| Ölüm ilanları sayfasını okuyor musun? Ölümden korkman için yeter. | Open Subtitles | هل تقرأ صفحة الوفيات ، انها كافية لتخيفك حتى الموت |
| Her iki eldeki ivme ölçer Accelerometer el pozisyonunu okuyor. | TED | مقياسات تسارع على كل يد تقرأ وضعية اليد |
| Ailemin hepsi hala orada, fakat Rodrigo Londra'da okuyor Hector da Cenevre'de. | Open Subtitles | عائلتي جميعها لاتزال هناك لكن رودريغو يدرس في لندن وهكتور في جنيف |
| "Müzelerde resim Senfoni Sarayı'nda dans okuyor. " | Open Subtitles | تدرس الرسم في المتاحف والرقص في القاعة السيمفونية |
| Yani, başkalarıda kitap okuyor. Ben de okuyorum. | Open Subtitles | أعني ، الكثير من الأشخاص يقرأون أنا أستطيع القراءة |
| Şimdi de Helena Robertson'ın ismini şahit diye gazetelerde okuyor. | Open Subtitles | الآن هو قراءة اسم هيلانة روبرتسون مثل أنها هي الشاهد. |
| Mary siyah-beyaz bir odada yaşıyor, sadece siyah-beyaz kitapları okuyor ve monitörü sadece siyah-beyaz gösteriyor. | TED | تعيش ماري في غرفة سوداء و بيضاء، وكانت تقرأ فقط كتب بالأبيض و الأسود، و الشاشات تعرض لها الأبيض و الأسود فقط. |
| Yani, diski kullanıyor, ve diskin bölümlerindeki veriyi okuyor, ve bilgisayar açılıyor; yükleniyor gibi aslında. | TED | و هي تحمل القرص و تقرأ البيانات عن المقاطع في القرص و الكمبيوتر يشتغل |
| Kadın arkada oturmuş İncili okuyor. Adam da hâlâ motorla uğraşıyor. | Open Subtitles | انها تستلقى على ظهرها , تقرأ الانجيل هو لازال يعمل فى المحرك |
| Okuma bilmiyorum. Bu yüzden bana o okuyor. | Open Subtitles | لا استطيع القراءة ، لذا فهي تقرأ ليّ أعني كانت تقرأ ليّ |
| 108 IQ'su var ve 5. sınıf ayarında okuyor. | Open Subtitles | ،حاصلة على معدل ذكاء 108 تقرأ كُتب الصف الخامس |
| Hukuk okuyor ama hiç ders çalıştığını görmedim. | Open Subtitles | هو طالب في كلية الحقوق لكنه لا يدرس ابداً |
| New York Üniversitesi'nde işletme okuyor. | Open Subtitles | أنه يدرس أدارة ألاعمال في جامعة نيويورك اليس كذلك ؟ |
| Senfoni Sarayı'nda resim ve dans okuyor. | Open Subtitles | إنها تدرس الرسم والرقص في القاعة السيمفونية |
| Ortadoğu'da, antropoloji okuyor. Neden sordun? | Open Subtitles | إنها في الشرق الأوسط تدرس علم الإنسان، لماذا؟ |
| Bir gazeteyi kaç kişi okuyor Biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف متوسط عدد الناس الذين يقرأون النسخه الواحده ؟ |
| Ve keşke bu kitabı ilk defa okuyor olsaydım. | Open Subtitles | لو اعتزمت قراءة هذا الكتاب مرة أخرى وكأنها أول مرة |
| Sen benden çok daha fazla okuyor ve düşünüyorsun. | Open Subtitles | لقد كنت تقرأين أكثر مني وتفكرين بأكثر مما أفعل أنا |
| Hey, kaplan. Bir gerçeği biliyorum ki, Tanrı senin mektuplarını okuyor. | Open Subtitles | تايلر ، أنا أعلم بالتأكيد ان الله قرأ هذه الرسائل. |
| İşte oturuyor ve okuyor bunlar da nefes alış-verişi. | TED | لذا فهو يجلس ويقرأ وهذا هو شهيقه وزفيره. |
| Bu kadar tehlikeli olmalarına rağmen neden bazı insanlar hala okuyor? | Open Subtitles | إذن لماذا بعض الناس لا يزال يقرأها على الرغم من أنه أمر خطير جدا؟ |
| Kalan zamanda okuyor ve sevgilime mektup yazıyordum. | Open Subtitles | قضيت بقية الوقت في القراءة ومراسلة صديقتـي. |
| - Molly, ben-- ...sikik kitaplarını okuyor ve kendini akıllı sanıyorsun ama değilsin. | Open Subtitles | تقوم بقراءة الكتب اللعينة و تظن نفسك أنك شخص ذكي لكنك لست كذلك |
| İnsanlar bunları okuyor. Bu, onları gerçek hayatlarında mutsuz yapıyor. | Open Subtitles | تجعل الناس التي تقرأها تعساء وغير راضين عن حياتهم الخاصة |
| Jung Yeonin Üniversitesi'nde İşletme okuyor. | Open Subtitles | جونغ يرتادُ جامعة يونين، تخصص إدارة الأعمال. |
| Neden mahalle arkadaşlarım benim iki ya da üç sene önce okuduğum ders kitaplarını okuyor? | TED | لماذا كان أصدقائي في الحي يدرسون ويقرأون مواد انتهيتُ منها منذ سنتين أو ثلاث؟ |
| Sen dini kitaplar da okuyor musun? | Open Subtitles | هل تقرأي الكتب الدينية أيضا؟ |