"o şerefsiz" - Translation from Turkish to Arabic

• ذلك الوغد
• ذلك الحقير
• هذا الحقير
• ذاك الوغد
• ذلك السافل
• ذاك الأحمق

Umarım O şerefsiz bundan paçayı sıyıramaz.
أتمنى ألا تنوى ترك ذلك الوغد يهرب بفعلته

O şerefsiz için endişelenerek çok zaman harcadım.
أعني , لقد أمضيتُ الكثير من الوقت أقلق على ذلك الوغد

Bir de O şerefsiz beni bir daha suçlamaya kalkarsa Tanrı yardımcım olsun, Ioannidis'i üzerine salacağım.
ولو حاول ذلك الوغد أن يتهمني مرةَ أخرى سوف أسممه بالأيودين

O şerefsiz bütün borçları üstümüze yıktı.
ذلك الحقير هجركِ وترك لنا الدين

O şerefsiz içeri girdiğinde benim ellerim de boş olmayacak.
لن أقف هنا ساكناً عند دخول ذلك الحقير.

O şerefsiz bütün kakaoyu yanında götürmüş olamaz.
هذا الحقير لا يمكن أن يكون قد أخذ كل الكاكاو

O şerefsiz de aynı senin yaptığın gibi görüşümü ele geçirdi!
قام ذاك الوغد باختراقي ، بنفس الطريقة التي فعلتيها سابقاً

- Şayet O şerefsiz başa gelirse, bana rahat yüzü göstermeyecektir.
لو أخذ ذلك السافل المنصب فلن يدعني بسلام. إنه بالتأكيد لن يفعل ذلك.

Yemin ederim O şerefsiz sağlak olduğumu biliyordu.
أقسم، أنّ ذاك الأحمق يستعمل يده اليمنى

O şerefsiz herif at arabamı içindeki altınımla birlikte çalıp kaçtı.
ذلك الوغد سرق ذهبيّ منذ شهر مضيّ أيُها الزعيم.

Kıyafetlerini giyip saçımı yaparım, arabasına binerim O şerefsiz beni takip eder ve sessiz bir yerde indiririm.
أرتدي ملابسها وأسرح شعري وأركب سيارتها وإن لحق بي ذلك الوغد سآخذه إلى مكان هادئ

O şerefsiz neredeyse benim işimi bitiriyordu.
ذلك الوغد كاد يضعني في الفصل 11

O şerefsiz yüzünden 100,000 dolar kaybettim.
ذلك الوغد كلفني أكثر من 100 ألف دولار

O şerefsiz bir konuda doğru söylemişti.
قد يكون ذلك الوغد محقاً بشئ ما

Benim kızım O şerefsiz yüzünden kendi canına kıydı.
.لقد قتلت نفسها بسبب ذلك الوغد

Birileri onları hedef aldı ve ben de O şerefsiz oğlu şerefsizi bulacağım.
شخص ما استهدفهم وأنا سأجد ذلك الوغد

O şerefsiz kızlarımdan hoşlandığını asla gizlemiyordu.
ذلك الحقير لم يخفي اعجابه ببناتي

O şerefsiz herif bir daha karımla yalnız kalmayacak!
ذلك الحقير لن ينفرد معها مجدداً

O şerefsiz Greely bize şantaj yapmak için bir tür sigortası olması gerektiğini biliyordu.
ذلك الحقير (غريلي) عرف إنه كان بحاجة إلى وسيلة تأمين لكي يقوم بإبتزازنا

O şerefsiz toplu konutlardan birinde kalıyor.
هذا الحقير يعيش في الاسكان الاجتماعي

O şerefsiz herkesi kandırdı.
هذا الحقير خدعنا

O şerefsiz ölü olabilir ama hayatımı bana zindan etmeye devam ediyor.
ذاك الوغد ربما مات لكنه لا يزال يجعل حياتي تعيسة

Çünkü O şerefsiz benim arkadaşlarımı da öldürdü.
لأن ذلك السافل قد قتل أصدقائي أيضاً.

Çünkü O şerefsiz Donnie, beni sanki sirk hayvanıymışım gibi teşhir etti.
لأنّ ذاك الأحمق (دوني) وضعني أمامالجميعكقردٍفيحديقةحيوانات.