Sorun değil. Girmeyeceğim. Sanırım, Misafirin var. | Open Subtitles | لا بأس, لا أريد الدخول أتوقع بأن لديك رفقة هنا. |
Seninle konuşmak istedim. Misafirin olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | أردت أن أتكلّم معك، لم أعرف أن لديك رفقة. |
Philadelphia'da misafirsiniz. Balığın ve Misafirin kokusu üçüncü günden sonra çıkar. | Open Subtitles | أنت ضيف في "فيلاديفيا" فالضيوف والأسماك، تبدأ نتانتهم بعد ثلاثة ايام |
Çok tatlı bir Misafirin olsa bile mi? | Open Subtitles | حتى وإن كان لديك زائر جميل للغاية؟ |
Üzgünüm. Misafirin olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | آسف , لم أكن أعلم أنه لديكِ صحبة |
Biliyor musun,ben senin Misafirin degilim. Benim için beklememelisin. | Open Subtitles | أتعرفين ماذا, أنا لست ضيفك أنت لست مضطرةً لخدمتي |
Cesedi dolaba saklıyor ve Misafirin ayrıldığını söylüyor. | Open Subtitles | انه يخبئ الجثة بالخزانة ومن ثم يشير الى ان الضيف قد غادر |
Misafirin, arkadaşın, hizmetçin... | Open Subtitles | ضيفتك ، صديقتك ، خادمتك |
Üzgünüm. Misafirin olduğunu fark edemedim. | Open Subtitles | أنا آسفة، لم أدرك بأن لديك رفقة |
Evet, Misafirin olduğunu biliyorum, şimdi otur! | Open Subtitles | نعم ، اعرف أن لديك رفقة ، اجلس |
Öyle mi? Misafirin falan varsa ben bölmeyeyim... | Open Subtitles | لا أريد مقاطعتك .. ولو كان لديك رفقة |
Evime gelen Misafirin zoruma giden davranışı yemeğimi yiyor paramı harcıyor sütümü içiyor ama kendi tereyağı söz konusu olunca kendi tostuna saklıyor. | Open Subtitles | ولكن ما يزعجنى ضيف منزلى الذى يشاركنى طعامى ويشاركنى راتبى |
Sonra 200 aç Misafirin burunlarının altından gitmeliyiz. | Open Subtitles | ثم علينا أن نخرجه على خفاية من 200 ضيف جائع |
Misafirin var, hem de gayet göze hoş görünüyor. | Open Subtitles | لديك زائر و من النوع المريح للعين |
Casey, toplantı odasında Misafirin var. | Open Subtitles | كيسي، لديك زائر في غرفة الاجتماعات. |
Nişancıların Misafirin olduğunu söylemedi. | Open Subtitles | حراسك لم يذكروا لي أن لديك صحبة |
Merhaba. Özür dilerim, Misafirin olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | مرحباً، آسفة لم أدرك بأن لديك صحبة |
Senin o Misafirin gecenin bir yarısı beni uyandırdı hem de çamaşır sepetime işemeye çalışırken. | Open Subtitles | ضيفك أوقظني في منتصف الليل وحاول التبول في سلة الملابس |
Ev sahibesi, davetsiz bir Misafirin uyanarak aramıza katılmaması için sesi kısmanızı rica ediyor. | Open Subtitles | المضيفة تودّ منكما أن تطفئوا الإستيريو خوفًا من إيقاظ الضيف المزعج. |
Misafirin gelene kadar bekle! | Open Subtitles | أوه ... . ليس قبل أن تصل ضيفتك هنا |
Misafirin gelmeden önce etrafı da toparlamalısın ama. | Open Subtitles | بالرغم من انه يجب عليك ترتيب المنزل قبل أن تأتي الرفقة. |
Yani senin Misafirin olacak kadar iyi değiliz? | Open Subtitles | اذا نحن لسنا جيدين بما فيه الكفاية لنكون ضيوفك . |
Bir Misafirin yüksek gürültüden şikayeti üzerine. | Open Subtitles | كانت هُناك مُكالمة من ضيفة تشكو من ضجة صاخبة |
Yer altı olsa bile burada benim Misafirin olduğun için memnunum. | Open Subtitles | أنا مسرور أنك ضيفي هنا بالرغم من أن ذلك تحت الأرض |
- Misafirin var. | Open Subtitles | عِنْدَكَ شركةُ. |
Misafirin ismi Paula... ve anlaştığımız gibi bu bir randevu. | Open Subtitles | اسم الزائرة باولا وهذا موعد، كما اتفقنا. |