John Cage'in müziğini düzenlediğim bir an yaşadım. Birkaç ay önceydi, ocağın önündeydim ve mercimek pişiriyordum. | TED | الآن، كان لي لحظة خاصة، دعنا نقول، تعديل لجون كيج منذ عدة أشهر عندما كنت واقفة أمام الموقد أطهو شربة العدس. |
Ayrıca ocağın ispirtosu da bitmiş. Geri dönene kadar beklemekten başka bir şey yapamayız. | Open Subtitles | كما نفذ الغاز من الموقد أيضا يجب أن ننتظر حتى نعود |
Kızım görüyorsun, tencereyi ocağın üzerine koyuyorum. | Open Subtitles | انظري، يا ابنتي، أنا أضع الإنــاء على الموقد. |
Merdivenlerden emeklerdim ve sen orada olurdun, ocağın başında krepleri çevirirken. | Open Subtitles | وأنزل الدرج ببطء، وها أنت ذا. واقفاً بجانب الفرن تقلب الفطائر. |
Nasıl bir erkek bütün gün ocağın başında durmanın zevk verdiğini düşünür. | Open Subtitles | كيف لرجل أن يعتقد بأنني أستمتع بالكدح فوق الفرن الساخن طوال اليوم |
ocağın arkasında duvarda bir delik buldum ve para içindeydi. | Open Subtitles | وجدتُ حفرة في الحائط وراء الفرن وكان المال في الداخل |
Tedavi Merkezinde tedavi olmak için... ocağın 5inden Şubatın 5 ine kadar bulundunuz mu? | Open Subtitles | فى مركز هود لتعاطى المخدرات؟ من الخامس من يناير الى الخامس من فبراير منذ سنتين؟ |
Şimdi, Scott barakadaki ocağın... arkasından çıktığını... söylesin. | Open Subtitles | سوف يشهد سكوت انه خرج من فتحة اسفل الموقد فى الثكنة , تأكد من إلمامة بذلك |
Vasiyet ofisimde, elektrikli ocağın yanında, yıpranmış kablolarla birlikte. | Open Subtitles | الوصيّة في مكتبي, بجانب الموقد الحراري ذو الأسلاك المتآكلة |
Tam ocağın yanındaydı - Alamadım. | Open Subtitles | لقد كانت بمواجهة الموقد لم استطع الوصول اليها |
Prenses Dragomiroff ocağın üstünde herkese çay yapıyor. | Open Subtitles | الاميرة دراجوميروف صنعت شايا لكل واحد على الموقد. |
Ve sanırım ocağın altını açık unuttum. Onu sevecekler, değil mi? | Open Subtitles | وأعتقد أني تركت الموقد مشتعل هم سيحبونها، أليس كذلك؟ |
Sonra ocağın üzerindeki tencereden bir ses duydum. | Open Subtitles | ومن ثمّ سمعتُ دوياً في ذلك القدر هناك على الموقد. |
Üç nesildir Bucco'lar aynı ocağın önünde terliyordu. Annen bile Vesuvio'nun anısına değer veriyor. | Open Subtitles | من آل بوكو سهروا على نفس الفرن حتى أمك تقدر ذكرى الفيسوفيو |
Ally'yi banyodan çıkaracağım. ocağın üzerinde daha çok var. | Open Subtitles | سأخرج آلي من حوض الاستحمام هناك المزيد في الفرن |
Yemin ederim ocağın başındayken elinde tüfekle olduğundan daha tehlikeliydi. | Open Subtitles | والله انه كان خطير حتى قدام الفرن اكثر من انه ماسك بندق |
Hiçbir şeyi sıcak pişirmem. ocağın alev almasından korkarım. | Open Subtitles | لم أطبخ أى شئ ساخن أخشى من لفحة وشرارة الفرن |
3 yaşındayken ocağın üzerine oturdum. | Open Subtitles | جلست على الفرن وأنا في الثالثة أتود رؤية أثر الملف المعدني؟ |
ocağın üstüne de ıslak bezler asın. Nefes almasına yardımcı olur. | Open Subtitles | و علقوا شراشف مبللة فوق الفرن هذا يساعد على التنفس |
Eğer ocağın 21'ine kadar alsaydım, Belki bir şansın olurdu. | Open Subtitles | لو كان هذا فى 21 من يناير لكنت قد ساعدتك فيه |
ocağın son haftasında, Kaç kez uçtuğunuzu hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | في أسبوع نهاية يناير هل تتذكرين كم رحلة طرتِ؟ |
ocağın başına görüşme randevusu aldım. | Open Subtitles | و اتصلتُ و حددتُ موعداً في أوائل شهر يناير |