Babam mutlu olduğu sürece, bende mutluydum büyük mutlu bir aile olacaktık. | Open Subtitles | ولكن طالما أن أبي كان سعيداً كذلك أنا وسنكون عائلة واحدة سعيدة |
Normalde bunu yapmam ama mutlu bir aileyi serbest bırakmazsam lanetlenirim. | Open Subtitles | حسنا , انه ليس طريقى ولكننى كنت ساكون ملعونا اذا لم يذهبوا على انهم عائلة واحدة سعيدة |
Sanırım ben deliriyorum Dennis. Senin mutlu bir evliliğin mi var? | Open Subtitles | أشعر أني سأجن دينيس هل أنت سعيد في الزواج |
Burada biz hiçbir şeyi birbirimizden saklamayan mutlu bir aile gibiyiz. | Open Subtitles | نحنُنتشاركالمعلوماتهنا .. مثل عائلة كبيرة سعيدة. |
Şoför bir dünya içtikten sonra arabasına biner ve mutlu bir çifti öldürür. | Open Subtitles | سائق سيارة يصطدم بسيارة بعد شربه كمية كبيرة و يقتل زوجين سعيدين ؟ |
Sadece Noel onun için pek de mutlu bir dönem değil. | Open Subtitles | الأمر وما فيه أن أعياد الميلاد ليست بالأوقات السعيدة بالنسبة لها. |
Ne zaman geri dönerse yine mutlu bir aile olacağız. | Open Subtitles | عندما يعود سنكون عائلة سعيدة واحدة مجدداً |
Birlikte mutlu bir yaşantımız olacak, ama, artık başka büyü: | Open Subtitles | ستكون لدينا حياة لطيفة، طبيعية حياة سعيدة ، ليس أكثر |
Aynı çatı altında yaşayan büyük mutlu bir aile olacağız. | Open Subtitles | سنكون هنا معاً تحت سقف واحد لعائلة واحدة سعيدة |
Kocaman mutlu bir aile olarak hepimiz aynı odada birlikteyiz. | Open Subtitles | كلنا مجتمعون في نفس الغرفة أسرة واحدة سعيدة |
Demek istediğim, burada hepiniz büyük ve mutlu bir ailesiniz. | Open Subtitles | بينما أنتم هنا كلكم عائلة كبيرة واحدة سعيدة |
Ben mutlu bir olanım. Gerçekten. Çok açık bir ifade: | Open Subtitles | بالواقع، لا أوافقهم ذلك، أنا سابق سعيد في الحقيقة |
Gerçekten büyük, mutlu bir aile oluruz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد اعتقدت حقاً بأننا سنكون عائلة كبيرة سعيدة |
Bana mutlu bir evlilikleri olduğunu söylediler ama bağışta bulunmadan bir hafta önce karısı boşanma davası açtı. | Open Subtitles | لقد أخبراني أنهما متزوّجين سعيدين و ثم.. اسبوع قبل أن يكون من المفترض عليَّ التبرّع |
mutlu bir yaşamın anahtarı, kontrol altında olmadığını kabul etmektir. Kuşa dikkat! | Open Subtitles | المفتاح إلى الحياة السعيدة هو أن تقبلين بأن لا يمكنكِ التحكم أبداً. |
Akraba olduğumuzdan değil, büyük mutlu bir aile olduğumuz için. | Open Subtitles | ليس لأننا كلنا أقارب... لكن لاننا عائله واحده كبيره... عائلة سعيدة واحدة. |
O zamandan beri, bu papaz evinde sessiz ve mutlu bir hayat yaşadık. | Open Subtitles | منذ ذلك الحين و عشنا في هدوء و حياة سعيدة في بيت القس |
Ama yine de bu, uzun ve mutlu bir evliliği gözden çıkarmaya değermi? | Open Subtitles | لكن هل هو حقاً يستحق رمي مدة طويلة و سعيدة من الزواج ؟ |
İki ay sonra belediye binasında yapılan düğün sade bir törenle, mutlu bir şekilde gerçekleştirildi. | Open Subtitles | الزفاف و الذي كان بسيطًا و حدث في قاعة المدينة شهرين لاحقًا كان حدثًا سعيدًا |
Devlerin sonsuza dek mutlu bir hayat süremeyeceğini söylemiştim. | Open Subtitles | قلت لك ان الغيلان لا تعيش فى سعادة الى الأبد |
Büyük mutlu bir aile gibi yaşıyoruz, eyvallah... ama o şeyden tırsıyorum. | Open Subtitles | أننا عائلة كبيرة وسعيدة هنا، لكنها الشيء الذي يجعلني أشعر بالخوف دومًا. |
Eğer bu akşam haberleri izlersem, mutlu bir adam olacak mıyım? | Open Subtitles | إذاً شاهدت الأخبار الليله هل سأكون رجل سعيد |
Sonra kardeşlerine işkence edip öldüreceğim ve sonunda mutlu bir hayat yaşayacağız. | Open Subtitles | وثم سأعذب و أقتل شقيقاتها و نعيش بسعادة إلى الأبد |
Birlikte sonsuza dek mutlu bir yaşam sürersiniz artık. | Open Subtitles | أنتم يا رفاق ستعيشان حياة سعيدة مع بعضكم البعض |