارة مرة أخرى |
| Gerçekten istediğiniz bu mu ister misiniz müzayede evini arayayım eğer isterseniz arayabilirim. | Open Subtitles | هل حقاً يجب أن أتصل ..بدار المزاد. ثم توقّفني في الدقيقة الأخيرة؟ |
| Tamam, durum şu: müzayede evi karşısında Mr. Henshaw ı bekliyor olacak. | Open Subtitles | حسنا، دار المزاد يتوقّع وصول السّيد هنشاو |
| Geçenlerde iki hafta önce yine bu müzayede evinden satılmış olan bir parça ile açılışımızı yapacağız. | Open Subtitles | نبدأ بإعادة بيع قطعة تم ..شراءها قبلأسبوعين. في دار المزاد هذه. |
| müzayede salonu çalışanları Squeaky ve Tex'i o gece görmüşler. | Open Subtitles | موظفوا المزاد قد رأوا سكويكي وتكس ليلتها |
| Biliyorsun, o müzayede epey kalabalıktı, sonra sen ve tex ordan ayrıldınız... ve kimse bunu farketmedi. | Open Subtitles | أتدرين؟ كان ذلك المزاد مزدحما لدرجة كان بامكانك أنت وتكس المغادرة ولا أحد كان سيلاحظ |
| 2017'de bu isimsiz sanat eseri yaklaşık 110 milyon dolara müzayede ile satıldı. | TED | في 2017، عُرض هذا العمل الفني غير المعنون في مزاد علني مقابل أكثر من 110 ملايين دولار. |
| Bu arada, müzayede salonundaki eğlenceli gösteriniz için... sizi tebrik etmek isterim. | Open Subtitles | بالمناسبة , أريد أن أبدى إعجابى ..... بهروبك الرائع من مزاد التحف |
| Hiç tanışmadık. Bir müzayede evinde çalışıyorum. | Open Subtitles | لم نتقابل من قبل، أنا أعمل في بيت التثمين |
| Yorknew'ün rüya gibi mezadı yılda bir kez dünyanın en büyük müzayede evinde yapılır. | Open Subtitles | المزاد الرئيسيّ يقام في أكبر قاعة مزادات في العالم. |
| Bu da müzayede evini sezyum testine yöneltecek. | Open Subtitles | والتي ستجبر دار المزادات على تشغيل اختبار السيزيوم |
| Elbiselerini müzayede ile sattıktan sonra orada toplanan kardinallerin memnuniyeti için vücutlarını da müzayede ettiler. | Open Subtitles | وكما هم بالمزاد العلني ملابسهم, سرعان ما بيع في مزاد علني أجسادهم إلى فرحة كبيرة مجتمعه من الكرادله. |
| Sadece bu günkü müzayede için her şey yolunda mı diye sormak istedim. | Open Subtitles | أردت التأكد من أن كل شيء تحت السيطرة لمزاد اليوم |
| Gelecek ayki galada düzenleyeceğim müzayede için fotoğraflarına ihtiyacım var. | Open Subtitles | لأني أحتاج لبعض صوره. للمزاد الصامت في احتفال الشهر المقبل. |
| Burası akademik bir enstitü rahip, müzayede değil-- | Open Subtitles | هذه مؤسسة تعليمية، أيها الكاهن، وليست مزاداً |