Editörler haber odalarında oturdu ve hükümetin onlara ne yapmaları gerektiğini söylemelerini bekledi. | TED | جلس المحررون فى غرف أخبارهم وانتظروا أن تخبرهم الحكومة بما يجب أن يفعلوا. |
Bu zavallı Apsaralar eski ve küf kokulu bir kitaptaki Indra'nın odalarında binlerce yıl boyunca kapalı kalmışlardı. | TED | لقد علق هؤلاء الأبسارات المساكين داخل غرف إندرا لألوف السنين في كتاب قديم وبال |
Burada benim, yurt odalarında veya evdeki salonlarında tek başına olan bu insanları yönettiğim küçük videomu görebilirsiniz. | TED | يمكنكم مشاهدتي في هذا الفيديو أقود هؤلاء النّاس، الجالسون بمفردهم في غرف نومهم أو غرف المعيشة بالمنزل. |
İnsanlara yanlış alarm olduğunu ve odalarında kalmalarını söyle. | Open Subtitles | اخبر الناس أنه كان إنذاراً كاذباً وأن يبقوا فى غرفهم |
demesidir. Ve bu kuzenlerimle daha önceki iletişimlerimizde oluyordu. Ve şimdi kendi odalarında bunu yapabilirler. | TED | وهذا ما كان يحدث مع تفاعل أبناء عمومتي سابقا و بإستطاعهم الآن فعل ذلك مع حميمية غرفتهم الخاصة |
Ve bir annenin bana söylediği gibi, yatak odalarında her gece bir parti var gibi. | TED | و كما قالت لي إحدى الأمهات، كأن هناك حفلة في غرف نومهم كل ليلة |
Doktorlar için annemi, profesyonel bir hasta olarak görmek kolaydı. Günlerini bekleme odalarında harcayan bir kadın. | TED | إنه من السهل على الأطباء أن يروا أمي كنوع من المرضى الاحترافيين امرأة تمضي أيامها في غرف الإنتظار |
Muayene odalarımız doğrudan bekleme odasına açılıyor, doktorlar hastalarına kendi odalarında bakıyorlar, böylece doktorlar odalar arası gelip gitmektense tek bir odada kalıyor. | TED | غرف الفحص عندنا تطل مباشرة على غرفة الانتظار، وأطباؤنا هم من يُدخلون المرضى، كما أنهم يبقون في نفس الغرفة عوض التنقل بين الغرف. |
1960'lar ve 70'ler, hergün Amerika'lıların oturma odalarında Vietnam Savaşından görüntüler gösterildi. | TED | الى ما بين عام 1960 و 1970 في حرب فيتنام حيث عرضت تلك الحرب في غرف المعيشة الامريكية يوما بعد يوم |
Sadece bu odada değil. Evin bütün odalarında. | Open Subtitles | أنها ليست فى هذة الغرفة فقط بل أنها فى كل غرف المنزل |
Sadece bu odada değil. Evin bütün odalarında. | Open Subtitles | أنها ليست فى هذة الغرفة فقط بل أنها فى كل غرف المنزل |
İnternet sitelerinde ve muhabbet odalarında seksi bir Afrikalı hatunun kocaman bir tane bok çuvalını perişan ettiği konuşulsun da o zaman gör. | Open Subtitles | انتظر للمنتديات و غرف الدردشة ابدأ بتسجيل الوقائع التي خسرتها حقيبة القذارة من فتاة افريقية ذات جسم جميل |
Bir arkadaşım Watergate hırsızlarının otel odalarında buldukları şeyleri gösterdi. | Open Subtitles | أحد الأصدقاء أراني ما وجدوه في غرف الفندق الذي كان يقيم فيه المقتحمون |
İnsanlar haritaları hediyelik olarak alıyor ve oyun odalarında saklıyor. | Open Subtitles | كثير من الناس يشترونهم للتذكار ويضعوهم في غرف ألعابهم |
Grup silah ateşi ile öldürdük, gaz odalarında boğduk | Open Subtitles | أطلقنا عليهم الرصاص, وخنقناهم فى غرف الغاز |
Aslında chat odalarında kendimi ateşli bir kız gibi gösteriyorum. | Open Subtitles | أذهب إلى غرف الدردشة وأتظاهر أني فتاة مثيرة في الثامنة عشر |
Okulu asmalarının sebebi eğlenceli şeyler yapmaları... tüm gün boyunca odalarında saklanıp kapı önüne çıkmaktan korkmaları değil. | Open Subtitles | هم يفوتون المدرسة ليقوموا بعمل امور ممتعة وليس لكي يختبئوا في غرفهم طوال اليوم والخوف من تخطي الباب الامامي |
Mavi Fener'in üzerindeki odalarında buldular... ölü çocukla savaşağasını... | Open Subtitles | في غرفتهم فوق الفانوس الأزرق الطفل الميت وأحد أسياد الحرب |
Herkes yatak odalarında meşgul şu anda ama buyrun gelin. | Open Subtitles | كل الاشخاص مشغولين الان فى غرفه النوم ولكن ادخلوا |
Elçiler, bekleme odalarında gezinmek için para alırlar. | Open Subtitles | فالسفراء يدفع لهم لكي يتململوا بغرف الانتظار |
Mazının içindeki küçük larvalar, minicik odalarında takla atıyor. | Open Subtitles | اليرقات الصغيرة بالدّاخل تقلب نفسها داخل غرفها الصغيرة. |
Sorun şu ki, kanunların konulduğu binaların komite odalarında eğitim olmaz. | TED | المشكلة هي أن التعليم لا يحصل في قاعات اللجان في المباني التشريعية. |
2 kişi odalarında öldürüldü... bu sabah... dün sabah. | Open Subtitles | إثنان تم قتلهم بغرفهم بصباح الامس. |
Mektuplar postanelerde dağıtım kamyonlarında, posta odalarında işlemden geçer. | Open Subtitles | هذا منطقي لأن البريد الورقي يمر عبر مكاتب البريد، شاحنات النقل، وغرف الفرز. |
Soyluların çoğu odalarında ölmüş. | Open Subtitles | معظم النبلاء ماتوا فى حجراتهم. |