Para hep ödenir ama önemli olan bu değil. | Open Subtitles | إنها تدر الأموال، لكن ليس هذا هو الدافع. |
Onun tehlikede olduğunu düşünmüştüm, ama biliyorum ki önemli olan bu değil. | Open Subtitles | أنا أعرف اعتقدت أنها في خطر و لكني أعرف أنه ليس هذا هو المغزى |
Ama şu anda önemli olan bu değil. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس ما هو مهم الآن. |
Ama üzücü olan bu değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس الجزء المحزن عندما كان عمري تسعة عشر عاماً |
Muhtemelen hayır. Önemli olan bu değil. | Open Subtitles | من المحتمل لا، لكن هذا ليس المقصد. |
Nasıl yapacağı kimin umurunda. Şu anda önemli olan bu değil. | Open Subtitles | مَنْ يبالي بالطريقة فليس هذا هو المهمّ الآن |
Ama olan bu değil. Alex iyi birisi. Ve ondan hoşlanıyorum. | Open Subtitles | لكن هذا ليس ما حدث إنه رجل صالح وهو يعجبني |
Ama önemli olan bu değil. | Open Subtitles | لكن تلك لَيستْ القضية. |
Hayır, sadece bir kere görüyorum ve sonra ama önemli olan bu değil. | Open Subtitles | لا، أراها مرّة واحدة فقط، ولكن ليس هذا هو المهمّ |
Önemli olan bu değil. | Open Subtitles | ليس هذا هو المهم. |
- Hayır, önemli olan bu değil. | Open Subtitles | ليس هذا هو بيت القصيد أنا شاذ |
Ama önemli olan bu değil ki. | Open Subtitles | لكن ليس هذا هو المغزى |
Konu... Aslına önemli olan bu değil. | Open Subtitles | ... هذا ليس هذا هو المقصود |
Şu an önemli olan bu değil. | Open Subtitles | ! هذا ليس ما هو مهم الآن |
Korkunç olan bu değil. | Open Subtitles | إن هذا ليس الجزء المخيف |
Ama asıl olan bu değil. | Open Subtitles | ولكن هذا ليس المقصد |
Önemli olan bu değil. | Open Subtitles | فليس هذا هو المهم |
Barry kendi anla... Şu anda önemli olan bu değil. | Open Subtitles | {\pos(190,220)} (باري) اكتشف الأمر بمفرده، لكن هذا ليس ما يهمّ الآن. |
Önemli olan bu değil. | Open Subtitles | تلك لَيستْ النقطةَ |