"noktayı" - Translation from Turkish to Arabic

    • النقطة
        
    • نقطة
        
    • البقعة
        
    • بقعة
        
    • المغزى
        
    • النقطه
        
    • النقطةِ
        
    • النقطتين
        
    • حدا
        
    • لنقطة
        
    • خاتمة
        
    • تخطىء الفهم
        
    • بقعةً
        
    Çoğunuzun bildiği gibi, bu sorun değil çünkü bu noktayı silebilirim. TED لا توجد مشكلة كما يعلم معظمكم لأنه بامكاني مسح تلك النقطة
    Yukarıya bakıp o soluk mavi noktayı kendi göklerinde zorlukla görmeye çalışacaklar. Open Subtitles قد أتوا من الأرض سوف يتأملون ويجتهدون ويجدون النقطة الزرقاء في سمائهم
    Bakalım eğer sıralamasını kırabilirsem sinyalin gittiği son noktayı yakalayabilirim. Open Subtitles سأرى إن أمكن أن أقتحم السلسلة وأحدّد مكان نقطة الإنهاء
    Dünya turunu 24 saatte tamamlar, yani biz gezegen üzerindeki her noktayı her 24 saate bir tarıyoruz. TED بما أن الأرض تكمل دورتها كل 24 ساعة فإننا سنمسح كل نقطة على السطح كل 24 ساعة
    Vila Cruzeiro'da bu noktayı seçtik ve biz şu anda konuşurken evlere sıva yapılıyor. TED واخترنا هذه البقعة من فيلا كروزيرو، ويتمّ إكساء المنازل بالجص حاليًا.
    Sıcak noktayı bulmanız için bir fikrim var. Hemen geliyorum. Open Subtitles لدى فكرة عن كيفية إيجاد بقعة ساخنة سأعود فى لحظة
    Yani aslında ne yaptığımı bildiğim zaman o noktayı görebilirim, ve ışık ile karanlık bolca içine dolar. TED يمكنك ان ترى حقا النقطة حيث بدأت ادراك ما أفعله والكثير من النور والظلام تداخل فيه.
    Bu noktayı size Budrus adlı bir köyden bahsederek izah etmeme izin verin. TED اسمحوا لي لتوضيح هذه النقطة التي تأخذك إلى هذه القرية تدعى بدرس.
    Bu noktayı silebilirim çünkü açıkça görülüyor ki bu bir ölçü hatası. TED يمكنني مسح النقطة لأن ذلك يعتبر خطأ في القياس
    Jüpiter'i görebilirsiniz, Satürn'ü görebilirsiniz, Uranüs, Neptün ve tam burada merkezde kalıntı ışıkların yanındaki soluk mavi noktayı. TED تستطيعون مشاهدة المشتري، وزحل، وأورانوس، ونيبتون، وهناك في المنتصف، بجانب الضوء الخافت إنها النقطة الزرقاء الباهتة.
    kamera kızılötesi noktayı görüyor ve kamera piksellerinin yerlerini projektör piksellerine kayıt edebiliyorum (yazdırabiliyorum). Şimdi bu bir beyaz tahta yuzeyi gibi oldu. TED ترى الكاميرا النقطة الحمراء ويمكنني معرفة موقعها على الكاميرا مقارنة بموقعها على الشاشة. وهي الآن كسطح السبورة
    Saldırıya geçer ve karşımızdakinin savındaki zayıf noktayı buluruz. TED نحن نهاجم ونحدّد نقطة ضعف في الحجة التي يقدّمها شخص ما.
    Ve bugün size sadece bir noktayı vurgulamaya çalışacağım: O da, insanlığın bütün bilgisine evrensel erişim artık avucumuzun içinde olduğu. TED و سوف أحاول اليوم أن أحاور حول نقطة واحدة هي: أن الولوج العالمي لكل المعرفة هو في قبضتنا
    Ve sol üste bakarsanız, ufak minik koyu noktayı görürsünüz. TED و إذا ما نظرتم إلى الزاوية العليا اليسرى من الصورة سترون نقطة صغيرة سوداء
    Ancak bu insan biçimcilik konusunun yarattığı gereksiz telaş temel bir noktayı kaçırmamıza neden oluyor. TED ولكني أعتقد أن هذا القلق المبالغ فيه من التجسيد يغفل نقطة هامة.
    Onun yaraladığı noktayı bulmaya çalıştım. Open Subtitles محاولا البحث عن نفس البقعة التي طعنتني فيها
    Sol lobdaki parlak noktayı gördün mü? Open Subtitles أتري تلك البقعة المضيئة أسفل المدار الأيسر؟
    Sıcak noktayı bulabilirim, Lorne ama tek bir şartla. Onlarla gitmek zorundasın. Open Subtitles يمكننى أنأعثر لك على بقعة ساخنة لكن بشرط واحد , أن تذهب معهم
    Bazıları bunu ilahiyatla ilgili olduğu ve matematikle ilgili olmadığı için eleştirdi ama onlar esas noktayı kaçırmışlardı. Open Subtitles نقد بعضهم هذا على أنه نظرية لاهوتية لا رياضية لكن قد فاتهم المغزى.
    Ve eğer kendini suçlu hissedersen asıl noktayı unutma. Open Subtitles أوه, واذابدأتتحس بالذنب, تذكر ان النقطه الرئيسية.
    Yürürlükte olan bu noktayı vurgulamak istiyorum gizem, ana düğüm, hem din.. Open Subtitles أُريدُ التَأكيد في هذه النقطةِ بِأَنَّ هذه كَانتْ، في الواقع، اللغز، العقدة الرئيسية المطروحة للحل
    Çoğu Bilinmeyen Şahıs, kurbanlarını öldürdükleri iki noktayı kontrol altında tutmak ister. Open Subtitles معظم الجناة يحتفظون بمناطق سيطرتهم حيث يقتلون ضحاياهم ضمن مثلث يحوي النقطتين
    East Coast'a karşı West Coast olayına noktayı koyan ben oldum. Open Subtitles انا من وضع حدا لهذه كان الساحل الشرقي مقابل الساحل الغربي.
    Belli bir noktayı geçtikten sonra artık içeri girmelisin. Open Subtitles لحظة أن تصل لنقطة معينة فيجب أن تقبّلها, يصبح هذا الزام عليك
    Adaletten kaçarak devam eder, ödül alamaz, olaya son noktayı koyamaz ve ben de kızını öldürürüm. Open Subtitles ستبقى هارباً من العدالة لن تحصل على أي مكافأة ولا خاتمة وسأقتل ابنتك
    Edward, önemli noktayı kaçırıyorsun. Open Subtitles (إدوارد)، أنتَ تخطىء الفهم.
    Bu arada, bir noktayı atlamışsın. Open Subtitles في الوقت الحالي , أنت لقد نسيت بقعةً هنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more