odanızda uydurduğunuz hikayeye bağlı kaldım... ama keşke daha mantıklı bir şey uydurmuş olsaydınız. | Open Subtitles | ولا شئ لقد تمسكت بالقصة التى رويتها امس فى غرفتك لكن, ليتك اخترعت قصة اكثر اقناعا |
- Özür dilerim. Sırf bu yüzden akşam yemeğinizi odanızda yiyeceksiniz. | Open Subtitles | . لذلك ، ستتناول عشائك في غرفتك وجبتك في الطابق الأرضي ، إذهب للحصول عليها |
Otel odanızda onunla bir aperatif aldınız. | Open Subtitles | وتناولت بعض المشروبات معه فى غرفتك بالفندق |
Acaba neden odanızda tozlu bir benzinlik ve diyet kola makinesi var? | Open Subtitles | لماذا هناك محظة وقود وآلة ببسي للريجيم في مكتبك ؟ |
Kapıyı kapatıp bütün gece odanızda kalacaksınız! Şimdi gidin! Gidin! | Open Subtitles | ستبقون في غرفتكم طوال الليل وتغلقون الأبواب الآن اذهبوا |
Yatak odanızda inanılmaz bir kadın olduğunda ne yaparsınız? | Open Subtitles | ما الذي عليك أن تفعله عندما يكون لديك إمرأة مذهلة في غرفة نومك |
Siz ikiniz odanızda yatın, biz depo'da yatarız. | Open Subtitles | انتم ابقو في غرفكم ونحن سنبقى في المخزن. |
- İçeri gelin, Baş Müfettiş. - Sizi odanızda rahatsız etmek istemezdik. | Open Subtitles | من هنا يا كبير المفتشين أعتذر عن اٍزعاجك فى غرفتك |
Bu gece sizin için en iyi şeyin kapıları kilitleyip odanızda kalmanız olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أظن أن أفضل شئ تفعلينه الليله أن تمكثى فى غرفتك و توصدى الباب |
odanızda kadın vardı. İnkar edemezsiniz. | Open Subtitles | ، كانت لديك امرأة في غرفتك . لا تستطيع أن تنكر هذا |
Oturma odanızda TV seyrederken uzayda ilerlersiniz. | Open Subtitles | تتجوّل في الفضاء وأنت في غرفتك تشاهد التلفاز |
Ama bütün o mektuplar odanızda bulunan daktiloda yazılmış. | Open Subtitles | لكن كل تلك الخطابات تم كتابتها بواسطة تلك الآلة في غرفتك |
Her zaman odanızda dururlar ve birden misafirlerinizi ağarladığınız eve gitmezler. | Open Subtitles | دائماً في غرفتك ليس فجأة تذهب لغرفة الضيوف |
odanızda bekleyin. Sanırım boğazındaki balgamı temizlemesi biraz zaman alır. | Open Subtitles | انتظري في غرفتك سيستغرق تنظيف حلقه بعض الوقت |
Saat 8:30'a kadar gözlerden uzak bir şekilde otel odanızda bulunuyordunuz, öyle değil mi? | Open Subtitles | ظللت تضىء نور غرفتك فى الفندق حتى الساعه الثامنه والنصف ، أليس كذلك؟ |
Biliyorsun , odanızda uyurken bazı sarışın piliç var. | Open Subtitles | . تعلمين ، هناك شابة شقراء تنام في غرفتك |
Hafta sonu için sizin odanızda kalacağımızı sanıyorduk. | Open Subtitles | من المفترض ان نبقى في غرفتك في عطله نهايه الاسبوع هذه |
odanızda bir koku alırsanız da masanızın yanındaki kahve lekesi için bakım ekibinden Jerry'i çağırdım. | Open Subtitles | و , امم , اذا شممت رائحة في مكتبك احضرت جيري من الصيانة حتي يزيل بقعة القهوة التي على السجادة بجوار مكتبك |
Evet efendim. Afedersiniz, Müfettiş Abberline odanızda. | Open Subtitles | نعم سيدي , أنا آسف المفتش "أبارلاين" في مكتبك سيدي |
Okul vaktine kadar odanızda kalacaksınız. | Open Subtitles | والآن أذهبوا إلى غرفتكم حتى يحين وقت المدرسة |
Peki, adabımuaşeret kuralları yatak odanızda yalnız kalmakla ilgili ne diyor? | Open Subtitles | وما الذي تقوله آداب اللياقة بخصوص تواجدنا وحدنا في غرفة نومك ؟ |
Her gece odanızda bulundurduğunuz havlulardan hayvanlar yapacağız. | Open Subtitles | سنقوم بتشكيل كـامل منـاشف الحيوانـات التي تجدونهـا في غرفكم كـل ليلة يـا رفـاق |
Oturma odanızda eski bir kan lekesi bulduk. Bunun hakkında bir şey söylemek ister misiniz? | Open Subtitles | وَجدنَا بركةَ دمِّ قديمةِ في غرفةِ جلوسكِ. |
Ama bunu odanızda dile getirmek daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ولكن سيكون الأمر أسهل لو عرضناه في حجرتك |