| mevkiyi doldurabilecek çok kişi var, ama hiçbirinde senin sahip olduğun güç ve bilgelik yok. | Open Subtitles | كثيرون غيرك ..يشتهون ذلك المنصب لكن أحد لا يمتلك القوة والحكمة التي تمتاز أنت بهما |
| Sizin teşkilatın müdürlüğü boşaldığı zaman sana bu mevkiyi vermem için beni ikna ettin. | Open Subtitles | عندما كان المنصب شاغراً في وكالتك أنت بنفسك تقدمت لي لهذا المنصب الاتفاق بسيط جداً |
| İşçi Partisi bir bakanlık verip o mevkiyi kapabilir. | Open Subtitles | قد يحصل حزب العمل على المنصب ان تنازلوا عن احد الوزارات |
| Evet. Yani, mevkiyi hak ediyor. | Open Subtitles | أجل إنها تستحق المنصب ليس لدي مشكلة مع هذا |
| Kral konseyindeki o mevkiyi kabul edecekti. | Open Subtitles | كان من الأجدر قبول المنصب في مجلس الملك. |
| Eminim gururun okşanmıştır ama bu mevkiyi kabul etmeni beklemiyorum. | Open Subtitles | لكن رغم أنني واثق بأنك تشعر بالإطراء لا أتوقع منك أن تقبل هذا المنصب |
| Zaman, bu mevkiyi kabul ettiğinde feragat ettiğin bir ayrıcalık Herr Einstein. | Open Subtitles | الوقت يا انشتاين امتياز تنازلت عنه حين قبلت هذا المنصب |
| Hatta mevkiyi garantilememe yardım etti. | Open Subtitles | اجل في الواقع, لقد كان مساهما في مساعدتي في الحفاظ على المنصب. |
| Elbette, binlerce farklı sorunun tek bir cevabı var o da mevkiyi Branson'a vermek. | Open Subtitles | حسناً، من الواضح أن الجواب على ألف تساؤلٍ مُختلف هو إعطاء المنصب لـِ"برانسون" |
| Bu mevkiyi almana tek izin verme sebebim sarayda bana itibar kazandırmandı! | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي جعلني أسمح لك بقبول هذا المنصب كان للضفر بتأييد من في القصر في صالحي! |
| Hayır, bilincin yerine geldi. Allison birinci mevkiyi aldı. | Open Subtitles | لا ، لقد فعلتيها واستعدتي وعيك (آليسون) حصلت على المنصب |
| Hayır, bilincin yerine geldi. Allison birinci mevkiyi aldı. | Open Subtitles | لا ، لقد فعلتيها واستعدتي وعيك (آليسون) حصلت على المنصب |
| Hayır. O mevkiyi kabul edemem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقبل هذا المنصب |
| mevkiyi doldurmak zorundaydım. | Open Subtitles | كان علي ملء المنصب |