"olan şey" - Translation from Turkish to Arabic

    • هو
        
    • الشيء الذي
        
    • ما يحدث
        
    • ما حصل
        
    • في الأمر
        
    • ما حدث
        
    • الشيء الوحيد
        
    • والشيء
        
    • ما الذي
        
    • هي ما
        
    • الشيء المثير
        
    • أهم شيء
        
    • الشيءَ
        
    • والشئ
        
    • ولكن الشيء
        
    Bu makale hakkında ilginç olan şey, okurların, hakkında yorum yapmasıydı. TED هو أن الناس بدأوا في التعليق حول المقال ، أي القراء
    Ancak daha çarpıcı olan şey ise gelir dağılımının en tepesindeki dengesizlikte görülüyor. TED ولكن الأكثر إثارة للانتباه هو ما يحدث في أعلى القمة من توزيع الدخل.
    Ama asıl zor olan şey, nesiller arasındaki duygusal manzarada gezinmektir. Ve "İnsan yaşlandıkça kemale erer" atasözü de doğru değil. TED و لكن ماهو اكثر صعوبه هو أن المشهد العاطفي بين الأجيال و المثل القديم القائل مع الزمن تأتي الحكمة غير حقيقي
    Bu kadar belaya girecek kadar önemli olan şey nedir? Open Subtitles أعني، ما الشيء الذي يستحق عناء المرور بكل هذه المصاعب؟
    Sonrasında olan ise, bu tip durumlarda hep olan şey oldu. TED و ما حصل بعد ذلك هو ما يحصل دائما تقريبا في تلك الحالات.
    Burada asıl gizemli olan şey bütün bunların bizim teşhisimizi engellememesidir. Open Subtitles الغريب في الأمر أن هذا لم يمنعنا من الاندماج في العمل
    olan şey şu; bu mavi hücreler çoğalıyor ve bütün selülozu çevreliyorlar. TED ما حدثُ هو أن هذه الأجسام بدأت بالتكاثر وملأت هذه السقالة بالكامل.
    Doğru olan şey, kadınların bu konuda konuşurken daha fazla utanç hissetmesidir. TED بينما الصحيح، هو أن النساء يشعرن عادةً بالخجل عند الحديث عن ذلك.
    Fakat olan şey şu gibi görünüyor, yapay zekâ otoyolda giden kamyonları saptamayı öğrenmişti, yani kamyonları arkadan göreceğimiz bir şekilde öğrenmişti. TED لكن ما يبدو وكأنه حدث هو أنه تم تدريبه للتعرف على الشاحنات في الطريق السريع حيث قد تتوقع رؤية الشاحنات من الخلف.
    İhtiyacımız olan şey yiyeceklerimize ne yaptığımızı anlamak için geçmişe dönmek. TED ما نحتاج القيام به هو العودة إلى الوراء لفهم ماهيّة طعامنا.
    Yapay yer fıstıklarına olacak olan şey... ...toplumumuzdan hareket ederek... ...burada başlayacak ve en sarhoş... ...en cimri olanı burada toplanacak. TED ما سيحدث لقطع الستايروفوم الصغيرة هو أنها ستبدأ بالحركة في مجتمعنا و ستتكدس في أكثر مجموعة من الناس ثمالة و بخلا.
    İhtiyacımız olan şey iyi bir suç avukatı ve ben birini tanıyorum. Open Subtitles ما نحتاجه هنا هو محامي جنائي رائع و أنا أعرف واحدًا مناسبًا
    Şaşırtıcı olan şey, bu eğilimin girişimci dünyasında bile devam ediyor olması. TED الشيء الذي قد يثير دهشتك هو أن هذا التوجّه مستفحل حتى في مجال ريادة الأعمال.
    Sömürgeciliğin kötü olan tarafı, ve yardım programlarımızın bazılarındaki kalıcı olarak kötü olan şey baskı ve küçültme unsurları barındırmasıydı. TED الشيء الذي كان سيئا عن الاستعمار ، وهو شر التبعية في بعض جوانب برامجنا للمعونات ، هو تشارك عناصر القهر والتعالي.
    Şu an üretimde olan şey, dijital üretimdeki dijital ip adı verilen şey. TED حاليا، في التصنيع، ما يحدث هو، ما يسمى بالخيط الرقمي في الصناعة الرقمية.
    Burada, Delano'da olan şey Salinas ya da Stockton'da olanla aynı. Open Subtitles ما يحدث هنا في ديلانو هو نفس مايحدث في سلايناس وستوكتن
    Net olan şey sana bunu yapan adamın icabına baktım. Open Subtitles ما حصل هو بأني توليت أمر ذلك الشخص الذي فعل بكِ هذا
    Ve üzücü olan şey Daha iyi bir iş çıkardın biliyorum. Open Subtitles والمحزن في الأمر هو علمي بأنك كنت لتقدم عملاً أفضل منها.
    Silindirimizin hikayeye giriş yaptığı noktada olan şey ise dikkate şayan. TED ما حدث لاحقا كان رائعا، وهنا حيث دخلت أسطوانتنا إلى التاريخ.
    Büyük ihtimalle olan şey, Şişeyi kendisi için aramaya gittiği. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي حدث هو ذهابها لتحصل على القارورة لنفسها
    Önemli olan şey ise bunların neler olduğunu sen bulmalısın. Open Subtitles والشيء المهم أنك يجب أن تفهمي ما هي هذه الإستعمالات
    Asıl silah gibi olan şey o uzun koca tırnaklardır. Open Subtitles أتعرف ما الذي يعتبر سلاحاً بحق؟ أظافر أصبع القدم الكبيرة.
    Sepetinizdeki kibrit kutusu tam da ihtiyacım olan şey. Open Subtitles علبة أعواد الثقاب هذه التي في سلتك، هي ما احتاجه بالضبط.
    Kavrayış konusunda çalışma ile ilgili ilginç olan şey kısıtlı olduğumuzdu, bir şekilde. TED الشيء المثير للاهتمام حول دراسة الإدراك هو أننا كنا محدودين، بطريقة ما.
    Önemli olan şey, asla kendi arzularınızdan vazgeçmemeniz. Open Subtitles أهم شيء هو ألا تفقدا التركيز على أنفسكما
    Enfes bir yemekten daha güzel olan şey nedir? Open Subtitles الذي مراهنُ الشيءَ الواحد مِنْ وجبةِ طعام رائعةِ؟
    Ve ilginç olan şey, eğer diziyi değiştirirseniz 3 boyutlu katlanmayı da değiştirmiş olursunuz. TED والشئ المثير هو أنه يمكنكم تغيير التسلسل، تغيرون الإنطواء ثلاثي الأبعاد.
    Ama çok garip olan şey, insanları defnetme izni için belli büyüklükte bir araziniz olmasına gerek yok TED ولكن الشيء الغريب حقا هو أنك لست بحاجة لامتلاك قطعة أرض ذات مساحة محددة قبل أن يسمح لك بالبدء بدفن الناس فيها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more